Faiz indirim hızı yavaşlar mı?
Baz senaryomuzda, yılın geri kalanında büyümenin yavaş seyretmesini ve enflasyonun ana eğiliminin kademeli olarak gerilemesini beklemeyi sürdürüyoruz. Bu doğrultuda TCMB’nin politika faizini yıl sonuna kadar %35 civarına indirme alanı bulabileceğini öngörüyoruz.
Ancak önümüzdeki hafta açıklanacak GSYH ve enflasyon verileri, bu senaryonun geçerliliğini koruması açısından belirleyici olacaktır. Makroekonomik görünümde sapma yaşanması halinde, TCMB’nin gelecek yıl için ortaya koyduğu hedeflerin inandırıcılığını koruyabilmesi adına para politikasında erken ve yeterli tepki vermesi gerekecektir. Bu da faiz indirimlerinin yavaşlatılmasını ve makro ihtiyati çerçevenin gözden geçirilmesini gerektirebilir.
Ekonomideki yavaşlama enflasyonu düşürmeye yeter mi?
Pazartesi günü açıklanacak GSYH büyümesi ve önceki çeyreklere gelecek olası revizyonlar, talep görünümünde hangi noktada bulunduğumuzu ve bu kanal üzerinden enflasyona ne kadar destek gelebileceğini gösterecek.
Kısa vadeli eğilimleri izlemek için mevsimsel düzeltilmiş verilerdeki çeyreklik büyümenin daha sağlıklı bir gösterge olduğunu düşünüyorum. Türkiye’nin yıllık potansiyel büyümesinin %4-4,5 arasında olduğunu varsayarsak, çeyreklik %1 civarında bir büyüme potansiyele yakın kabul edilebilir. Bunun altında kalan büyüme oranları ise enflasyon açısından daha olumlu bir görünüm anlamına gelecektir.
Geçen yılın ikinci ve üçüncü çeyreğinde %0 civarında gerçekleşen çeyreklik büyüme oranları ile talep görünümü enflasyonu destekler bir seviyeye gelmiş, ardından yılın son çeyreğinde %1,7 ve bu yılın ilk çeyreğinde %1 ile büyüme yeniden hızlanmıştı. Bu gerçekleşmeler Türkiye’nin üretim seviyesini potansiyeline yaklaştırmış ve enflasyona bu kanaldan gelen desteği azaltmıştı.
Öncü üretim göstergelerine dayanarak ikinci çeyrekte bir önceki çeyreğe göre %0,5’lik ılımlı bir büyüme bekliyoruz. Ancak Forinvest’in 11 ekonomistle yaptığı ankette beklenti %0,8 ile daha güçlü bir büyüme yönünde oldu.
Üçüncü çeyreğe yönelik öncü göstergeler (net kredi kullanımı, reel kredi kartı cirosu, güven endeksleri vb.) de ekonomik yavaşlamanın ılımlı düzeyde seyrettiğini gösteriyor. Bahçeşehir Üniversitesi Finansal Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin yayınladığı Finansal Koşullar Endeksi’nin Ağustos ayında, önceki 4 aydaki daralma bölgesinden tekrar ekonomiyi destekleyici konuma geçmiş olması da talep görünümünden enflasyona gelecek destek konusunda şüpheleri arttırıyor.
Enflasyon Raporu’nda yer alan çıktı açığı tahminlerinden yaptığımız hesaplamaya göre TCMB ikinci ve üçüncü çeyreklerde, çeyreklik büyümenin %0 civarında kalmasını bekliyor. Büyüme tahminlerinden sapma olursa, bunun orta vadeli enflasyon üzerindeki etkileri dikkate alınarak faiz indirimlerinin hızının yavaşlatılması gerekebilir.
Enflasyon ana eğiliminde belirgin düşüş ağustosta da zor gözüküyor
Önümüzdeki hafta Çarşamba günü Ağustos ayı enflasyonu açıklanacak. Ay içindeki gözlemlerimize göre, aylık enflasyon %2,2 olacak. Bu durumda yıllık enflasyon, bir önceki ayki %33,5’ten çok sınırlı bir gerilemeyle %33,2’ye düşecek.
Önceki aylarda düşük seyreden gıda fiyatlarının bu ay mevsimsel eğilimin oldukça üzerine çıkmasına karşılık, enerji fiyatlarındaki düşük seyir bunu kısmen dengeleyecek. Öte yandan, sigaraya yapılan zam bu ay da enflasyonu olumsuz etkileyecek.
Ancak esas önemli olan konu hizmet fiyatlarındaki katılık, çekirdek göstergeler ve ana eğilime yönelik gelişmelerdir. Bu ay üniversite ücretlerindeki artış ile kiralarda yenileme döneminin sürmesi, hizmet fiyatlarının yüksek kalmasına yol açacak gibi görünüyor. Temel mallar tarafında, otomobildeki ÖTV düzenlemesinin ortalama fiyatlara etkisi sınırlı kalırken, bu grupta sadece ılımlı bir artış öngörüyoruz. Beyaz eşya ve elektronik fiyatları son aylardaki eğilim civarında seyrederken, giyim fiyatlarında belirgin bir hareket beklemiyoruz; ancak bu gruptaki belirsizlik her zaman yüksek.
TCMB’nin 6 çekirdek fiyat göstergesinin ortalaması olarak hesapladığı ana eğilim göstergesi, neredeyse bir yıldır %2 civarında seyrediyor. Hizmet enflasyonundaki katılık ve işlenmiş gıda fiyatlarının yüksek seyri dikkate alındığında Ağustos’ta da belirgin bir düşüş olmayacak gibi görünüyor.
TCMB son Enflasyon Raporunda “reel birim maliyetlerdeki düşüşün belirginleşmesi, hizmet enflasyonundaki katılığın zayıflaması ve sıkı parasal duruşun korunması sonucu önümüzdeki dönemde enflasyonun ana eğiliminin gerileyeceği öngörülmektedir” ifadesini kullandı. Önümüzdeki yıl için %16’lık iddialı enflasyon hedefi açısından artık ana eğilimde bir düşüşün görülmesi gerekiyor.
Yeni söylem, erken ve yeterli politika tepkisi ister TCMB’nin yeni iletişim stratejisini (enflasyon tahminleri ile hedeflerin ayrışması) olumlu buluyoruz. Ancak bu stratejinin işleyebilmesi için TCMB’nin çizdiği enflasyon patikasına bağlı kalması gerekiyor. Bu da hem enflasyon hem de büyüme görünümünden sapmalara karşı erken ve yeterli tepki verilmesiyle mümkün olabilir.
TCMB de bu doğrultuda son Enflasyon Raporunda “TCMB, politika faizine ilişkin atılacak adımların, enflasyonun ana eğilimi, enflasyon gerçekleşmeleri ve beklentileri göz önünde bulundurularak, öngörülen dezenflasyonun gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirleneceğini” vurgulamıştır. Faiz indirimlerinin hızı açısından, önümüzdeki hafta açıklanacak verilerin, Enflasyon Raporu tahminleri ile uyumlu olması belirleyici olacaktır.
Eğer büyüme görünümünde veya enflasyonun ana eğiliminde beklenen yavaşlama gerçekleşmezse, TCMB’nin 11 Eylül’deki PPK toplantısında faiz indirim hızını önceki ayki 300 baz puanlık indirime kıyasla yavaşlatması gerekebilir. Enflasyon hedeflerinin değişmediği bir ortamda politika tepkisinde gecikmek, ileride daha sert adımlar atılmasını zorunlu kılabilir. Alternatif olarak, enflasyon tahminlerinin hedeften sapmasına izin verilip nedenleri açıklanabilir; ancak bu, TCMB’nin yeni iletişim stratejisiyle sağlamaya çalıştığı kredibiliteye ciddi zarar verir.