Bir arpa boyu yol
Geçtiğimiz bir ay içinde dünya siyaseti, ABD ve Rusya arasındaki gerilimle çalkalandı. Yorum üstüne yorumlar geldi. 3. Dünya Savaşından, nükleer savaşa, büyük ittifaktan, Çin’e karşı ikinci Nixon hareketine ne enteresan şeyler duydum anlatamam. Ömrünü Amerikan dış siyaseti üzerine adamış biri olarak bugüne kadar duymadığım yaklaşımlar duydum.
Üçüncü Dünya Savaşçıları
Neyse işin aslına dönelim. Bir ay öncesinden şu ana kadar geldiğimiz noktayı kısaca özetleyelim. Önce Trump’ın Rusya’yla alakalı sert çıkışına Medvedev’den cevap geldi; bizi kimseyle karıştırmasın, biz başka ülkelere benzemeyiz dedi. Dünya durmuşçasına 3. Dünya Savaşçıları başladılar savaş geliyor demeye. Ardından Trump; nükleer denizaltıları yolladım haberiniz olsun dedi. Hemen nükleer savaşçılar çıktı ha bugün ha yarın savaş başlar demeye. Sonra Trump, Putin ile görüşebiliriz dedi. Bu sefer de Putin, Trump’a boyun eğdirdiciler çıktı sahneye. Putin tamam buluşalım dediğinde Çin’e karşı yeni ittifak oluşuyorcular çıktı öne. Buluşma yeri kesinleşince iki grup başladı sazı ele alamaya. Birinci grup Trump, Putin’i ayağına getiriyorcular. Diğerleri ise Alaska uzmanları. Görüşmeden önce ise her şey ortadacılar, büyük anlaşma geliyorcular ve hiçbir şey çıkmazcılar arasında tartışma başladı. Sonra konu öğle yemeği yemeden neden ayrıldılar diplomaside bu ne demekçilere döndü gözler. Ardından Trump açıklama yaptı bu iş benim tek başıma karar verebileceğim bir şey değil, Avrupalı müttefiklerle oturup Ukrayna’yı da yanımıza alıp konuşacağız dedi. Bu sefer de Trump müttefiklerine geri dönüyor, Amerikan siyaseti sil baştancılar çıktı sahneye. Trump, Avrupalı liderleri çağırıp masanın etrafında nutuk çekmeye başlayınca Amerika Avrupa’yı ezdiciler başladı konuşmaya.
AB, batık bir şirket alır mı?
Son geldiğimiz durumda hal bu. Bakınız, uzman olayların arkasından koşmaz. Uzman öngörür, analiz eder. Yanlış olur, doğru olur ama verileri ele alır ve öngörüde bulunur. Gerçek olan tek şey var bir ay öncesi ile bugün gelinen nokta arasında hiçbir fark ve değişiklik yok. Neden mi çünkü kimsenin öyle bir derdi yok. Amerika hedefine ulaştı. Kennan telgrafı yıllar sonra hayata geçiyor. Rusya artık Ukrayna’nın hakimi değil, topraklarına Ukrayna’nın bir kısmını kattı doğru ama tamamındaki etkisini bir daha geri kazanamamak üzere kaybetti. Amerika ne diye girsin bu topa. Rusya siyasi etkim nasıl olsa kaybolacak, bari toprak alayım diye işgal ettiği bazı yerler karşılığında Suriye’deki limanı hariç oradan çekildi. Esad misafir, ses seda yok. Bitti gitti. Ukrayna NATO’ya ya da AB ye girer mi? Yakın tarihte hayır. Neden mi? AB kısmından başlayalım o büyüklükte toprakları, o çökmüş ekonomiyi Avrupa bugün entegre edemez. En az 30 yıl alır. Avrupa Polonya’nın entegrasyonunu daha çözememişken, pandemi sonrası ekonomik çöküşü halletmekten uzakken yeni batık bir şirket alır mı? Almaz. NATO savaşan ülkeyi alıp, savaş satın alır mı? Almaz. En az 15-20 sene olmaz. Neticede bunlar şartlar, analizlerimizde şartlara göre. Şartlar değişir, dünya değişir o zaman yeniden konuşuruz. Ama bugünkü verilerle bu süreçten bir şey beklemek analiz değil öngörü değil varsaymak olur.
Çözümsüzlüğün yarattığı yeni gerçeklik
Şimdi mevcut şartlarla durum net. Kimse bir farklılaşma beklemesin Rusya karış toprak vermez, Amerika, Ukrayna için maliyetli hiçbir işe girmez. Avrupa, ABD arkasında olmadan anca laf söyler aksiyon alamaz. Ukrayna ise talep eder eder durur. Netice çözümsüzlüğün yarattığı yeni gerçeklik olur. Çözümü her gün daha imkansızlaşan süreç başlar ve bitmez. En azından biz göremeyiz. Ara sıra mesele çözülüyor gibi olur gene çözülmez. Bir ay önce neredeydik neler, neler oldu. Ne görüşmeler ne toplantılar ne tarihi ziyaretler yapıldı geldiğimiz nokta bir ay öncesinden hiç farklı değil. Hani derler ya “bir arpa boyu yol alamadık” diye. İşte durum tam olarak da bu.