Lozan Barış Antlaşması’nın 101. Yılı
Düşünün, 600 yıldan fazla yaşamış bir imparatorluğun küllerinden yeni bir cumhuriyet yaratılıyor. Savaş alanında 600 yılın verdiği tecrübe ve savaşma yeteneği emperyalistlere karşı sizi zafere götürüyor. Ama muharebelerdeki kazanımları masada tamamlayacak zaferlere ihtiyaç var.
İşte bu zaferin adı Lozan’dır. Kasım 1922-Temmuz 1923 arası gerçekleşen Lozan Barış Konferansı'nda tam 18 adet senet imzalandı. Bu senetlerin biri ve en önemlisi ‘Lozan Barış Antlaşması’dır.
Devletler uluslararası tanınmayla kabul edilirler; Lozan bu açıdan kurucu antlaşmadır. Lozan, Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığını tescilleyen antlaşmadır.
Lozan, yeni Türkiye'nin sınırlarını belirleyen ve bu sınırlar içinde yeni devletin bağımsız ve egemen olmasını sağlayan belgedir. Hele ki mevcut sınırlarımızın Hatay’ın katılışı hariç bugüne kadar değişmemesi Lozan’ın sağladığı büyük istikrarın sayesindedir. Keza bu durumun yarattığı ortam, günümüzde Türkiye’nin ulusal kimliğini ve bağımsız dış politikasını koruma çabalarını desteklemekte, Türkiye, dış politikadaki adımlarını Lozan’ın sağladığı egemenlik haklarına dayanarak gerçekleştirmektedir.
Lozan, Türkiye için uluslararası anlamda eşitlik demektir. I. Dünya Savaşı'nı sonlandıran barış antlaşmaları herhangi bir müzakere yapılmadan mağlup devlete dayatılarak imzalatılmıştır. Bu dayatma II. Dünya Savaşı’nın temel nedenlerinden biri olmuştur. Bu antlaşmaların hiçbirisi bugün geçerli değil. Lozan ise eşit şartlarda bir uzlaşma sağladığı için bugüne kadar gelebilmiştir.
İki savaşı bitiren antlaşmadır
Lozan bu anlamda diğerlerinden farklıdır. Keza iki savaşı bitiren antlaşmadır. Biri Osmanlı Devleti’nin mağlup olduğu I. Dünya Savaşı, diğeri ise bağımsızlığımızı kazandığımız Kurtuluş Savaşı. Tüm bunların yanında Lozan’ın günümüze dek geçerliliğini koruması aynı zamanda cumhuriyetimizin ne kadar sağlam temeller üzerine kurulduğunun da göstergesidir.
Lozan aynı zamanda Türkiye için iktisadi bağımsızlık belgesidir. Düyun-ı Umumiye borçları yeni kurulan devletimize ve Osmanlı sonrası kurulan devletlere paylaştırılmış ve taksitle ödenmiştir. Osmanlı için bağımsızlık kavramını ortadan kaldıran kapitülasyonlar Lozan ile tarihe karışmıştır. Böylece iktisadi anlamda millileşmenin önü açılmıştır.
O günün koşulları dikkate alınmalı
Bugün, tarihi okumalarından şüphe duyduğum bazı kitleler “Lozan zafer değil yenilgi” sloganları atarak Lozan’a olan düşmanlıklarını sergilemektedirler. Değerli hocam Dr. Rifat Uçarol’un “tarih o günün koşulları dikkate alınarak yorumlanabilir, bugünün koşullarıyla o günü yargılarsanız büyük yanılgıya düşersiniz. Bu yanılgı döneminin en kudretli lideri Kanuni Sultan Süleyman’ın neden saraya televizyon aldırmadığını tartışmak gibi bir şeydir” cümleleri bu kitle için çok uygun.
Öncelikle sadece bir tarafın çıkarlarını yansıtan, diğerinin çıkarlarını dikkate almayan barış antlaşmaları yürütülemez ve daha büyük sorunlara yol açar. Örnek mi? 440 maddelik Versay Barış Anlaşması. Size bir örnek de bizim tarihimizden; 443 maddelik Sevr Antlaşması. Uçarol, “Lozan Barış Andlaşması'nın Hazırlanışı” kitabında antlaşmaların madde sayısına özellikle dikkat çekmiştir. Lozan 143 maddeden oluşmaktadır.
Diğer antlaşmaların ilk 26 maddesi Milletler Cemiyeti’nin kurucu maddeleridir. Bu Lozan’da yoktur. Diğer antlaşmalarda mağlupların neler yapması gerektiğini bırakın gelecekte nasıl bir politika izleyecekleri bile yazılarak tek taraflı, eşit olmayan bir yaklaşım sergilenmiştir. Böylece I. Dünya Savaşı mağluplarıyla Türkiye, ayrı bir statüde değerlendirilmiştir. Yani mağlup Osmanlı Devleti değil, yeni Türkiye muhatap kabul edilmek zorunda kalınmıştır.
Lozan Barış Antlaşması’nın gizli maddelerinden dem vuranlar da giderek artıyor. 100 yılı geçmiş, 8 devletin imzaladığı bir belgede gizlilik ne kadar konuşulabilir sizin takdirlerinize bırakıyorum.
Bir de Lozan’ın bir asır sonra biteceğini ilan edenler vardı. Antlaşmanın 101. yılını yaşıyoruz. Bu cevap yeterlidir diye düşünüyorum.
Lozan ile ilgili çok şey yazılabilir. Ben sonucu Ulu önder Atatürk'ün sözleriyle bitirmek istedim; "Lozan Antlaşması, Türk Milleti aleyhine, asırlardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması’yla tamamlandığı zannedilmiş, büyük bir suikastın yıkılışını ifade eden bir belgedir…"