Her çabanın bir anlamı var

İzel BATU
İzel BATU Farklı Bak Farklı Gör izel.batu@dunya.com

Yumurtadan çıkar ipekbö­ceği… Dallardan birine tır­manır, kendini oraya sabit­ler. Sonra başını sekiz çizer gibi oy­natarak salgıladığı ipekle kozasını örmeye başlar. Dört gün boyunca, yaklaşık 130 bin kez aynı hareketi tekrar eder. Yorulmaz, şikâyet et­mez. Çünkü çaba onun doğasın­da vardır. Kozasını tamamlayınca neredeyse tükenmiştir ama amacı hâlâ vardır. Krizalite geçer, sabre­der. Sonra içten gelen bir kuvvetle kozasını deler. Ve sonunda kelebek olur. Gücünü, o zahmetli süreçten alır. Uçabilmesinin ön koşulu, bu mücadeleyi vermesidir. Uğruna harcanan her emek, dönüşümün vazgeçilmez parçasıdır.

Bir gün, kırda yürüyüş yapan bir adam bir dalda neredeyse açılmak üzere olan bir koza görür. Sabırla bekler. Saatler geçer ama kelebek dışarı çıkamaz. Adam, onun artık yorulduğunu ve yardıma ihtiyacı olduğunu düşünerek kozadaki de­liği büyütür. Kelebek kolayca çıkar ama kanatları buruş buruş, bede­ni zayıftır. Oysa doğası gereği, dar delikten çıkarken göstereceği ça­ba, kanatlarındaki sıvıyı harekete geçirecek ve uçmasını sağlayacak­tı. Yardım, onun uçma ihtimalini elinden alır. İyi niyetle yapılan bu müdahale, kelebeğin hayatta kal­ma becerisini yok etmiştir.

Liderlik her zaman müdahale etmek değildir

Yönetimde, eğitimde, ebeveyn­likte bu durumun benzerlerini ya­şarız. Kimi zaman karşımızdakinin çözmesi gereken bir sorunu biz üst­leniriz. Hızlı bir çözüm buluruz, za­man kazandığımızı zannederiz. Oy­sa uzun vadede, bu kolaylaştırma davranışı gelişim sürecine zarar ve­rir. Birey çaba göstermeden sonuç alırsa, süreci sahiplenmez. Öğren­me gerçekleşmez, direnç gelişmez. Tıpkı kelebeğin kanatları gibi… Zorlukla gelen güç, bedene işlen­medikçe büyüme tamamlanmaz.

Liderlik, her zaman müdahale etmek değildir. Bazen doğru olan, geri çekilip izlemektir. Çalışanın, öğrencinin, çocuğun kendi yolu­nu bulmasına izin vermektir. Hata yapmasına, düşüp kalkmasına alan tanımaktır. Çünkü gelişim, rehber­lik kadar, deneyime ve mücadeleye de bağlıdır. Bir yöneticinin sürek­li çözüm üretmesi, çalışanını pa­sif hale getirir. Öğrenmeyi yavaşla­tır. Güven ortamı, yalnızca destek­le değil, sorumluluk devriyle inşa edilir.

2024’te yayımlanan Norveç Bi­lim ve Teknoloji Üniversitesi araş­tırması, ‘büyüme zihniyeti’ne sahip bireylerin zorluklar karşısında da­ha dayanıklı ve üretken olduğunu ortaya koyuyor. Bu bireyler, yete­neklerin çabayla gelişeceğine ina­nıyor. Aynı yıl yayımlanan John R. Miles’ın Passion Struck kitabında ise şu cümle dikkat çekiyor: “Ger­çek özgüven, konfor alanından de­ğil, mücadele alanından doğar.”

İnsan kaynakları stratejileri de bu bakış açısını destekliyor. 2024 Deloitte İnsan Sermayesi Trendle­ri Raporu’na göre, ‘dayanıklılık’, ar­tık teknik yetkinlikler kadar önemli bir yetenek kabul ediliyor. Kurum­lar, çalışanların sadece bilgiyi değil, zorluklarla baş etme becerisini de geliştirmesini hedefliyor. Müdaha­le etmeyen, ama yöneten liderlerin kurumlarında bağlılık oranlarının daha yüksek olduğu gözlemleniyor.

Gelişim alanı açmak

Her güçlükten korunan çalışan potansiyelini gerçekleştiremez. Her sorunu yöneticisi tarafından çözülen kişi öğrenemez. Ancak kendi mücadelesiyle çözüm bu­lan kişi güçlenir. Bu güç hem tek­nik hem duygusal olarak onu dö­nüştürür. Kurumlar için bu, sade­ce verimlilik değil; sürdürülebilir başarı, bağlılık ve kültürel geli­şim demektir. Bu nedenle lider­liğin en önemli yönlerinden bi­ri de geri durabilme cesaretidir. Bireyin potansiyeline güvenmek, sürece müdahale etmeden eşlik edebilmektir. Gerçek gelişim, an­cak sorumlulukla temas kurdu­ğunda başlar. Çaba, sadece sonuç için değil, karakter inşası içindir. Her sabır, bir güçtür.

Unutmamak gerekir ki her emek, bir iz bırakır. Birine gerçek­ten alan tanımak, onun potansiye­line gösterilen en büyük saygıdır. Zorlukla gelen bilgi unutulmaz, mücadeleyle edinilen deneyim yerleşir. İş dünyasında da hayatta da kalıcı olan hep çabayla yoğru­landır. Sabretmek, bazen en güçlü liderlik eylemidir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar