Otoyollarda araç sınıfı kargaşası
Otoyol geçiş ücretleri hem mesafeye göre, hem de araç sınıfına göre alınmaktadır. Ülkemizde uygulanan sistemler plaka okuma ve araç tanıma suretiyle ve HGS‘den otomatik tahsilat şeklinde yürümektedir. Buraya kadar her şey gayet pratik ve normal işlemektedir.
Ancak bu otomatik okuma sistemlerince binek otomobillerin bir bölümünün bazen ikinci sınıf olarak okunması, motosikletlerin bazen yine birinci sınıf araç olarak okunması da sık rastlanılan durumlardan olmaktadır. Bunlar bizim tespit edebildiğimiz, muhtemelen benzer karışıklıklar başka araç sınıfları bakımından da söz konusu olabilir. Araç sınıfları neye göre belirleniyor diye bakıldığında, açıkçası çok net bir belirleme olmadığını, daha ziyade aks sayısı, aks mesafesi, aks yüksekliği ve birincil olarak da araç cinsi araç sınıfının belirlenmesinde etkili olmaktadır.
Binek otomobiller iki akslı olan araçlardandır. Araç sınıfının belirlenmesinde iki aks arasındaki mesafe uzunluğu da bir kriter olarak alınmaktadır. Tam olarak dayanağını bulamamış olmakla beraber ülkemizdeki uygulamaya göre iki aks arasındaki mesafe 3 metre 20 santimin üzerinde olan araçlar ikinci sınıf olarak değerlendirilebilmektedir. Ülkemizde bankalardan HGS alımı yapılırken binek otomobillerin genel olarak birinci sınıf araç olduğu değerlendirilmesi ve kabulü söz konusudur. Uluslararası uygulamada da otoyol geçiş ücretlerinde kriterler farklılık arz etmekteyse de, özellikle AB ülkelerinin çoğunda genel kabul binek otomobillerin birinci sınıf araç olarak değerlendirilmesi yönündedir.
Araç sınıfı, araç satışı sırasında netliğe kavuşturulmalı
Şayet ülkemiz uygulamasında binek otomobiller arasında otoyol ücretleri farklı uygulanacaksa o zaman araç satışı sırasında bu durumun da belirtilmesi ve hatta araç ruhsatına araç sınıfının net olarak kaydedilmesi kesin çözüm olacaktır. Mevcut otomatik okuma sistemleri farklı farklı teknik gelişmişlik düzeylerinden ve belki de farklı sensör algılamalarından dolayı bazen motosikletleri de birinci sınıf araç olarak algılayabilmektedir.
Esasen bu konuda pratik bir çözüm şu şekilde olabilir. HGS alımı araç cinsine göre yapıldığına göre, nasıl ki, bazen okumadan geçiş yapıldığı durumlarda da aracınızda HGS varsa geçiş anında cezalı durumda görülseniz bile daha sonra geçiş ücreti HGS’nden aracın durumuna göre düşülebilmekteve siz cezalı geçiş yapmış olmaktan kurtulmaktasınız. Buna benzer pratik bir çözüm aracın ruhsatına bağlı olarak HGS alındığına göre, birinci sınıf- ikinci sınıf araç veya motosiklet- birinci sınıf araç kargaşasının çözümü yine HGS üzerinden yapılabilir. Bunun için vatandaşların ilgili otoyol işletmesine müracaat ederek düzeltme talep etmeleri gibi bir uygulamaya da gerek kalmaz. Böylece sistem kendi içerisinde düzenli çalışacağından kişilerin kendi HGS ekstresinden durumu takip etmeleri suretiyle düzelmeyen bir durum olması halinde ancak ilgili otoyol işletmesine başvuru yoluna gidilir. Böylece hem gereksiz bürokrasi hem de zaman kayıpları ortadan kaldırılabilir.
Çözüm önerimiz
Özetle yapılması gereken, genel uygulama paralelinde ya HGS üzerinden çözüme kavuşturulmalıdır. Farklı uygulama yapılacaksa, yani binek otomobiller aks mesafesine göre de sınıflamaya tabi tutulacaksa bunun bir milat konulmak ve kamuoyuna ilan edilmek ve araç ruhsatlarına da bu bilginin yazılması suretiyle uygulama yapılabilecektir. Ancak bu durum da motosiklet birinci sınıf araç kargaşasını tam olarak gideremeyecektir. Bu nedenle kesin çözüm HGS sistemi üzerinden yapılabilir. Böylece, hem otoyollarımızdaki genel uygulamaya ve AB ekseriyetine daha uygun olan binek otomobillerin birinci sınıf olarak değerlendirilmesi ve araç ruhsatına göre HGS alındığı dikkate alınarak, bu tür sistemsel hatalı okumalarında HGS esas alınarak düzeltilmesi mümkün olacaktır. Sonuç olarak, kargaşanın giderilmesi anlamında HGS’nin esas alınmasının bir çözüm olarak değerlendirilebileceğini ilgililerin dikkatlerine sunmak isterim.