Fed kaygıları artıyor…
İlk planda mart ayında faiz artırımı yapması beklenen Fed için 2018 yılına dair öngörüler yukarı revize ediliyor. Yılı dört faiz artırımı ile tamamlaması yönünde algı kuvvetlenirken, ABD tahvil faizlerinde yaşanan hareketlilik artık dışarıdaki tahvil fonlarını ve büyük ölçüde tahvil piyasasını pasif olarak takip eden ETF’leri baskı altına almakta. Uzun yıllardan bu yana kaldıraçlı olarak yapılan sabit getirili yatırımları ortalamaların üzerinde kazanç sağlarken, döngünün tersine dönmesi son on yılda pek kayıp yüzü görmeyen bir yatırımcı kitlesini tehdit eder nitelikte. Tabii enflasyonist görünüm nedeniyle bizim iç piyasadaki tahvil faizleri gelişmekte olan ülke piyasasının çok üzerinde kaldığı için bu durumun yansımaları oldukça sınırlı. Ancak enflasyon ilk çeyrekte düşüyor, TÜFE tek haneye iner, tahvil faizleri 1-2 puan geriler mi sorusu rafa kalkmış durumda.
ABD endekslerinde ise teknoloji sektörü ve enerji hisseleri bizimle kıyaslandığında oldukça farklı bir yapıya sahip. Orada yaşanan kar satışları bu kapsamda birebir olarak bize yansımayabilir. Dolayısıyla gelişmekte olan ülkelere kıyasla önemli ölçüde iskontolu işlem gören BIST 100 endeksinde bu noktadan sonra satışların hız kesmesi beklenebilir. Teknik anlamda bakıldığında ise 115 bin seviyesi altında zayıf görünümün devam edeceğini ve 112.500 seviyesinde bulunan destek seviyesinin ön plana çıktığını söyleyebiliriz.
Döviz piyasasında ise TCMB enflasyonda baz etkisi kaynaklı düşüşleri dikkate almayacağını ve para politikasında kendine göre sıkı duruşu koruyacağını belirterek, gelişmekte olan ülke para birimlerine paralel bir performans sergilememizi sağladı. Yine de önümüzdeki dönemde artabilecek Fed endişeleri ve jeopolitik riskler kur için daha kuvvetli bir kalkana ihtiyaç doğmasına neden olabilir. Kur için 3.85 direnci önemli, yukarı yönde volatilitenin bu seviyenin aşılması halinde ivme kazandığını görebiliriz. Tüm bu parametreleri bir arada değerlendirdiğimizde yatırımcılara risklerin kontrol altında tutulmasını öneriyoruz.