Faizde ilk indirim yaklaşıyor, sonraki temmuza kalır
TCMB yarın, 3 ayda bir açıkladığı ve ekonomik gidişata yönelik önemli analizlerin yer aldığı Enflasyon Raporu’nu yayımlayacak. Raporun en yakından takip edilecek bölümü, son dönemde TCMB’nin hedef olarak nitelendirdiği enflasyon tahmin aralığı olacak. İkinci önemli konu ise TL likidite yönetimine ve faize yönelik verilecek sinyaller olacaktır.
Enflasyon tahminlerinde bir değişiklik beklemezken, son dönemde TCMB’nin döviz alımlarının hızlanması ile bankalararası faizin birkaç hafta içerisinde yüzde 46 seviyesine düşebileceğini, ancak sonraki indirimin temmuz ayına kalacağını tahmin ediyoruz.
Döviz alımları hızlanarak devam ediyor
Son dönemde TCMB’yi döviz dengesi ve enflasyon açısından rahatlatan gelişmeler yaşandı. Bunların başında, TCMB’nin yeniden döviz alımına başlaması geliyor.
Daha önce 24 Nisan tarihli yazımda anlattığım yöntemle, günlük bazda yaptığımız hesaplamaya göre TCMB, 19 Mart–25 Nisan döneminde 56 milyar dolar döviz satışı yaptıktan sonra, 28 Nisan itibarıyla işlemler yeniden alım yönüne döndü. TCMB’nin 28 Nisan–15 Mayıs arasındaki 13 iş gününde toplam 9.3 milyar dolar döviz alımı yaptığını hesaplıyoruz. Günlük ortalama döviz alımı 0.7 milyar dolar olmakla birlikte, son haftada 1.5 milyar dolar seviyesine çıkılan günler de oldu. Burada miktar kadar, her gün düzenli biçimde alım yapılması da önemli bir trend değişikliğine işaret ediyor.
Enflasyon cephesinde ise mayıs ayında veriler olumlu görünüyor. İnternetten derlediğimiz fiyatlara göre, taze meyve-sebze fiyatları, geçtiğimiz dönemde yaşanan don olaylarına rağmen bu ay da gerilemeye devam ediyor. Hizmet fiyatlarında ise ılımlı bir artış görülmektedir: Lokanta fiyatlarında oldukça sınırlı artış gözlemlerken, kontrat yenileme oranının düşüklüğü sebebiyle kira fiyatlarında bu ay da sınırlı bir yükseliş bekliyoruz.
Global enerji fiyatlarındaki son dönemdeki düşüşün olumlu etkisi devam etmektedir. Olumsuz tarafta ise önceki dönemdeki kur artışının gecikmeli etkisi ile dayanıklı mal fiyatlarındaki, özellikle otomobil grubundaki aylık artışlar Mayıs ayında da devam etmiştir. Toplamda aylık enflasyonun yüzde 2’nin biraz üzerinde gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz.
Böylesi bir aylık artış, yıllık enflasyonun yaklaşık 1.5 baz puan gerileyerek yüzde 36.5 civarına inmesini sağlayacaktır. Bu oran, TCMB’nin önceki Enflasyon Raporu’ndaki tahmin patikasının orta noktası ile uyumlu.
Şubat başında yayımlanan önceki raporda, 2025 ve 2026 sonu enflasyon tahminleri sırasıyla yüzde 24 ve yüzde 14 olarak belirlenirken; piyasanın daha yakından izlediği ve TCMB’nin enflasyon konusundaki tolerans sınırını yansıtan tahmin aralığının üst sınırları yüzde 29 ve yüzde 18 olarak açıklanmıştı. Enflasyonun önceki tahmin patikası ile uyumlu kalması ile enflasyon tahminlerinde bir değişiklik yapılmasını beklemiyoruz.
Büyüme tahminleri yine saptı
TCMB, Enflasyon Raporu’nda büyüme beklentilerini paylaşmasa da, buradan türetilen çıktı açığı tahminlerini yayımlanıyor. Enflasyon, önceki rapordaki tahminlerle uyumlu seyretmesine rağmen, talep görünümüne ilişkin beklentiler belirgin biçimde saptı. TCMB, şubat ayında yayımladığı raporda, bu yılın ilk çeyreğinde çıktı açığının gerileyeceğini öngörmüştü. Bu da büyümenin, yıllık yüzde 4–4.5, çeyreklik ise yüzde 1 civarında varsaydığımız potansiyelin altında kalacağının düşünüldüğünü göstermekteydi.
Ancak ilk çeyreğe ilişkin öncü göstergeler, bunun oldukça ötesinde bir büyüme hızına işaret ediyor. Ekonomik aktivitenin önemli öncü göstergelerinden sanayi üretim endeksi, yılın ilk çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 1.8 arttı. Hizmet üretim endeksinin 1. çeyrek ortalaması ise bir önceki çeyreğe göre yüzde 2.6 artış gösterdi. Ticaret ve perakende satış hacim endeksleri sırasıyla yüzde 3.4 ve yüzde 3.2 artarak, önceki çeyreğin biraz altında kalmakla birlikte güçlü bir büyüme sergiledi.
Bu veriler ışığında, ilk çeyrek GSYH büyümesi, önceki çeyrekteki yüzde 1.7’lik güçlü çeyreklik büyümeye benzer bir hızda, potansiyelin üzerinde gerçekleşmiş görünüyor.
TCMB’yi bu alanda rahatlatacak gelişme ise, 19 Mart sonrasında finansal koşullardaki belirgin sıkılaşmanın etkisiyle, ikinci çeyrekten itibaren büyüme hızında kayda değer bir yavaşlamanın beklenmesidir.
Faiz yakında yüzde 46’ya geriler
Geçen haftaki yazımda (Maç kaç-kaç olursa faiz düşer?) TCMB’nin TL likidite koşullarını sıkı tutarak, bankalararası piyasada faizi yüzde 49 ile politika faizi olan yüzde 46’nın üzerinde nasıl tuttuğunu açıklamıştım. Ayrıca, 56 milyar dolarlık döviz satışının yarıya yakını geri alınmadan da bu faizin yüksek tutulmaya devam edileceğini düşündüğümü belirtmiştim.
Bu görüşümü koruyorum. Ancak döviz alımlarının hızlanarak devam etmesi ve bu yolla piyasadaki TL likidite açığının azalması, faizdeki bu 3 puanlık indirimin çok da uzakta olmayabileceğini düşündürüyor.
Bundan sonraki faiz indirimi için ise 24 Temmuz PPK toplantısının beklenmesi gerekeceğini düşünüyorum. Aslında, enflasyondaki ılımlı görünüm ve dolarizasyon eğiliminin tersine dönmesi Haziran toplantısında da ölçülü bir faiz indirimine olanak tanıyabilir. Ancak toplam talep görünümündeki güçlü seyir, orta vadeli enflasyon hedefleri üzerinde risk yaratmaya devam ediyor. İlk çeyrekteki güçlü büyümenin ardından, nisan ve mayıs aylarında kredi büyümesi ile kredi kartı ciro artış hızına dair öncü göstergelerde henüz belirgin yavaşlama işareti görmüyoruz ki bu da faizlerin daha uzun süre yüksek tutulması beklentimizi desteklemektedir.