Harvard
Amerika Birleşik Devletleri’nin batı dünyasının yıllarca liderliğine oturmasının şüphesiz ki birçok farklı sebebi vardı. Bunların arasında askeri gücü, savunma sanayisine dair teknolojik üstünlüğü, Hollywood, icatlar konusunda öncülük etmesi gibi birçok şey sayılabilir.
Ama şüphesiz ki Amerika’nın bunların temelinde belki de en önemli gücü üniversiteler olmuştur. Bir üniversite sadece bir hocanın derse girip bilim anlattığı, öğrencilere vize ve final sınavı yapıldığı sonunda da bir diploma verilen yerden çok çok daha fazlasıdır. Kanaatimce bir üniversitenin gücü araştırma geliştirme bütçesiyle bilimsel araştırmaların teşvik bütçesiyle doğru orantılıdır. İşte tam da bu sebepten, Amerika’dan hiç hazzetmeyen kimselerin bile eğitim için Amerika’ya gitmek isteme sebepleri, Amerikan üniversitelerine bakış açısıdır.
Gerek ayırdığı araştırma geliştirme bütçesi, dünyanın dört bir yanından en iyi bilim insanlarını toplayabilme kabiliyeti ama hepsinden de önemlisi birçok farklı görüşü bir çatı altında toplayıp bu görüşleri birbiriyle tartıştırabildiği noktasında sağladığı eko sistemdir. Bu yüzden Harvard, MIT, Stanford, Duke, Cornell, Yale gibi üniversiteler dünyada en çok tercih edilen ve bilim üreten yerler olmuştur. Oysaki bugün bu çok büyük gücün yok olmaya kadar gidebilecek bir durumuyla karşı karşıyayız.
ABD’yi bile eleştirebilirsin ama İsrail’i asla
Harvard Üniversitesi’nde okuyan bazı öğrencilerin ve akademisyenlerin İsrail Filistin meselesi konusunda İsrail’e eleştirisel olarak yaklaşımlarından ve bunu dile getirmelerinden dolayı Harvard Üniversitesi baskı altına alındı. Hatta ne yalan söyleyeyim biri söylese asla mümkün olmaz diyeceğim bir şey oldu.
Amerikan Birleşik Devletleri Başkanı, Harvard Üniversitesi’ne yabancı öğrenci alımını yasakladı. Bu haber ilk düştüğünde üç dört kez tekrar ve farklı kaynaktan bir daha okudum. Çünkü en güçlü yanını tarumar etmeye yönelik hamlenin yapılabilme ihtimalini her daim sıfır görmüşümdür ama bu da oldu.
Gerçi ben bu yazıyı kaleme alırken Harvard’ın açtığı davadan dolayı yargıç, Trump’ın kararını durdurmuştu ama bu işin bu noktaya gelmesi bile ilerde tamamıyla düzelse dahi Amerika’yı birçok konuda olduğu gibi bu noktada da dönülmez bir yola sokuyor. Üniversitelerin en önemli tarafı olan ifade özgürlüğünü, insanların farklı düşüncelerini başkalarının sınırlarına saldırmadan ifade edebilme ihtimalini ellerinden alıyor. Beyaz Saray’ın kararı kısaca diyor ki: İsrail’e eleştirilecek hocayı da öğrenciyi de okulu alma. Her şeyi yapabilirsin Amerika’yı bile eleştirebilirsin, Beyaz Saray’ı eleştirebilirsin ama İsrail asla.
Tabii bir yandan da habere bakıp Trump Netanyahu'yu gözden mi çıkardı diye başlık atanlara duyurulur. Netanyahu gider başkası gelir ama bir ülkeyi eleştiriyor diye en güzide üniversitesinin yabancı öğrenci alımını engelleyen ve fonları kesen bir bakış açısı size çok net söylüyorum ki bunu İsrail dışında başka hiçbir ülke için yapmaz.
50 bin kişi katledildi kimse sesini çıkaramadı
Buradan da çok net bir şekilde hiç başka örneğe gerek bile duymadan İsrail’in Amerikan siyasetindeki ve karar alma noktasındaki önemini çok net görebilirsiniz. Amerika'nın en güzide üniversitesi, dünya markası olan, bilimin dünyadaki en önemli merkezlerinden birine her konuda özgürlük senin ama konu Filistin meselesi olunca dur bakalım dedirten bir bakış açısı ve iki ülke diyaloğuyla karşı karşıyayız.
Sonra bir haber düşünce Amerika İsrail ile yollarını ayırıyor, İsrail Amerika ilişkileri büyük krizde, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak tarzı haberler gerçekten ne inandırıcı ne de gerçeği yansıtıyor. Gözümüzün önünde bir yıl içerisinde çoğu çocuk bebek 50 bin kişi katledildi. Dünyada kimse çıkıp da ne bir şey diyebildi ne de bundan sonra en az bir 50 senede diyemez. Söylemeye dilim varmıyor ama asıl üzüldüğüm, bu iş böyle giderse çok yakında İsrail Gazze’nin tamamını ilhak eder ve yine kimseden çıt çıkmadan bir uluslararası hukuk meselesi, bir insanlık meselesi, bir hak meselesi daha dünyanın gözleri önünde yok olur gider.