Rasyonel zemine dönmek öyle kolay mı?

Emrah LAFÇI
Emrah LAFÇI Ekonominin Doğası emrah.lafci@dunya.com

Yeni Hazine ve Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek görev teslim töreninde yaptığı konuşmasında “Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır!” dedi. Bu cümle zımni olarak mevcut politikalarımızın irrasyonellik barındırdığının kabulü. Peki nasıl dönülecek bu rasyonel zemine?

Ekonomi politikası uygulamak aslında çok karmaşık bir şeydir. Ekonominin belli alanlarını ihya edip belli alanlarını kötüleştirdiğiniz bir politikada; ihya edilen alanları ön plana çıkararak başarılı olduğunuzu iddia etmek gerçekten başarılı olduğunuzu göstermez. Belli piyasaların incelendiği bu yönteme kısmi denge analizi diyoruz.

Hâlbuki değerlendirme bütün üzerinden yapılmalı, yani genel denge analizi yapmamız gerekiyor. Önümüzdeki dönemde geçmişin analizini yaparız, ama şimdi kısa vadede bizi nelerin beklediğine bakalım. Mehmet Şimşek’in bakanlık yaptığı dönemi ve daha önceki beyanatlarını dikkate aldığımızda önümüzdeki dönemde hangi adımların atılabileceğiyle ilgili bir çıkarım yapabiliriz.

Burada Şimşek’in iki hassasiyeti gözümüze çarpıyor; biri bütçe disiplini diğeri de yapısal reformlar. Yapısal reformların da en önemlilerinden biri Türkiye’de düşük olan tasarruf oranının artırılması için atılacak adımlar.

Örneğin Şimşek’in bakanlığı döneminde (2016-2017) çok önem verdiği konulardan biri olan “Otomatik Bireysel Emeklilik” sistemi bu reformlardan biri. Tasarruf konusunun arkasında da Türkiye’nin kronik sorunu cari açık ve buna karşılık son dönemde eriyen rezervlerimiz var. Nasıl olduğuna bakalım.

Ne kadar tasarruf o kadar yatırım!

Milli gelir muhasebesi üzerinden gittiğimizde tanım gereği tasarruf açığıyla, cari açığın beraber hareket ettiğini görüyoruz. ‘Az tasarruf ettiğimiz için mi cari açık veriyoruz, cari açığa mahkûm bir ekonomi modelimiz olduğu için mi tasarruf açığı veriyoruz?’ sorusu hem çok önemli, hem de tartışmaya açık bir soru.

Fakat bu sorunun cevabının Mehmet Şimşek’in kafasında ne olduğunu ve hangisinin en kısa sürede düzeltilebilecek alanlardan olduğunu önceki açıklamalardan çıkarmak mümkün. Burada cevap; tasarruf açığının azaltılması istikrar açısından birinci öncelik olacaktır. Harcama yöntemiyle GSYH hesabında özel sektör, hane halkı, devlet ve yabancıların net harcamaları dikkate alınır ve karşımıza şöyle bir denklem çıkar.

Y = C+I+G+X-N (Y:GSYH, C: Özel Tüketim, I: Özel Yatırım, G: Kamu Harcamaları, X:İhracat, N:İthalat) Ülkede ne kadar üretim varsa, o kadar harcama olduğu ve o kadar da gelir olduğu varsayımı üzerinden gidiyoruz.

Toplam gelirin de iki şekilde kullanılması mümkün; ya tüketeceksiniz ya da tasarruf edeceksiniz. Tabii bir de bunlara ek vergilerin dikkate alınması gerekiyor. Sonuçta denklemimiz şu şekilde oluşuyor.

Y = C+S+T (Y:GSYH, C: Özel Tüketim, S: Tasarruf, T: Vergi) Ürettiğimiz iki denklemin de sağ taraflarını eşitlediğimizde karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor.

C+I+G+X-N = C+S+T

X-N = (S-I) + (T-G)

X-N kısmı ihracattan ithalatın düşülmesi olduğu için dış ticaret açığımız, S-I kısmı tasarruflardan yatırımların düşülmesi olduğu için özel tasarruf açığı, T-G ise vergilerden kamu harcamalarının düşülmesi olduğu için bütçe açığıdır.

Döviz, kronik problemimiz

Türkiye’nin acil öncelikli sorunu döviz açığıdır. Yurt dışından gelecek sıcak para vs. kenara bırakırsak, bu açığın varlığı dış ticaret açığımızın da acilen azaltılması gerektiğini beraberinde getiriyor. İşte bu sebeple denklemin sağ tarafındaki değişkenlere ilişkin de önlemler almak gerekiyor.

Tasarrufları etkileyen birçok unsur var. Bunlardan bir tanesi de faiz oranları. Faizler ne kadar düşükse o kadar az tasarruf yapılıyor. Demek ki hemen alınacak önlemlerden biri faiz artırmak olabilir. Kamu gelirlerini artırmanın kısa yolu vergileri artırmak, demek ki vergilerde bir artış bekleyeceğiz.

Kamu harcamalarını kısmak diğer bir önlem olacak. Onun için “Kanal İstanbul” falan gibi projeleri bir süre unutun. Bir süre yatırımlarda da frene basmak gerekebilecek. Bunlar ilk akla gelenler. Her kalemde bu önlemler ne dereceye kadar alınabilir, bu önlemleri almak için hangi aksiyonlar gerekiyor gibi soruların cevaplarını da önümüzdeki yazılarda verelim. Gördüğünüz gibi rasyonel politikalara dönmek acılı bir iş. Aksi de zaten mümkün değil. Hem şoför mahalli, hem cam kenarı hem de 1 lira olmuyor maalesef!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar