Maç kaç-kaç olursa faiz düşer?

TCMB’nin faizi mevcut seviye­sinden 3 puan düşürmek için Para Politikası Kurulu (PPK) top­lantısını beklemesi gerekmiyor. Likidite koşullarına yönelik açık piyasa işlem kompozisyonunu de­ğiştirerek bankalararası piyasa­daki faizleri mevcut %49 düzeyin­den %46’ya kadar indirebilir.

Bir süredir dile getirdiğimiz gi­bi, enflasyon görünümü faiz indi­rimine izin verse de, TCMB›nin faiz artırmasının ve faizleri uzun süre yüksek tutmasının ana se­bebi yurt içi ve yurt dışı yatırım­cıların dolarizasyon eğilimiydi. Son dönemde bu eğilimin TL›ye dönüşme yönünde olduğu gözlen­se de faizlerde herhangi bir hare­ket yapmadan önce bu alanda kat edilmesi gereken daha yol var gibi görünüyor.

Para piyasasında faiz nasıl belirleniyor?

TCMB’nin 1 hafta vadeli poli­tika faizi son PPK toplantısında %46 seviyesine çıkarılmış olsa da pratikte uygulanan faiz bunun üzerindedir. Bunun nedeni, bu ka­naldan çok sınırlı fonlama sağ­lanmasıdır. TCMB, 17 Nisan’daki PPK’dan sonraki ilk gün %46 fa­izle 100 milyar TL olarak açtığı 1 hafta vadeli repo ihalesini, ikinci gün 50 milyar TL’ye düşürmüş­tü. Sonraki günlerde ise 10 milyar TL’lik çok sınırlı fonlama sağlan­mıştır ve TCMB halen bu şekilde devam etmektedir.

Bu uygulamayla bir­likte, bankaların son dö­nemde yaklaşık 700 mil­yar TL’ye ulaşan toplam fonlama ihtiyacının yal­nızca 50 milyar TL’lik kısmı %46 faiz oranın­dan karşılanmaktadır. Geri kalan ihtiyaç ise, %49 faizli TCMB gecelik borç verme imkânı ara­cılığıyla karşılanmak­tadır. Bu nedenle bankalararası piyasada kısa vadeli faizler %49 civarında seyretmeye devam et­mektedir.

24 Nisan tarihli yazımda (Mer­kez Bankası neden sürpriz yaptı?) belirttiğim üzere, TCMB’nin fon­lamayı sınırlı tutmasındaki te­mel amacın, piyasayı döviz satışı­na yönlendirmek olduğunu düşü­nüyoruz. Piyasa TCMB’ye döviz sattığında karşılığında TL likidi­tesi elde edeceğinden, bankala­rarası piyasada kısa vadeli faizler %46 seviyesine gerileyebilir. Aksi takdirde, TL likiditesi sıkışık ka­lacağından faiz oranları %49 se­viyesinde kalmayı sürdürecektir. Bu mekanizmanın döviz piyasası açısından bir tür “otomatik sta­bilizatör” işlevi gördüğü anlaşıl­maktadır.

Maç kaç-kaç olursa faiz düşer? - Resim : 1

Döviz alışları tekrar başladı

Yine 24 Nisan tarihli yazım­da TCMB’nin döviz alış/satış tu­tarlarını nasıl tahmin ettiğimizi anlatmıştım. Bu yöntemle gün­lük bazda yaptığımız hesaplama­ya göre TCMB, 19 Mart-25 Nisan arasındaki dönemde 56 milyar dolar döviz satışı yaptıktan son­ra, 28 Nisan’dan itibaren işlem­lerin alım yönüne döndüğünü he­saplıyoruz. TCMB’nin 28 Nisan – 9 Mayıs arasındaki 8 iş günün­de toplam 4.7 milyar dolar döviz alımı yapmıştır. Burada alım tu­tarı kadar, kararlı bir şekilde her gün alım gözlemlemek de önemli bir trend değişikliğine işaret et­miştir.

TCMB Başkanı Fatih Ka­rahan, 6 Mayıs’taki Plan ve Bütçe Komisyonundaki konuşmasında döviz satışlarıyla ilgili şu ifadeleri kullanmıştı: “19 Mart’a kadar olan süreç ve ondan sonraki süreci za­ten net bir şekilde gösterdik ama sadece düşüşten bahsetmek de doğru olmaz. Bir futbol üzerinden analoji vermiş olalım: 5-2 biten bir maçta size ‘Maç nasıl geçti?’ denildiğinde ‘2 gol yedik.’ demez­siniz, ‘5 gol attık, 2 gol yedik ve net olarak 3 farkla kazandık.’ der­siniz.” Grafikte de görüldüğü gibi, TCMB’nin geçen yıl Mart sonun­dan bu yıl Şubat ortasına kadar yaklaşık 124 milyar dolar döviz alımı yaptığı, sonrasındaki satışın ise bunun yaklaşık beşte ikisi ka­dar olduğunu hesaplıyoruz.

Maç 5-1 olursa faiz %46’ya düşer

Peki mevcut likidite görünümü ile piyasa TCMB’ye ne kadar dö­viz satarsa faiz %46’ya düşer?

Mevcut durumda bankaların TL likidite açığı 700 milyar TL civarındadır. Bunun 50 milyar TL’lik kısmı %46 faizle 1 hafta­lık ihalelerle fonlanırken, kalan kısım %49 faizli gecelik imkan­la karşılanmaktadır. TCMB’nin 1 haftalık daha ucuz fonlama mik­tarını değiştirmeyeceğini varsa­yarsak, yüksek faizle fonlanan açığın kapanması ve biraz da faz­laya geçmesi için son dönemdeki 5 milyar dolarlık alımın üzerine TCMB’nin yaklaşık 20 milyar do­lar daha alım yapması gerekmek­tedir. Bu da 19 Mart tarihinden beri yapılan satışın yaklaşık yarı­sına denk gelmektedir.

Ancak TL likidite piyasasında­ki açık, sabit bir rakam değildir. Kısa vadede kamu maaş ödeme­si ile likidite koşulları bir miktar rahatlayacak olsa da sonrasında kurumlar vergisi çıkışı ile tekrar sıkılaşma olacaktır. Mayıs ayla­rında bütçede faiz dışı dengenin fazlada olması, kamu işlemlerinin likiditeyi sıkılaştırıcı yönde ol­masına yol açmaktadır. Buna kar­şın TCMB’nin de %46’dan yaptığı fonlama miktarını ayarlayarak, ne zaman faizlerin düşeceğini belir­leme gücü olduğunu unutmamak gerekir. Tüm bu belirsizliklere rağmen, TCMB’nin yaptığı döviz satışlarının yaklaşık yarısını geri almadan kısa vadeli faizleri %46 seviyesine gevşetmemesi makul görünmektedir. Bu durumda, Sa­yın Karahan’ın benzetmesiyle, %49 olan faizi düşürmek için TC­MB’nin 5-1’den daha kötü bir sko­ra razı olmadığı anlaşılmaktadır.

Ancak bu gerçekleştikten son­ra, faizler açısından göreli olarak daha olumlu bir görünüm sergile­diğini düşündüğümüz enflasyona bakabileceğiz. Ondan sonra da bu geldiğimiz seviyeden tekrar po­litika faizinde indirimlerin baş­lamasını konuşmaya başlayabili­riz. Bu durum yine ağırlıklı olarak döviz rezervlerindeki görünüme bağlı olmakla birlikte, Temmuz PPK toplantısından önce bu nok­taya gelme ihtimalini şu an için düşük görüyoruz.

Yazara Ait Diğer Yazılar