Küresel ekonomik ve jeopolitik gelişmelerin Türkiye’ye etkileri

Cenk AKYOLDAŞ
Cenk AKYOLDAŞ PİYASA DİNAMİKLERİ [email protected]

Küresel ekonomi, ABD’nin korumacı ticaret politikaları, jeo­politik gerilimler ve enf­lasyonist baskılar ne­deniyle belirsizliklerle dolu bir süreçten geçi­yor. ABD’de Trump yö­netiminin ithalat tarife­lerini artırması, Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve ABD Merkez Banka­sı (Fed) politikalarındaki belirsiz­likler, BRICS ülkelerindeki eko­nomik dalgalanmalar ve Ukray­na krizi gibi faktörler, gelişmekte olan ülkeler üzerinde önemli etki­ler yaratıyor. Türkiye de bu geliş­melerin gölgesinde, enflasyon, fa­iz politikası ve büyüme beklenti­leri gibi konularda yön arayışında.

Bu haftaki yazımda, küresel eko­nomik gelişmelerin Türkiye’ye et­kilerini analiz ederken, Türkiye ekonomisinin güncel durumunu ve geleceğe yönelik beklentileri detay­landıracağız.

1-Küresel ekonomi: Belirsizlik­ler ve riskler

ABD’nin korumacı ticaret politi­kaları ve enflasyon riski ABD Başkanı Donald Trump’ın “Önce Amerika” politikası çerçeve­sinde Meksika ve Kanada’dan gelen ithalat ürünlerine yönelik ek güm­rük tarifeleri 4 Mart’ta yürürlüğe giriyor. Ayrıca, Çin’e %10 ek güm­rük tarifesi uygulanacağı duyurul­du. Bu durum, küresel ticaret akış­larını bozarak ABD’de maliyet enf­lasyonunu artırabilir.

Artan enflasyonist baskılar, Fed’in faiz politikası üzerinde sı­nırlayıcı bir etki yaratıyor. Fed, yüksek enflasyon nedeniyle fa­iz indirimi konusundaki adımları­nı dikkatle atmak zorunda. Bu da gelişmekte olan piyasalara yöne­lik sermaye girişlerini yavaşlatabi­lir ve küresel fon akışlarını ABD’ye yönlendirebilir. Türkiye gibi dış fi­nansmana bağımlı ülkeler için bu, döviz kurunda oynaklık yaratabile­cek bir risk unsuru.

Trump-Zelenskiy gerilimi ve jeopolitik belirsizlikler

ABD Başkanı Trump ve Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy arasında­ki Oval Ofis görüşmesinin ardından planlanan basın toplantısının ip­tal edilmesi, Ukrayna ile ABD ara­sındaki ilişkilerde yeni bir gerilime işaret ediyor. Trump’ın, Ukrayna ile ekonomik anlaşmaların ancak barış sürecine bağlı olacağını vur­gulaması, Ukrayna krizinin küresel piyasalardaki etkisinin devam ede­ceğini gösteriyor.

Özellikle Avrupa Birliği, Ukray­na’ya yönelik askeri destek konu­sunda yeni kararlar alırken, Alman­ya’daki hükümet koalisyon görüş­meleri ve ECB’nin faiz politikaları da küresel piyasalarda dikkatle ta­kip ediliyor. Bu gelişmeler, Avrupa ekonomisinin kırılgan yapısını ve enerji krizine yönelik riskleri gün­demde tutuyor.

2-Küresel ticaret gerilimleri ve BRICS ülkelerinin ekonomik performansı

ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşı, BRICS ülkelerinin ekono­mik performanslarını doğrudan etkiliyor:

-Çin: %4,7 büyüme oranı ile küresel ekonomide güçlü duru­şunu sürdürüyor, ancak ABD ile olan ticaret gerilimleri ihracat baskısını artırabilir.

-Hindistan: %5,1 büyüme ora­nı ile en hızlı büyüyen BRICS ülke­si konumunda. Ancak küresel tica­retteki yavaşlama Hindistan eko­nomisini de olumsuz etkileyebilir.

-Brezilya: %2,3 büyüme ile gö­rece düşük bir performans sergi­liyor.

-Rusya: %1 büyüme oranıyla yaptırımlara rağmen ekonomisi­ni ayakta tutmaya çalışıyor.

-Güney Afrika: %0,3 büyü­me ile en düşük büyümeye sahip BRICS ülkesi.

Türkiye açısından değerlendir­diğimizde, küresel ticaret savaşları ve BRICS ülkelerinin performansı, Türkiye’nin alternatif ticaret part­nerleriyle daha güçlü ilişkiler ge­liştirmesi gerektiğini ortaya koyu­yor. Özellikle Çin’in ABD ile ticaret savaşında yeni tedarikçiler arayışı, Türkiye için önemli fırsatlar yara­tabilir.

3-Türkiye Ekonomisinin Gün­cel Durumu ve Küresel Risk­lere Karşı Konumu

Türkiye, 2024 yılında %3,2 bü­yüme oranı ile BRICS ülkeleri arasında orta sıralarda yer aldı. Ancak yüksek enflasyon ve cari açık, ekonomi yönetiminin önün­deki en büyük zorluklar arasında.

Enflasyon: Türkiye’de Şubat ayı enflasyonu %2,27 artarken, yıllık enflasyon %39,05 seviye­sine geriledi. Ancak, 12 aylık or­talamalara göre enflasyon hala %53,83 seviyesinde.

-Büyüme Performansı: Türki­ye, BRICS ülkeleriyle kıyaslandı­ğında ortalama bir büyüme per­formansı sergiliyor. Ancak Hin­distan (%5,1) ve Çin (%4,7) daha hızlı büyürken, Türkiye’nin yük­sek enflasyonu büyümenin kali­tesini düşürüyor.

-İşsizlik Oranı: Türkiye’nin iş­sizlik oranı (%8,4), BRICS ortala­masına (%11,1) kıyasla daha düşük olsa da, genç işsizlik ve istihdam yaratma sorunları devam ediyor.

-Cari Açık: Türkiye’nin cari açığı %3,5, bu da dış finansman ihtiyacının devam ettiğini göste­riyor. Fed’in faiz politikasındaki belirsizlik, Türkiye’nin borçlan­ma maliyetlerini artırabilir.

4 Türkiye piyasaları ve para politikası Borsa İstanbul ve döviz piya­sası

-BIST 100 endeksi 9500- 10000 bandında yön arayışına de­vam ederken

-Dolar/TL kuru haftalık %0,15 yükselerek 36,50 seviyesinde

TL üzerindeki baskı devam ederken, küresel faiz politikaları ve Türkiye’de enflasyon dinamik­leri dikkatle takip ediliyor.

TCMB faiz kararı beklentisi

-TCMB’nin 6 Mart’ta politi­ka faizini 250 baz puan indirerek %42,5 seviyesine çekmesi bekle­niyor.

-Ancak, ABD faiz politikası belirsizliği ve doların güçlenme­si, TL üzerinde baskı yaratabilir.

-Enflasyonun düşüş trendine rağmen kalıcı fiyat istikrarı sağla­namayabilir.

5-Türkiye için riskler ve fırsatlar

Riskler:

1-ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşlarının Türkiye’nin ihra­catını etkilemesi

2- ABD faiz politikası nedeniyle gelişmekte olan piyasalardan sermaye çıkışı riski

3-Enflasyonun düşüşe rağmen kalıcı istikrar kazanamaması

4-Jeopolitik risklerin TL üze­rinde oynaklık yaratması

Fırsatlar:

1-Türkiye’nin küresel tedarik zincirlerinde stratejik bir üre­tim merkezi olma potansiyeli

2-AB ile ilişkilerin iyileştirilme­si ve Gümrük Birliği’nin gün­cellenmesi

3-Doğrudan yabancı yatırımları artırmak için yapısal reform­ların hızlandırılması

Sonuç ve değerlendirme

Türkiye, yüksek enflasyon, faiz politikaları ve küresel belirsizlik­ler arasında dengeli bir ekonomi yönetimi sürdürmek zorunda. Kü­resel gelişmeleri fırsata çevirmek için, yapısal reformlara odaklana­rak uzun vadeli ekonomik istikrarı sağlaması kritik önem taşıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar