Geleceği öngörmek: Otomotivde yapay zekâ adımları

IAA Mobility üçüncü kez Münih›te gerçekle­şirken, bu sene daha büyük, daha uluslarara­sı ve daha deneyim odaklı e-mobilite adımları ile sektöre ve tüketicilere gösterdi. Dünya otomotiv ekosistemi etkileyici yeniliklerle Münih’te neler yapabileceğini de hem otonom araçlarla hem de otomotiv ekosisteminde elektrikli araçlarla olu­şan değişimi de yansıttı. Otomotiv sektörü güçlü ve ileri görüşlü bir zihniyetle özellikle Avrupalı büyük üreticilerin değişimde tüketicilere güven verici bizde buradayız sinyalini verdiğini gördük.

Tüketicilere daha öncesinde bilim kurgu filmlerinde zaman zaman gerçek dünyadaki teknolojik yenilikleri harekete geçiren bir ge­lecek vizyonu sunarken, gördükleri sürücüsüz arabaları ve yapay zekâ destekli sürüş sistem­lerini görebildikleri bir dönemin daha da hız­landığını görüyoruz. Yapay zekânın sektör üze­rindeki etkisi, otomotiv dünyasında meydana gelen değişimlerle, özellikle de yazılım tanımlı araçlara geçişde öne çıkıyor.

Yapay zekâ – araç sürüş sistemleri

Yapay zekâ bizlere çok farklı bir geleceği sunar­ken, teknoloji üzerindeki etkisi, yaratıcı fikirlerin teknolojik gelişimin geleceğini nasıl şekillendire­bileceğini gösteriyor. Sürücüsüz bir arabayla şehir­de dolaşmak fikri ne kadar yenilikçi ve fütüristtik olsa da, insanlar bunun gerçekten mümkün olup ol­madığını ve eğer öyleyse teknolojinin bu konsepte ne kadar sürede yetişeceğini artık merak etmenin ötesinde görmeye başladı. Modern araçlar, çok sa­yıda elektronik kontrol ünitesinin farklı işlevleri yönettiği dağıtık mimariden, daha merkezi, yüksek performanslı bir bilgi işlem modeline geçerken, bu dönüşüm, araç mimarisini basitleştirerek kablosuz yazılım güncellemelerini, daha verimli yönetimi ve genel karmaşıklığı azaltmayı mümkün kılıyor.

Aynı zamanda, birçok otomobil üreticisi, çip geliştirmeden uygulama entegrasyonuna kadar tüm yazılım yığınının kontrolünü ele geçirerek dikey entegrasyon stratejilerini benimsiyor ve bu yaklaşım ile otomobil üreticilerinin ürünle­rini farklılaştırmalarına yardımcı oluyor ve ya­zılım, etkileyici müşteri deneyimleri yaratmanın anahtarı haline geliyor.

Otonom akıllı ve bağlantılı araç pazarı büyüyecek

2030’da satılan binek otomobillerin yüzde 20’si otonom teknolojilerini içerecek ve 2035’e kadar da bu oranın yüzde 57’ye ulaşması bekleni­yor. Pazar, 2030 ile 2040 arasında her yıl yaklaşık %40 büyüyecek. Bu teknolojilerin etkisi, 2030 yı­lına kadar 72,2 milyar dolara ulaşması beklenen Gelişmiş Sürücü Destek Sistemleri (ADAS) küre­sel pazarının hızlı büyümesine yansıyor.

Bu bü­yüme, öncelikle yapay zeka teknolojilerinin araç güvenliği ve otomasyon sistemlerine giderek da­ha fazla entegre edilmesiyle sağlanıyor ve bu da yapay zekanın otomotiv inovasyonunun gelece­ğinde oynadığı kritik rolü vurguluyor. Yapay zekâ­nın araçlarda ekonomik büyüklüğünün ise, 2035 yılına kadar da 400 milyar USD’ye ulaşması bek­leniyor. Pazarın 2040 yılı itibarıyla yaklaşık 1,7 trilyon dolarlık bir toplam değer havuzuna katkı­da bulunması bekleniyor. Bu tahminler gelecekte otonom araçların popülaritesinde büyük bir pat­lama yaşanacağına işaret ediyor.

Otonom araçların ilk adımları, otonom araçlar ileri teknoloji yapısı sunuyor

1939’da Norman Bel Geddes, yola gömülü me­tal sivri uçlarla üretilen, radyo kontrollü elekt­romanyetik alanların yönlendirdiği elektrikli bir araç olan ilk sürücüsüz arabayı yarattı. 1958’de ise üretici firma bu konsepti gerçeğe dönüştür­dü. Sürücüsüz araç teknolojisi günümüzde radar, GPS ve bilgisayar görüşü sistemleriyle donatıla­rak trafikteki yerini alıyor.

Otonom araçlar otomatik pilot sürüşünü, sen­sörler sayesinde trafikteki fren yapan ve park ha­lindeki araçların konumlarını belirlerken, aracın direksiyon kontrolü, yavaşlama, hızlanma gibi manevralarını doğru ve hızlı bir şekilde gerçek­leştiriyor. Mesafe ölçebilen özelliklere sahip bu sensörler kameralarla tabelaları, yayaları yani canlı ve cansız tüm nesneleri algılıyor. Dolayısıy­la araç, tüm bu teknolojiyi ve kayıtlı saatlerden el­de edilen geçmiş verileri kullanarak nereye gitti­ğini, çevresinde ne olduğunu ve hangi alanlardan kaçınacağını bilmek için çevresinin bir haritasını oluşturabilir, yol ışıklarını, trafik işaretlerini ve yol işaretlerini okuyabilir ve hatta diğer araçları, bisikletlileri ve yayaları izleyebilir.

Otonom araçlar ile yeni bir ekosistem oluşuyor

Otonom sürüş, tüketiciler için müşteri bağ­lılığı, finansal ürünler ve sigorta gibi ürünlerde önemli bir değer yaratıyor. Otomotiv endüstrisi içinde otonom akıllı araçların servis, tedarik, alt yapı yatırımı, Ar-Ge faaliyetleriyle birlikte, özel­likle yazılım ve mobil operatörlerle yeni satış ve iş stratejileri geliştirme, yeni teknolojik yete­nekler edinme ve güvenlikle ilgili endişeleri gi­derme konusunda yeni oluşumları birlikte geti­receğini görüyoruz.

Yazara Ait Diğer Yazılar