Küresel aktörlerden risk vurgusu: Orta vade ne kadar aydınlık?

Küresel ekonomi, 17-18 Temmuz’da Dur­ban’da düzenlenen G20 Maliye Bakanla­rı ve Merkez Bankası Başkanları toplantısının sonuç bildirgesinde de vurgulandığı üzere, karmaşık güçlükler ve önemli belirsiz­liklerle karşı karşıya. Bildirgede, merkez bankalarının bağımsızlığının fiyat istikrarı açısından hayati önemi ve yapısal reform­lara duyulan ihtiyaç belirtildi.

Yapısal reformların güçlü ekonomik büyüme ve is­tihdam yaratma açısından kritik olduğunun vurgulanması, küresel ekonomideki bü­yüme ve istihdam risklerinin yüksek al­gılandığını gösteriyor. IMF Birinci Başkan Yardımcısı Gita Gopinath da ticari gerilim­lerle birlikte son dört aydaki gelişmelerin kar­maşık bir ekonomik tablo çizdiğini ve politika yapıcıların bu gerilimleri çözmeye odaklan­masının önemini dile getirdi. Özellikle ABD ve Trump yönetiminin açıklamalarıyla bir­likte ağırlığını daha fazla hissettirmeye baş­layan jeopolitik, ekonomik, çevresel ve toplumsal riskler küresel ekonominin orta vadeli görünümünü bulanıklaştırıyor.

Jeopolitik riskler ve makroekonomik etkileri

Ortadoğu’daki gerilimler ve süregelen Uk­rayna-Rusya savaşı gibi silahlı çatışmalar, küresel tedarik zincirlerinde ciddi ak­saklıklara yol açıyor. Bu durum, enerji ve gıda başta olmak üzere emtia fiyatlarını yükselterek küresel enflasyon üzerinde baskı oluşturuyor. Dünya Ekonomik Görü­nümü raporunda küresel manşet enflasyonun yavaş bir düşüşle 2025’te %4,3’e ve 2026’da %3,6’ya gerileyeceği tahmin edilse de, mil­li güvenlik gerekçeleriyle artan ticaret ve yatırım engelleri bu düşüşü sekteye uğ­ratabilir. Ayrıca, ülkeler içinde ortaya çıkan toplumsal kutuplaşmalar, ekonomik bü­yümeyi ve istihdamı desteklemek için elzem olan yapısal reformların hayata geçirilmesini zorlaştırarak makroekonomik istikrarı tehdit ediyor.

Ekonomik riskler ve büyüme beklentileri

Jeopolitik risklerin tetiklediği maliyet ar­tışları ve uzun süreli enflasyonla mücadele politikaları, özellikle küresel büyüme üze­rinde önemli bir baskı oluşturuyor. Enf­lasyonun yeniden yükselmesi veya kalıcı hale gelmesi durumunda, sıkı para politikalarıyla gelen faiz artışları, yatırımları erteleye­rek ve likiditeyi azaltarak uzun süreli bir ekonomik durgunluğa yol açabilir. Dünya Ekonomik Görünümü raporunda küresel bü­yümenin 2025’te %2,8 ve 2026’da %3 olacağı öngörülse de, bu olumsuzluklar daha düşük büyüme performanslarını beraberinde ge­tirebilir. Ekonomik büyümedeki yavaşlama, mevcut işgücü piyasası yapısal sorunla­rıyla birleşerek bireylerin gelir ve istihdam olanaklarını sınırlayabilir, bu da toplumsal eşitsizliği ve gerilimleri tırmandırabilir. ABD dolarının güçlenmesi durumunda ise, özellikle dolar borcu olan ülkelerin ve şir­ketlerin borç geri ödemelerinde zorluk­lar yaşanması, bütçe disiplinlerini bozarak finansal istikrarı olumsuz etkileyebilir.

Çevresel ve toplumsal riskler

Aşırı hava olayları ile su, gıda ve enerji gibi doğal kaynaklarda yaşanan kıtlıklar, fi­yat artışlarını ve jeopolitik riskleri daha da artırma potansiyeli taşıyor. Tarımsal verim­lilikteki düşüşler ve turizm gibi sektörlerde­ki ekonomik kayıplara yol açabilen çevresel faktörler, aynı zamanda çatışmalar ve ekono­mik sıkıntılarla birlikte zorunlu göçleri de tetikliyor. Bu göçler, sadece siyasi gerginlik­lere değil, aynı zamanda hem göç alan hem de göç veren ülkelerde sosyoekonomik geri­limlerin artmasına neden oluyor.

Makroekonomik iyileşme potansiyeli ve temkinli yaklaşım

Tüm bu risklere rağmen, küresel ekonomi­ye sadece olumsuz bir pencereden bakmak hatalı olur. Büyük merkez bankaları önderli­ğinde başlayan faiz indirimleri, ekonomik aktiviteyi destekleme ve büyüme oranlarını istikrarlı tutma konusunda yardımcı olabilir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerin göste­receği güçlü ekonomik performans, küre­sel ekonomideki mevcut krizlerin atlatılması­na yardımcı olabilir.

Yine de, mevcut riskler ve ortaya çıkan fır­satlar birlikte değerlendirildiğinde, 2026 yılı sonuna kadar yatırımlar konusunda tem­kinli davranmakta fayda görülüyor. Risk iş­tahı yüksek olmayan hane halkları için, altın ve gümüş gibi güvenli liman varlıklarında ta­sarruf yapmak, ekonomik politika yapıcıların risklerle mücadele etmek için işbirliği içinde olacağı döneme kadar iyi bir seçenek olabilir. Küresel aktörlerin ortak hareket etme kapasi­tesi, orta vadede küresel ekonominin ne denli aydınlık bir yola gireceğini belirleyecektir.

Yazara Ait Diğer Yazılar