Regülasyona ince ayar Yatırımcıya da yarayacak

Jülide YİĞİTTÜRK GÜRDAMAR
Jülide YİĞİTTÜRK GÜRDAMAR EKONOMİ GÜNLÜĞÜ julide.yigitturk@dunya.com

Türk bankacılık sektörü kar etmeye devam ediyor. Ama sektörün ‘karlılık’ sorunu giderek büyüyor. Bugün sektörün 6 aylık kar rakamları bazı bankalarda analist beklentilerinin üzerine çıksa da öz kaynak karlılığında gelinen durum bankacıları zorluyor. Artık her geçen gün ‘karlılık’ sorunun aşılması için bazı regülasyonlarda geri adım atılmasını ‘acil’ olarak talep eden bankacı sayısı artıyor. İşin yatırımcı tarafına bakıldığında ise Borsa İstanbul’un lokomotif sektörü bankacılık sektörünün analistleri de regülasyonların yarattığı baskıya işaret ederek  önümüzdeki döneme ilişkin kar ve karlılık tahminlerinde revizyonların geldiğini ve gelmeye devam edeceğini söylediler. 

Bankacılık analistleri her geçen dönem banka karlılıklarında düşüş olduğunu ve ikinci yarı yıl için yüzde 10 olan artış beklentilerinin yüzde 5-6 aralığına çekilmeye başlandığını söylediler. Analistler kar artış hızlarındaki düşüşü regülasyonların banka bilançolarına, bankaların gelirlerine olan negatif etkisini gösteriyor. Analistler, sektörün karlılık performansındaki bozulmada regülasyonların etkisinin yüksek olduğunu belirterek, sadece kredi kartları için ayrılan ilave genel karşılıklar ile ücret ve komisyon iadelerinin öz sermaye karlılığı üzerinde 2 puana yakın baskı oluşturduğunu belirtti. 

Analistler, “Yatırımcılar, bankalar üzerindeki regülasyon baskısının önümüzdeki dönemde ne şekilde gelişeceğini merak ediyor” diyerek “Banka yöneticileri regülasyon olarak sektörün zirveyi gördüğünü ve büyümeye ilişkin tehditlerin var olduğu ortamda katı regülasyonlardan geri adımlar atılabileceğini düşünüyorlar” yorumunu yaparken banka yöneticilerinin ağırlıklı olarak regülasyonlarda acil düzenlenmesini bekledikleri konuları da 3 başlık altında topladığını söylediler. 

Bankacıların, Borsa’daki özellikle yabancı yatırımcılarına verdikleri brifinglerde birinci olarak krediler için ayrılan genel karşılıklarda düzenleme bekledikleri, ikincisi tüketici kredilerinin toplam kredilerdeki payı %25’i geçen bankalarda teminatsız tüketici kredileri (kredi kartları dahil) için %4 oranı düşürülebilir ve/veya sermaye yeterlilik oranları hesaplanırken kullanılan risk ağırlıkları düşürülebileceği beklentisinde olduklarını anlatan analistler, son olarak da ücret ve komisyon iadeleri konusunda bir düzenleme beklendiğini anlattılar. Ücret ve komisyon iadelerinde 2 milyar TL iade beklenirken artık bankanın hiç müşterisi olamayan vatandaşın bile bankadan komisyon iadesi talep etmesi ve bu iş için muazzam bir aracılık faaliyetlerinin yürütülmesi endişe yaratıyor. Bankaların ücret ve komisyon iadeleri ile birlikte bu aracıların masraflarını ve mahkeme giderlerini de yüklenmesi sektörün gelirleri üzerinde baskı yaratıyor. Sektörde, müşteriyi mağdur etmeyecek ama banka üzerindeki gereksiz aracı yüklerini de kaldıracak bir düzenleme beklentisi var. Ancak bu yolda atılmış somut bir adım olmaması ve regülatöründe bu konuda bir açıklama yapmaması Borsa’daki yatırımcılar nezdinde tereddüt oluşturuyor. 

25 milyar TL ek yük
Bankacılık sektörünün karlılığı aşağı yönlü trendini devam ettiriyor. 2015 yılı Haziran ayı itibariyle sektörün ortalama öz kaynak karlığı yüzde 11,3 seviyesine kadar geriledi.  Devlet iç borçlanma senetlerinin getirisi ile bankacılık sektörü karlılığı arasındaki fark da giderek daraldı. Haziran ayı itibariyle sektörün ortalama öz kaynak karlılığı ile 2 yıl vadeli devlet tahvili arasındaki fark 2,4 puan seviyesinde gerçekleşti. Öz kaynak karlılığı 2010 yılında yüzde 17.9, tahvil getirisi ise yüzde 8.5’ti. Türk bankacılık sektöründe mevcut uygulamaya göre 100 TL kredi vermek için en az 12 TL öz kaynak gerekiyor. Türk bankalarının da yasal öz kaynak büyüklüğü TL bazında 256 milyar TL, dolar bazında ise 118 milyar dolar düzeyinde seyrediyor.

Son dönemde yapılan makro ihtiyati düzenlemeler aracılık maliyetlerini arttırırken, sermaye getirisinin düşmesine ve karın özkaynak büyümesine katkısını sınırlandırdı. Son beş yılda gelen yüklerin parasal değeri yaklaşık 25 milyar TL ile sektörün bir yıllık net karına eşit konuma yükseldi. Bunun yanında, kurumlar vergisi ile birlikte gelen yüklerin vergi öncesi kara oranı yıllık bazda yüzde 40 seviyesinde. Diğer bir deyişle düzenlemeler bankaların 200 milyar TL daha az kredi vermesi demek oluyor. 

Bankacılık sektörünün karındaki düşüş bankaların piyasa değerlerinde de kendini gösteriyor.  Finansal kurumların piyasa değeri 2010 yılında 113 milyar dolar iken bu yılın ilk çeyreği sonunda 59 milyar dolara geriledi. Finansal kurumların piyasa değerinin Borsa İstanbul’daki şirketlerin toplam piyasa değerine oranı yüzde 37’den yüzde 26’ya geriledi. Finansal kurumların piyasa değerinin defter değerine oranı yaklaşık 2’den 1’e düşerken Borsa İstanbul’daki şirketlerin çarpanı 1,9 kat oldu.
 
Bankacılık sektörünün düzenleme talepleri
- KOBİ kredileri lehine daha düşük risk ağırlığı uygulanması için borç tutarı yükseltilmeli
- KOBİ’lerden olan alacaklar için hesaplanan nihai risk ağırlıkları daha düşük olmalı
- Ticari kredi kartları yüksek riskli alacaklar kategorisinden çıkarılmalı
- İhracat ve döviz kazandırıcı krediler lehine risk ağırlıkları daha düşük olmalı
- Sigortalanmış ticari alacaklar risk azaltımında kullanılmalı
- MB nezdinde tutulan hem TL hem de yabancı para cinsinden zorunlu karşılıklar için kaynak maliyetine yakın düzeyde faiz ödenmeli.
- Finansal faaliyet harçları yeni açılacak şubeler için bir defaya mahsus olmak üzere ödenmeli.
- Proje ve yatırım kredileri için daha düşük risk ağırlığı uygulanmalı
- Konut ipotekli kredilerinin risk ağırlığı yüzde 35 olmalı
- Büyük ölçekli kamu ihalelerinin finansmanında kullanılmak üzere oluşturulan sendikasyon kredilerinin teminatı olarak Hazine tarafından üstlenilen borç üstlenim anlaşmaları risk azaltım kapsamında teminat olarak kullanılabilmeli 
-  Bireysel krediler ve kredi kartı risk ağırlıkları düşürülmeli 
-  İlave genel karşılık uygulaması kaldırılmalı
-  Proje ve yatırım kredilerinin genel karşılık oranları düşürülmeli
-  Genel karşılıklar kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider sayılmalı
-  Geçici likidite sıkıntısı nedeniyle, ödemelerinde sorun olan kredilerin yeniden yapılandırılma koşulları yumuşatılmalı
-  Finansal faaliyet harçları yeni açılacak şubeler için bir defaya mahsus olmak üzere ödenmeli
-  Tüketici kredilerinde taksit sayısı artırılmalı, kredi kartlarında minimum ödeme oranı yeniden değerlendirilmeli

6 ayda 13,7 milyar kar
Düzenlemeler nedeniyle gelir baskısı içinde olan bankacılık sektörü, 6 aylık bilançolarını açıklamaya başladı. Açıklanan bilançolara bakıldığında sektördeki baskıya rağmen Türk bankacılık sektöründeki karlılığın azalsa da devam ettiği gözüküyor. Fakat geçtiğimiz yıl başlangıcında yüzde 16-17 olan kar beklentilerinin her dönem azaldığı dikkat çekiyor. BDDK verilerine göre geçtiğimiz yılın ilk 6 ayında 12 milyar 390 milyon lira olan sektörün karı, bu yılın aynı döneminde yüzde 11 yükselerek 13 milyar 755 milyon liraya çıktı. İlk çeyrekte sektörün net kar büyümesi ise yüzde 15 seviyesindeydi. Yani Türk bankacılık sektörünün kar büyümesi güç kaybetmiş görünüyor. Analistlere göre, geçen yılın ilk yarısı MB’nin faiz artırımı nedeniyle baskı altındaydı ve bu yılla karşılaştırırken düşük baz etkisi ilk yarıda etkili oluyor. Ancak ikinci yarıyılda baz etkisinin de azalması ile net kar büyümesi daha da düşecek. 

İkinci yarıda telafi mümkün değil
Bu yıla başlarken bankacılık sektöründe karlılıkları için iyimser beklentiler hakimdi. Merkez Bankası’nın para politikası uygulamalarında gevşeme yönünde adımlar atması ve bu doğrultuda bankaların TL cinsi fonlama koşullarında gerçekleşmesi beklenen iyileşmenin banka net faiz marjlarına olumlu yansımaları sayesinde sektörün net karında yüzde 10 ve üzeri bir yıllık büyüme beklentisi konuşuluyordu. İş Yatırım Bankacılık Analisti Kutluğ Doğanay, gelinen noktada Merkez Bankası’nın kurlar ve enflasyondaki öngörülemeyen hareketler nedeniyle parasal koşullarda gevşemenin aksine sıkılaştırıcı tedbirlerini artırdığına dikkat çekerek, bunun da bankaların net faiz marjlarında beklenen iyileşmenin bir türlü gerçekleşmemesini beraberinde getirdiğine değindi. Doğanay, “Yılın ilk yarısında elde edilen karları geçen yılla kıyasladığımızda henüz hedeflenen net kar büyümesinden uzak olduğumuz görünüyor. Yılın ikinci yarısında bu açığı telafi edecek olumlu bir gelişmeden bahsetmek de şu an için mümkün değil. Bu nedenle yılın ilk aylarında görülen iyimser beklentilerin yerini aşağı yönlü revizyonlara bıraktığını görüyoruz. Biz de yılın başında yüzde 12 olarak beklediğimiz net kar tahminimizi yüzde 5-6’lara çekebiliriz” diye konuştu. 

İkinci yarı kredi artış hızı yavaşlayacak
AK Yatırım Bankacılık Analisti Hakan Aygün, temettü gelirlerinin etkisi hariç tutulduğunda sektörün ilk ve ikinci çeyrek kârlarının birbirine çok yakın olduğunu belirtti. Dolar kurunun bankacılık sektörüne etkisinin kârlılık açısından dolaylı yoldan ve daha uzun vadede olacağını kaydeden Aygün, “Kurun aktif kalitesini bozarak bankacılık sisteminin kârlılığına vereceği olası zararın, sınırlı olduğunu düşünüyorum” dedi. Kredi artış tahminini sene başından beri kur etkisinden arındırılmış olarak yüzde 14 -15 aralığında tuttuklarını ifade eden Aygün, sektördeki beklentilerine yönelik şunları söyledi: “Kurdaki değişime ve tahminlerimize bağlı olarak nominal artış beklentimiz elbette ki değişti. Şu anda %20,5 seviyelerinde görünüyor. Sene başında nominal kredi artış beklentimiz %17 düzeyindeydi. Yılın ikinci yarısında da faiz marjı üzerindeki baskının sürmesini bekliyoruz. Kredi artış hızında da özellikle üçüncü çeyrekte hissedilir bir yavaşlamanın olması bizce hayli kuvvetli bir ihtimal. Son çeyrekte bir toparlanma olası görünmekle birlikte genelde ikinci çeyrek büyüme hızına uzunca bir süre ulaşılmayacağını tahmin ediyoruz. Dolayısıyla ikinci yarı kredi artışı açısından daha zayıf olacak gibi görünüyor. Sektörün aktif kalitesinde ise sert bir bozulma beklemiyoruz. Ancak takibe dönüşümler devam edecektir. Provizyon giderlerinin de ilk altı aydaki seviyelerde kalmasını bekliyoruz. Tüm bu çerçeve içerisinde bankaların 2015 yılı kârlarında en fazla yüzde 5 – 6 gibi bir artışın söz konusu olabileceğini hesaplıyoruz. Bu artış da büyük ölçüde bilanço hacminin genişlemesinden kaynaklanacaktır.”

finans-gunlugu-tablo.jpg

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar