Faizlere uzun dönemli bakış

Faiz, yani paranın maliyeti, bir ekonomide tüm ekonomik kararları etkiliyor. Tasarruf-tü­ketim dengesi, yatırım kararları, varlık fiyatları, borç dinamikle­ri faizlerden etkileniyor. Son yıl­larda, gerek yurt içinde gerekse de yurt dışında, özellikle ABD’de, faizlerin geçmiş yıllara göre çok daha yüksek seviyelere yükseldi­ğini gözlemliyoruz.

Faizlerin günlük hareketleri piyasalar tarafından yakından ta­kip ediliyor. Fakat tarihsel pers­pektiften baktığımızda son dö­nemdeki hareketler ne anlama geliyor? Bu sorunun cevabını ve­rebilmek için faizlerin seyrini in­celemekte fayda var.

Günlük ha­yatta daha çok nominal faizler konuşulsa da iktisadi kararlar verilirken daha ziyade reel faiz­ler göz önünde bulunduruluyor. ABD tahvillerine ödenen reel fai­zi küresel reel faiz göstergesi ola­rak düşünebiliriz. Nitekim yapı­lan akademik çalışmalar son 40 yılda gelişmiş ülkelerde reel fa­izin benzer bir trend izlediğini gösteriyor. Türkiye’de ödenen re­el faiz için ise BETAM tarafından yayınlanan Türkiye Ekonomisi için Reel Kredi Faizi serisini kul­lanacağız.

ABD’de reel faizler 1980’li yıl­ların başında %7 seviyelerinde idi. İki petrol fiyatı şoku sonra­sında artan enflasyon ve uygulanan sıkı para po­litikası reel faizleri ta­rihi yüksek seviyelere yükseltmişti. Sonrasın­da reel faizlerin gerile­diğini ve uzunca bir süre düşük kaldığını gözlem­liyoruz. Reel faizlerde­ki süregelen gerilemeye ilişkin birçok sebep öne sürülüyordu. Yaşlanan nüfus, artan ekonomik eşitsiz­likler, gelişmekte olan ülkelerde gözlenen ihtiyati tasarruflardaki artış (özellikle Çin’de) ve küresel büyüme beklentilerindeki düşüş bunlar arasında. Pandemi sonra­sında ise reel faizlerin tekrar art­maya başladığını gözlemliyoruz.

Pandemi sırasında gözlenen ne­gatif reel faizler şimdilerde %2 seviyesine yükselmiş durumda. Bu seviye 2001-2008 dönemin­deki reel faiz seviyesine denk. Bir başka deyişle, ABD’de son dö­nemde gözlenen reel faiz geçtiği­miz yirmi yıl ortalamasının yak­laşık iki katı. Artan reel faizlerin ardında yatan nedenlerden bir tanesinin bozulan kamu bütçe dengesi ve artan borç stoğu oldu­ğunu da hatırlamakta fayda var.

Türkiye’de ticari krediler için ödenen reel faize baktığımızda 2002-2008 döneminde %10 civa­rında olduğunu görüyoruz. 2009 yılından itibaren ise reel faiz­lerin hızla gerilediğini, ve hat­ta kısa bir süre negatif olduğunu gözlemiyoruz. 2009-2020 döne­minin reel faiz ortalaması %4.2. Rahip Brunson krizi gibi dönem­lerde reel faizler yükselse de bu artışların geçici olduğunu ve gö­rece istikrarlı bir reel faiz öden­diğini söyleyebiliriz. Ocak 2020 – Haziran 2023 döneminde or­talama reel faiz -%8.77 olmuş. Bu dönemde ABD’de reel faizlerin artış trendine girdiğini hatırla­makta fayda var. Son bir yıllık or­talama reel faiz ise pozitif %8.7 seviyesinde. Bu seviyede reel fa­iz en son yine dezenflasyon süre­cinde olduğumuz 2002-2005 yıl­ları arasında görülmüştü.

Artan reel faiz ekonomiler için ne anlama geliyor?

Yukarıda belirttiğim gibi fa­iz seviyesi ekonomide tüm karar mekanizmalarını etkilemekte. Geçtiğimiz yirmi yılda gözlemle­diğimiz faiz oranlarına göre dün­yada ve Türkiye’de bir denge tü­ketim ve yatırım seviyesi oluştu. Varlık fiyatları bu faiz oranlarına göre fiyatlandı. Kamu açıkları yi­ne görece düşük faiz ortamında finanse edildi. Düşük maliyetli finansman ortamı bütçe açıkla­rının artmasını, ticari ve birey­sel borçlanmayı teşvik etti. Daha da önemlisi Çin başta olmak üze­re birçok ülkede yatırımlar göre­ce düşük faiz oranına göre yapıldı ve bir sermaye stoğu/üretim po­tansiyeli oluşturuldu.

Geldiğimiz noktada faizler, özellikle reel faizler yükseliyor. Bu yükselişin geçici olduğunu söyleyebilmek için elimizde he­nüz bir neden yok. Küresel olarak artan kamu ve özel borç stoku, tersine küreselleşme eğilimi, ar­tan risk primi, merkez bankaları­nın görece gerileyen kredibilitesi gibi sebepler ile önümüzdeki dö­nemde reel faizler geçtiğimiz 20 yıla göre daha yüksek seyredecek görünümü veriyor.

Yükselen reel faizler karşısın­da hisse senedi gibi varlık fiyat­larının gerilemesi beklenir. Kü­resel ölçekte henüz sert bir tepki gözlemlemiyoruz. Fakat reel fa­izler yüksek seviyelerde kalma­ya devam ederse ekonomilerde tüketim ve yatırım eğiliminin za

 za­yıflayacağını düşünüyoruz. Çin başta olmak üzere Asya ülkele­rinde yapılan yatırımların bu or­tamda yüksek kapasite fazlası ile karşı karşıya kalma ihtimali yük­sek. Dolayısıyla küresel ekono­minin daha yavaş büyüdüğü bir döneme geçiş yapıyoruz. Küresel ekonominin büyümediği bir or­tamda biz pastadan daha büyük nasıl pay alabiliriz bunun hesabı­nı yapmamız gerekiyor.

Faizlere uzun dönemli bakış - Resim : 1

Faizlere uzun dönemli bakış - Resim : 2

Yazara Ait Diğer Yazılar