İstikrar için istikrar şart
Son günlerde uygulanan enflasyonla mücadele programına karşı iş dünyasından da bazı sesler yükselmeye başladı. Programa yönelik eleştirel söylemleri farklı çevrelerden duymaya başladık.
Öncelikle şunu belirtmekte yarar var. Bir ekonomik istikrar programı, daha açık deyimi ile enflasyonla mücadele programı yürütülüyorsa bu programın herkesi memnun etmesi mümkün değil. Aksine, en fazla dar gelirliler olmak üzere, kademe kademe bütün kesimleri rahatsız etmesi söz konusu olur.
Nitekim 1990’lı yıllarda her seferinde başlayan ekonomik istikrar ve enflasyonla mücadele programları, programların eksikliği nedeniyle değil, yükselen bu seslere sık sık yapılan erken seçimler nedeniyle koalisyon iktidarlarının tahammülünün kalmamasından programın sekteye uğraması sık rastlanan durum olmuştur. Ta ki, hepimizin bildiği “2001 Anayasa Kitapçığı Krizi” ve arkasından uygulanmak durumunda kalınan istikrar programına ve de esas itibari ile de 2022 yapılan genel seçimler sonrasında tek başına iktidara gelen Ak Parti Hükümetinin enflasyonla mücadele ve ekonomik istikrar programını kararlılıkla yürütmeyi benimsemesine kadar. Yürütülen bu program kimine göre IMF programı kimine göre Kemal Derviş programı idi. Aslına bakarsanız program ne IMF’nin ne de Kemal Derviş programı değildi.
Program, Türk bürokrasisinin sürekli hükümetlere önerdiği, ancak uygulamanın belli bir bölümünde koalisyon hükümetlerinin erken seçim kararı alması ve programı uygulama takatlerinin kalmaması nedeniyle sekteye uğrayan aynı programdı. Daha açık deyimiyle klasik öğretide zaten enflasyonla mücadele programlarının temel omurgası bellidir ve uygulanan da bu omurgayı esas alan programlardı. Olan, programların eksikliği değil, uygulamadaki kesintilerdi. Bu kesintiler nedeniyle maalesef Türkiye uzun yıllar yüksek enflasyonla boğuşmak durumunda kaldı.
Yüksek enflasyon her şeyi bozar
Öncelikle bu köşede sıklıkla dile getirdiğimiz bir konunun tekrar altını çizmekte yarar var. Yüksek enflasyon toplumda fiyat algısını ortadan kaldırdığı için kendi içerisinde bir kısır döngüye girer. Ücretler fiyatları, fiyatlar ücretleri zorlar, derken alışkanlık haline gelen fiyat artışları ile zamanla neredeyse her gün fiyat değişimi sonucu bir malın fiyatının hatırlanamayacağı dönemlerin yaşanmasına neden olur. Bu durum zamanla toplumun tüm kesimlerinde bozulmaları beraberinde getirir.
Enflasyonla mücadelenin kararlılıkla yürütülmesi ve programın sekteye uğramaması son derece önemlidir. Bunun için elbette dar gelirli kesimin belli bir dönem sıkıntısı olacaktır. Kredi maliyetleri yükseldiği için yatırım ve istihdamda daralma meydana gelecek, iş dünyasında ve dolayısıyla büyümede yavaşlama olabilecektir.
Zaten meselenin özü de aslında buradadır. Temel fıkrasında olduğu gibi tam hedefe ulaşmayı yaklaşmışken nefesinin tükenmesi makas değişikliğine gidilmesi gibi tehlikeli durumlar yapılan fedakarlıkların tümünü boşa çıkarıp, enflasyon lobisinin ekmeğine yağ sürmekten bir başka deyimle enflasyonun kalıcı hale gelmesinden öteye bir anlam ifade etmeyecektir.
Enflasyonla mücadele programının hızlı etki etmesi için kararlılık son derece önemlidir. Maalesef ki klasik ekonomik programda daha açık deyimiyle piyasa ekonomisi uygulanan durumlarda enflasyonla mücadele programı uygulanırken iç ve dış siyasi etkenler de bazı şoklar meydana getirebilir ve bunlar programın uygulanmasındaki etkiyi geciktirebilir. Bunu son üç aylık dönemde Türkiye’de de bir kez daha gördük. Buradaki kararlılıkla, çalkantının dalga boyu fazla yükselmeden programın devam ettiği ve programa olan güvenin tekrar sağlanması değerli oldu.
Kur istikrarı ve selektif destekler
Elbette programın omurgasını Merkez Bankası’nın yürüttüğü faiz politikası oluşturur. Ancak bunun yanında ülkemizdeki enflasyon oranlarında en az %25’lik etkisi olan döviz kurlarının belli bir istikrar içerisinde seyretmesini gerekli kılmaktadır. Bu neden nedir ki, program yürütülürken ihracat ve üretim kesimlerinin fazla mağdur olmaması bakımından bazı selektif kredi önlemleri ve yatırım teşvikleri son derece kilit önemi haizdir.
Hükümetin uygulamaya koyduğu Selektif kredilerin ve yatırım teşvik belgesi verilme işlemlerinin uygulamada geciktirilmesinin, özellikle ihracata destek sağlayan sektörler ve enerji sektörü gibi kilit alanlarda ciddi olumsuzluklar yaratabileceği unutulmamalıdır. Sonuç olarak uygulanan ekonomik istikrar ve enflasyonla mücadele programının olumlu etkisinin devamı ve hızlanması bakımından tüm kesimlerin üzerlerine düşen fedakarlığı yapmaları ve programa destek olmaya devam etmeleri önemlidir.