İran’ın ruh hali; sakal, bıyık misali
Dünyanın gözü İran’ın üzerinde... Uzmanlar İsrail-Filistin çatışmasının bölgesel ve hatta küresel savaşa dönme ihtimalini, Haniye suikastı sonrası İran’ın nasıl bir cevap vereceğine bağlamış gözüküyorlar. Şahsen bu cevabın yaratacağı etkinin daha büyük çatışmalara yol açabileceğini düşünmemekle birlikte İran’ın iç ve dış siyasetinde yaratabileceği etkilerin fazla olacağı kanısındayım.
Hamas lideri İsmail Haniye'nin suikastından bu yana dünya, İran'ın yapacağı misillemeyi gergin bir şekilde bekliyor. Tahran ise karşı saldırıyı nasıl yapacağıyla boğuşuyor. Son söyleyeceğimizi ilk söyleyerek başlayalım: “İran bölgede topyekûn bir savaştan kaçınma arzusunda.”
Bu arzu, İran’ın yapacağı bir güç gösterisini dengelemek zorunda bırakıyor. Nisan saldırısında 300'den fazla insansız hava aracı ve füzeyi İsrail topraklarına gönderirken iki ülke arasında savaş olasılığını sınırlayan kırmızı çizgiler silinmişti. Diğer yandan saldırının danışıklı bir dövüş olduğu kanısı da çok güçlüydü. En önemlisi İran, İsrail’in saldırıyı tırmandırmasına ABD’nin müsaade etmeyeceğinden emindi.
Bu sefer daha temkinli
Gelinen durum ise İran’ı bu sefer daha temkinli davranmaya itiyor. Temkinli yaklaşımın üç nedeni var. İlki İran iç politikasının fazlasıyla huzursuz olması. Haniye suikastının sonuçları Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan için ilk büyük sınav olacak. Pezeşkiyan, İran'ın yaklaşık yirmi yıl sonra gelen ilk reformist Cumhurbaşkanı. Seçim döneminde fazlasıyla ekonomiyi düzeltme vaadinde bulundu. Son 10 ayda, İran riyalinin değeri rekor seviyede düştü.
Vaadini gerçekleştirilebilmesi için İran’a yönelik yaptırımların yükünün hafiflemesi gerekiyor. Bunun tek yolu da Batı ile daha etkileşimli bir politika yürütmekten geçiyor. Bölgesel bir savaş ise İran'ı daha da yalnızlaştıracak ve ekonomik krizi derinleştirecektir.
Son olarak yeni kabinede önemli koltukların muhafazakâr isimlere verilmesi, reformcuların tepkisine neden oldu. Görüldüğü gibi İran’ın İsrail’e vereceği tepkinin boyutu Pezeşkiyan’ın iç politikasına doğrudan etki edecek.
Temkinli yaklaşımın ikinci nedeni İran’ın yapacağı bir büyük saldırının, ABD-İsrail tarafından İran’ın nükleer tesislerine yönelik bir saldırı için bahane haline getirilme endişesi. Böylesi bir durum İran’ı yıllardır yaptırımlara maruz kalmasına neden olan amacından uzaklaştırır. İran için nükleer bir geleceğin yaratılamaması, kendisine yönelecek saldırılara karşı caydırıcılığın olmayacağı anlamı taşır ki bu durum İran dış politikasının büyük kırılmalar yaşamasına neden olur.
Temkinli yaklaşımın üçüncü nedeni ise Netanyahu'nun daha geniş çaplı bir çatışmayı körükleme isteğinin seçim arifesindeki ABD tarafından dizginlenememesi düşüncesidir. Bu sav gerçekleşirse İran’ı vereceği sert karşılık savaşın içine çekilmek anlamı taşıyacaktır.
Olası bir savaşta Ortadoğu’nun Müslüman ülkeleri için İran’ın yanında yer alırlar demek büyük bir iddia olurken ABD’nin İsrail yanında yer alacağı aşikâr. Böylece Netanyahu, ABD’yi savaşın içine çekerek amacına ulaşabilecektir. Savaşın kaybedilmesi ise daha güçsüz, daha parçalı ve mollaların yönetemeyeceği bir İran’ın ortaya çıkması anlamına gelecektir.
İran, heyecan ve duygusallıktan uzak bir yanıt arıyor
Tahran, psikolojik harp taktiği uygulayarak bir belirsizlik yaratıyor. Böylece gerilimi yüksek tutuyor ve İsrail üzerinde baskıyı artırıyor. Bu politikayı bir süre daha devam ettirebilir.
İsrail’e karşı caydırıcı bir eylemde bulunurken savaşı bölgesel hale getirmek istemeyen Tahran, Nisan saldırısında İsrail karşısında caydırıcı olmayı amaçlamıştı ancak bu saldırı istediği başarıyı sağlamadı. Dolayısıyla İran, İsrail karşısında stratejik bir değişikliğe gitmek zorunda.
Haniye'nin öldürülmesi ‘istihbarata dayalı bir saldırı’ydı ve İran'ın tepkisi, benzer nitelikte ve benzer düzeyde olabilir. İran istihbaratı, büyükelçilikler gibi yurt dışındaki İsrail hedeflerine saldırıyla bir yanıt verebilir. Keza İran’ın İsrail topraklarında Haniye benzeri bir suikast girişiminde bulunabileceğine ve bu girişimde başarılı olabileceğine inanmıyorum.
Savaşmadan planları bozmak
Bir diğer stratejik değişiklik ise savaşmadan Netanyahu’nun planlarını bozabilme üzerine olacaktır. İran karşılık vermemenin karşılığında sürekli hale getirilecek bir ateşkes anlaşmasının imzalanmasını sağlayabilir. Bunu başarması savaşarak elde edeceği başarıların çok üzerinde olacaktır.
İran iç politikasında ise yapılacak olası saldırının boyutundan çok etkisi önemli hale gelmiş durumda. Eğer saldırı Nisan saldırısı gibi ‘etkisiz bir etki’ yaratırsa İran iç siyasetinde dalgalanmaların yanında dış ortaklarda yaratacağı hayal kırıklığı uzun süre giderilemeyecektir.
Kısaca İran için durum “aşağı tükürseniz sakal, yukarı tükürseniz bıyık” şeklinde….