Ne yaptığın değil nasıl düşündüğün…

İş dünyasında çoğu strateji tar­tışması rakip analizi, bütçe pla­nı ya da hedef sayılarla başlar. Oy­sa Seth Godin’in son kitabı This Is Strategy, tam tersini öneriyor: “Strateji, yaptığınız iş değil nasıl düşündüğünüzdür.” Godin’e göre strateji, Excel tablosu değil zihin­sel bir tercihtir. Ve bu tercih, belir­sizlikle dans edebilme, riskle oyun kurabilme becerisiyle şekillenir.

Bu kitabın dikkat çekici tarafı, stratejiyi bir “vizyon belgesi” ol­maktan çıkarıp gündelik karar­ların toplamı haline getirmesi. Godin, “Stratejinin en temel tes­ti, zor bir durumda hangi reflek­si gösterdiğinizdir” diyor. Yani kriz anında ekibi küçültmek mi, inovasyona yatırım yapmak mı? Pazarlama bütçesini kısmak mı, yoksa müşteriye daha çok görün­mek mi? Cevaplar şirketin web si­tesinde değil, liderin zihnindedir.

Godin’in yaklaşımı, stratejiyi üst düzey yöneticilere ayrılmış bir soyutlama olmaktan çıkarıp her seviyeden karar alıcının elinin al­tına koyuyor. Ona göre iyi bir stra­teji plan değil, bir bakış açısıdır. Değişen koşullar karşısında esne­yebilen, tepki vermekle yetinme­yip yön tayin edebilen bir düşünce biçimidir. Bu da her yeni bilgiyle güncellenen, sabit değil dinamik bir zihinsel sistem gerektirir.

Üç stratejik soru

Godin kitabında, stratejik dü­şünceyi yeniden çerçeveleyen üç temel soru öneriyor:

1. Kimin için yapıyoruz?

2. Ne vaat ediyoruz?

3. Hangi fedakârlığı göze alıyo­ruz?

Bu sorular ilk bakışta basit gö­rünebilir. Ancak Godin’e göre asıl stratejik körlük, bu tür soru­lara yüzeysel cevaplar vermek­ten kaynaklanıyor. “Herkes için” diye başlayan cümleler, aslında kimseye dokunmayan vaatlere dönüşüyor. Oysa bir şirketin va­adi net değilse, stratejisi de yok­tur. Bugünün rekabet ortamında farklılaşmak için, önce neyi dı­şarda bırakacağınızı bilmeniz ge­rekir. Godin’in deyimiyle “Strate­ji her şeye evet demek değil, bazı şeylere cesurca hayır demektir.”

Cesur vazgeçişler

Kitapta en ilham verici kısım­lardan biri, ‘fedakârlık’ kavra­mı etrafında şekilleniyor. Godin, stratejinin yalnızca yapacakları­nı değil, özellikle yapmayacakla­rını belirlemek olduğunu söylü­yor. “Eğer bir seçim sizi rahatsız etmiyorsa, o bir strateji değildir” diyerek, konfor alanından çıkma­nın zorunluluğunu hatırlatıyor.

Bu yaklaşım Amazon’un Pri­me üyelik sisteminden Apple’ın ürün gamı tercihlerine kadar bir­çok örnekle açıklanıyor. Apple’ın belirli özellikleri ‘bilerek’ sun­maması ya da Amazon’un tesli­mat hızı için kârlılıktan feragat etmesi, Godin’in strateji tanımı­na birebir uyuyor. Çünkü gerçek strateji, bir değer için başka bir değerden vazgeçmeyi göze alır.

Şirket kültürü = Strateji

Godin’in en güçlü tespitlerin­den biri, stratejiyle kültür arasın­daki bağ. Ona göre şirketlerin “ne yaptığı” değil, “nasıl davrandığı” belirleyici hale geliyor. İş yapış biçimi, çalışanlara gösterilen gü­ven, hataya verilen tepki, tümü stratejinin bir parçası. Ve belki de en önemlisi, strateji yalnızca yö­netim katında yazılıp çizilen bir şey değil. Günlük davranışlarda, e-posta dilinde, müşteriyle kuru­lan ilişkide kendini gösteriyor.

Strateji artık sunum dosyası de­ğil, davranış standardı. Godin, li­derlerin kendi takımlarına şu so­ruyu sormalarını öneriyor: “Bu­nu bizden başka kim yapmazdı?” Eğer verdiğiniz hizmet, üretti­ğiniz ürün ya da müşteriyle kur­duğunuz ilişki sıradanlaşıyorsa, stratejiniz yalnızca kâğıt üzerinde kalıyor demektir.

Strateji bir imza gibidir

Seth Godin’in strateji tanımı, bizi büyük sunumlardan çok kü­çük kararlara götürüyor. Her gün tekrar eden tercihler, alışkan­lıklar, davranış biçimleri... Tüm bunlar bir şirketin karakterini, stratejik pusulasını oluşturuyor. Ve bu pusula, yalnızca geleceği değil, bugünü de belirliyor.

Stratejiyi yalnızca “ne yapa­cağımız” değil, “kim olacağımız” sorusuyla düşünmek, Godin’in önerdiği zihinsel dönüşümün te­melini oluşturuyor. Kitap boyun­ca tekrar ettiği bir cümle, bu dö­nüşümün özeti gibi:

“Strateji, atacağınız adımlardan çok, o adımları neden attığınızdır.”

Bu bağlamda Godin’in yakla­şımı, yalnızca stratejistler için değil, her ölçekten lider için uy­gulanabilir bir çerçeve sunuyor. Özellikle belirsizliğin yüksek, kaynakların sınırlı olduğu dö­nemlerde strateji bir lüks değil, zorunluluktur. Godin’e göre “li­derin gerçek testi, harita olma­dığında yön gösterebilme bece­risidir.” Bu da veri kadar sezgiye, sistem kadar cesarete ihtiyaç du­yar. Strateji artık bir sunum dos­yasında değil, yöneticinin ajan­dasında; her “hayır” kararında, her sadeleşme adımında kendini gösteriyor. Ve bu yüzden, strateji­yi belirleyen şey vizyon değil, tek­rar eden davranışlardır.

Yazara Ait Diğer Yazılar