Enflasyon aşağı reel faiz yukarı

Herhalde yüksek faizin gücünü bu kadar sert hissettiğimiz bir dönem yakın geç­mişimizde yoktur. Bu gücü hem olumlu hem de olumsuz anlamda kullanıyorum. Her ne kadar faizlerin çok yüksekliğinden yüksek sesle yakınan farklı gruplar olsa da sessizce bu işten çok ciddi getiriler elde eden bir ke­sim de var.

Bizde yatırımcı genelde kısa vadeli düşü­nür. Onun için para piyasası fonları çok ciddi teveccüh gördü. Vadeli mevduatımızın da va­desi çok kısadır. Ortalama 1-1.5 aylık bir va­deden bahsediyoruz. Bir dönem uzun vade­li KKM’nin cazibesi bu vadeyi bir miktar ar­tırdı ama yapısal bir değişim olmadı. Böyle olunca da yatırımcı hesabını yaparken yıllık mevduat faizi, yıllık kur artışı ya da yıllık enf­lasyon üzerinden yapmıyor. Aylık veriler üze­rinden gidiyor. Türkiye gibi belirsizliğin bu kadar yüksek olduğu bir ülkede bu pek yanlış da sayılmaz.

Finansal yatırım araçları getirileri

Biz faizlere bakarken nominal değil reel öl­çütlerle bakmanın hep daha doğru olduğunu söyleriz, doğrudur da. Mesela bu hafta TÜİK Mayıs ayı finansal yatırım araçlarının reel getirilerini yayımladı. Yani kabaca her yatı­rım enstrümanından aylık enflasyonu çıktı­ğımızda elde kalan getiriden bahsediyorum. Hangi enstrümanlar bunlar? Vadeli mevdu­at faizi, külçe altın, devlet tahvili-bono, euro, dolar, BIST100. Mayıs’ta TÜFE %1.53 geldi. TÜFE’yle indirgenmiş mevduat faizi getirisi 1 aylık %1.80 olmuş. Yani aylık brut mevduat faizi yaklaşık %3.5 olmuş.

Yüksek montanlar­da bundan daha iyi faiz olduğunu, para piyasa­sı fonlarının getirisinin de daha yüksek oldu­ğunu hatırlatalım. İkinci en iyi getiri; altında, üçüncü devlet tahvili. Ama unutmayın ki va­deli mevduat faizi garanti-risksiz getiri, diğer­leri kaybettirme ihtimalini de taşıyor. Risksiz olmasına rağmen faizin getirisi daha yüksek, siz olsanız başka yere gider misiniz? TL riski­ni almak istemeyenler tabii ki gidebilir ama o eğilim de son zamanlarda azaldı.

Son 3 aya, 6 aya, 1 yıla da baksak altın ve mevduatın pozitif reel getiri sağladığını, di­ğer enstrümanların getirilerinin negatif ol­duğunu görüyoruz. Mesela doların reel getiri­si TÜFE’yle indirgenmiş olarak aylık %0.23, 3 aylık %0.04, 6 aylık %-3.16 ve yıllık %-11.14. Yani son 1 yılda parasını dolarda tutanların parası enflasyon karşısında %11.14 erimiş. Bir de bu TÜİK enflasyonu, eğer sizin enflas­yonunuz daha yüksekse erime daha büyük. Mevduat faiziyse yıllık reel olarak %5.83 ge­tirmiş. Yani iki enstrüman arasında %15’ten fazla fark var. Bir miktar da dolar faizi alındı­ğı düşünülürse aradaki %10’lar civarına ini­yor. %10 reel fark yıllık önemli bir fark.

Program çalıştıkça TL cazip kalacak

Bizim yatırımcımız yıllık enflasyonla yıl­lık faizi karşılaştırarak karar vermiyor. Daha çok dolardaki kısa vadeli hareketlerle kısa va­deli faiz getirisini karşılaştırıyor. Zaten bu iki enstrüman arasındaki geçişkenlik diğerleriy­le olan geçişkenlikten çok daha yüksek. Kamu otoritesi de bunu bildiği için başından beri do­lar üstündeki hakimiyetini yitirmemeye çalı­şıyor. Doların belli bir hızda, küçük küçük yük­selmesine izin veriyor. Bu da yatırımcı tercih­lerini etkiliyor. Şimdiye kadar bu mekanizma çalıştı. Enflasyon %30’ların altına inene kadar yüksek reel faiz politikası devam edecek gibi görünüyor. Bu gerçekleşene kadar da TL faiz­ciler muhtemelen kazanmaya devam edecek­ler. Büyük bir dışsal şokla karşılaşılmaması kaydıyla notunu da düşeyim yazının sonuna.

Yazara Ait Diğer Yazılar