Faiz riskini anlamak: Tahvil, bono ve fon getirilerindeki farkın kaynağı

Ömer Gencal
Ömer Gencal EkoSpektrum: Piyasa ve Duygular [email protected]

Sabahın erken saatlerinde Me­te Bey, ekonomi dünyasının nabzını tutmak üzere televizyo­nu açtı. Ekonomi kanallarından birinde, tahvil, bono ve fon getiri­leri hakkında bilgiler verilirken, bazı tahvil bono fonlarının aylık %7 gibi yüksek getiriler sağladı­ğı söylenirken, Mete Bey elindeki kısa vadeli para piyasası fonunun ise aylık %4 civarında bir getiri­sinin olduğunu fark etti.

Bu far­kın kaynağını merak eden Mete Bey, her gün yürüyüş yaptığı gü­zergah üzerindeki banka şubesi­ne uğrayarak müşteri temsilci­sinin önüne oturup önce bir çay ısmarlamasını sonra da bu getiri farkının nereden kaynaklandığı­nı açıklamasını istedi.

Daha bir kaç dakika önce açıl­mış şubede hazırlıklarını ta­mamlamış müşteri temsilcisi, Mete beye çayını ısmarladıktan sonra sorusunu dikkatle dinle­di. Konunun karmaşıklığının farkında olan temsilci, konu­nun oldukça karmaşık olduğunu belirterek Mete Bey’i portföy yö­neticisine yönlendirmek istedi. Ancak, portföy yöneticisinin yo­ğun piyasa takibi ve operasyonel işlerinin sebebiyle Mete Bey’in beklemesini istemediğini gören temsilci, tesadüfen bugün yazı­lan ve bu konu hakkında detaylı bilgi veren bir köşe yazısını Mete beyle paylaşarak birlikte konuyu daha iyi anlamak üzere harekete geçti.

Örenkler de veren köşe yazısı bazı temel kavramları açıklaya­rak başlıyordu…..

Verim eğrisi nedir?

Verim eğrisi, belirli bir tarih­te farklı vadelerdeki tahvil faiz oranlarının grafiksel olarak gös­terilmesidir. Bu grafik, kısa, or­ta ve uzun vadeli tahvillerin faiz oranlarını bir arada sunarak ya­tırımcıların ve ekono­mistlerin gelecekteki faiz oranları, enflasyon beklentileri ve ekono­mik büyüme hakkında önemli ipuçları elde et­mesine olanak tanır.

Örneğin, “Grafik-1” adlı görselde, farklı ta­rihlerde çizilmiş verim eğrileri

-Yeşil çizgi: 28 Mart 2024 tarihindeki tahvil faiz oran­larını,

-Sarı çizgi: 31 Ocak 2025 tari­hindeki faiz oranlarını,

-Kırmızı çizgi: 29 Aralık 2024 tarihindeki faiz oranlarını göstermektedir.

Her gün değişen ekonomik ve­riler doğrultusunda verim eğrile­ri de değişim gösterir.

Verim eğrisinin şekilleri ve ekonomiye yansımaları

Verim eğrileri genel olarak üç ana şekilde karşımıza çıkar:

1- Normal (Pozitif Eği­limli) Verim Eğrisi: Uzun vadeli tahvil faiz oranları­nın, kısa vadeli oranlardan da­ha yüksek olması durumudur. Bu durum, yatırımcıların uzun vadede daha yüksek getiri talep ettiğini ve ekonominin büyüme beklentilerini yansıtır.

2- Ters Eğilim­li Verim Eğrisi: Kısa vadeli faiz oranlarının uzun vadeli oranlardan daha yüksek olduğu durumlarda ortaya çıkar. Ekonomik belirsizlik, yüksek enflasyon ya da merkez bankası­nın kısa vadeli faiz artışları gibi nedenler bu durumu tetikleyebi­lir. Yatırımcılar, kısa vadede daha yüksek getiri ararken uzun vade­de enflasyon ve faiz oranlarının düşeceğine inanırlar.

3- Düz Verim Eğrisi: Kısa ve uzun vadeli tahvil faiz oranlarının birbirine yakın seyretmesi durumudur. Bu du­rum, ekonominin geçiş dönemin­de olduğunu veya gelecekteki faiz oranları hakkında belirsizlikle­rin arttığını gösterebilir.

Örneğin, Grafik-1’de 28 Mart 2024 tarihindeki verim eğrisinde yüksek enflasyon ve TCMB’nin para politikası uygulamaları ne­deniyle kısa vadeli faiz oranla­rı oldukça yüksek seyrediyordu. Daha sonraki dönemlerde enflas­yondaki düşüş ve faiz indirimi, verim eğrisinde belirgin değişik­liklere yol açtı. 3 yıl ve üzerinde­ki vadeli tahvillerin faiz oranla­rının, o dönemdeki seviyelerden daha düşük seyretmesi, piyasa­nın enflasyonun düşeceğine da­ir beklentilerini yansıtmaktaydı.

Öte yandan, 29 Aralık 2024 tarihine ait kırmızı verim eğri­sinde kısa vadeli faizlerde düşüş gözlemlenirken, uzun vadeli faiz oranlarında bir artış söz konusu oldu. Bu durum, piyasaların kısa vadede iyileşme sinyalleri verir­ken, uzun vadeli enflasyon bek­lentilerinde tam bir iyileşme ol­madığını göstermekteydi.

Ayrıca, 5 yıl üzerindeki tahvil faizlerinin Mart 2024 seviyelerinin üzerin­de seyretmesi, uzun vadeli enf­lasyon beklentilerinin de henüz olumlu yönde değişmediğine işa­ret etmekteydi. Uzun vadeli enf­lasyon beklentilerini daha iyi an­lamak için “5Yıl5Yıl” faiz oranla­rının değişimlerinin de dikkatle incelenmesi gerekmektedir (De­taylarına bu yazıda girmeyece­ğim)(Grafik-2); bu gösterge, uzun vadede enflasyon bekleyişlerin­de önemli bir iyileşmenin henüz gerçekleşmediğinin piyasa tara­fından fiyatlandığını göstermek­tedir. Uzun vadeli, yani bundan 5 yıl sonra 5 yıllık faizlerdeki (so­nuç olarak enflasyon beklenti­lerinde) beklenti halen 2023 so­nundan daha kötü bir seviyede­dir.

Para piyasası fonları ve yatırımcı perspektifi

Para piyasası fonları, adından da anlaşılacağı üzere, ellerinde­ki fonları ağırlıklı olarak gece­lik faizlere ve vadesi 180 günden uzun olmayan özel sektör finans­man bonoları ile hazine bonola­rına yatırmaktadır. Son dönem­de bu fonların aşırı büyümesiy­le birlikte düzenleyici kurumlar tarafından yeni kurallar devre­ye alınmıştır.

Bu düzenlemeler kapsamında, para piyasası fon­larının fon büyüklüğünün %10’u kadar altı aylık hazine bonosu almaları zorunlu kılınmıştır. Bu fonların kısa vadeli faiz düşüş­lerinden elde edebilecekleri ser­maye kazançları, portföylerin­de bulunan finansman ve hazine bonoları aracılığıyla sağlanmak­tadır.

Faiz riskine dair önemli bir nokta da, uzun vadeli tahvil faizlerindeki 1 puanlık düşüşün (örneğin 2, 3, 5 ve 10 yıl vadeli) bono fiyatlarındaki artışa kıyas­la, kısa vadeli bono faizlerindeki düşüşün etkisinin daha düşük ol­masıdır. Faiz artışlarında ise du­rumun tam tersi geçerli olmak­tadır. Ekonomideki dengesizlik dönemlerinde ise faiz dalgalan­maları, uzun vadeli tahvillerin ve bu tahvilleri içeren fonların fiyatlarında önemli hareketli­liklere neden olabilir. Örneğin, %25’ler düzeyinde bulunan 10 yıllık bir tahvilin (kupon ora­nı %25 varsayılarak) faizi 1 pu­an arttığında, tahvilin fiyatında yaklaşık %5.63 oranında bir dü­şüş gözlemlenebilir.

Tahvil bono fonları, riski da­ğıtmak ve portföy çeşitliliği sağ­lamak amacıyla tek bir vade veya tek bir tahvile yatırım yapmazlar. Bu nedenle, Tahvil ve Bono fonu almayı düşünen yatırımcıların kendilerine şu sorulara cevap aramaları önemlidir:

1-Benim yatırım ufkum ne­dir?

2-Faiz dalgalanmaların­da ana paramdan da kay­betmeye razı mıyım?

3-Alacağım fonun içindeki tahvillerin ağırlıklı orta­lama vadesi nedir?

4-Alacağım fonun, mev­cut piyasa faiz oranları­na göre oluşan tahvil portfö­yünün getirisi hangi düzeyde­dir?

Sonuç olarak, faiz riskini anla­mak, yatırımcılar için hayati bir öneme sahiptir. Verim eğrileri, yatırımcıların piyasa beklenti­lerini değerlendirmelerinde ve ekonomik görünümü analiz et­melerinde önemli bir araçtır. Uzun ve kısa vadeli tahvil faiz oranlarındaki hareketlilik, pi­yasaların gelecekteki enflasyon beklentileri ve ekonomik büyü­me üzerine sinyaller verirken, para piyasası fonlarının yapısı ve düzenlemeleri de yatırımcı­ların risk ve getiri dengesi oluş­turmasında kritik rol oynamak­tadır. Mete beyin örneğinden yola çıkarak, yatırımcıların tah­vil ve bono fonu alırken yalnızca getirileri değil, aynı zamanda va­de yapıları, piyasa dalgalanmala­rı ve düzenleyici gelişmeleri de dikkate almaları gerekmektedir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar