Sabırla büyüyen değer: Yatırım yaparken doğal döngüyü hatırlayın

Yatırım, doğadaki bir ağa­cın büyümesi gibidir; kökleri sabır, dalları çeşitlilik, meyvesi ise zamandır.

Ben hep doğal süreçlere ina­nırım. Çünkü doğa, bize haya­tın en yalın derslerini verir. Or­manda koşarken ağaçların ara­sında gördüğüm manzaralar bana sık sık bu döngüyü hatır­latır. Özellikle de sonbaharda…

Sonbahar hüzünlüdür ama aynı zamanda umutla doludur. Yere düşen tohumların sessiz bekleyişi aslında yeni bir baş­langıcın işaretidir. Çoğu tohum bir sonraki mevsimde kök sa­lar, filizlenir, küçük bir fidan olur. Zamanla toprağın derin­liklerine iner, gövdesi güçlenir, dalları göğe uzanır ve sonunda koca bir ormana dönüşür. İşte bu, yaşamın en saf umududur.

Ama insan eliyle seralarda yetiştirilen ağaçlar farklıdır. Onlar da ağaçtır elbette, fakat narin ve kırılgandır. Çeşitlili­ğe uyum sağlayamazlar, çün­kü doğanın sert gerçekleriy­le yüzleşmemişlerdir. İnsan desteği kesildiğinde ya gelişe­mezler ya da yavaşça kururlar. Çünkü gerçek güç, derine kök salmaktan gelir.

Yatırım yapmak da böyledir. Kalıcı ve sağlıklı bir bi­rikim; zaman, sa­bır, bilgi ve risk yönetimiyle olu­şur. “Haydan ge­len huya gider” sö­zü, aslında bunun en yalın ifadesidir. Derin köklere sa­hip bir yatırım felsefesi, tıpkı fırtınada dallarını kaybetse de sonunda daha da güçlenen bir ağaç gibidir.

En büyük yanılsamalardan biri

Enflasyonun yarattığı en bü­yük yanılsamalardan biri, kısa sürede zenginleşme hevesidir. Kulaktan dolma söylentilerle, anlık fiyat hareketlerinin pe­şine takılan yatırımcı, serada ağaç yetiştirenler gibidir: yatı­rım diye düşündüğü şeyin dışa­rıdaki rüzgâra ve fırtınaya kar­şı savunmasız olduğunun far­kında bile değildir.

Tam da bu noktada yatırım fonları devreye girer. Fonlar, küçük birikimleri kolektif bir yapı içinde toplayarak riski dağıtır, profesyonel yönetimle yatırımcısına uzun vadede is­tikrarlı kazanç sağlamayı he­defler. Fonun kim tarafından yönetildiği, yöneticinin bilgisi ve tecrübesi kritik önem taşır. Çünkü fonların amacı akıl dışı servet yaratmak değil, sürdü­rülebilir ve istikrarlı büyüme sağlamaktır.

Özellikle “serbest fonlar” bu tartışmada ayrı bir yere sahip­tir. Türkiye’de yalnızca nitelik­li yatırımcılara açıktır. SPK’ya göre, finansal varlıkları 1 mil­yon TL’nin üzerinde olan yatı­rımcı bu kapsama girer. Ancak bu tutarın 2014’ten beri gün­cellenmediğini, bugünkü değe­riyle aslında 13 milyon TL’nin üzerinde bir eşik olması gerek­tiğini de hatırlatmak gerekir.

Serbest fonların farkı, yatı­rım stratejilerinde esnek olma­larıdır. Hisse senedinden tah­vile, türev ürünlerden dövize, emtiadan özel sektör borçlan­ma araçlarına kadar geniş bir yelpazeyi kullanabilirler. Amaç endeksi yenmek değil, farklı pi­yasa koşullarında yatırımcıya pozitif getiri sağlamaktır.

Serbest fonlar ve hormonlu ağaçlar

Son dönemlerde bazı serbest fonların getirileri adeta “hor­monlu ağaç” gibiydi; kısa sü­rede mucizevi sonuçlar. Ancak burada gözden kaçırılmaması gereken kritik sorular vardır:

* Bu getiri hangi dönemde sağlandı?

* O sırada yatırımcı fona erişebiliyor muydu?

* Kaç enstrümanla bu sonuç elde edildi?

* Fonun içindeki varlık ve bu varlığın temel göstergeleri sağlıklımıydı?

Unutulmamalıdır ki geçmiş kazançlar geleceğin garantisi değildir. Fon yöneticisinin bil­gi, beceri ve tecrübesi sürdürü­lebilir getiri için belirleyicidir. Bu yüzden uzun vadeli perfor­mans ve getirilerdeki oynaklık mutlaka sorgulanmalıdır.

Daha önceki yazılarımdan birinde bahsettiğim bağımsız yatırım danışmanlığı kurum­larının önemi de burada orta­ya çıkar. Bilinçli yatırımcı, fon yöneticisinin uzun vadeli istik­rarına, risk yönetimine ve ge­tiri dengesine bakar. “Risk, ne yaptığınızı bilmediğinizde or­taya çıkar” diyen Warren Buf­fett’in sözünü hatırlamak ye­rinde olur.

Sonuç olarak, yatırım da tıp­kı doğa gibi bir döngüdür. Kısa vadeli zenginleşme hayallerini bir kenara bırakıp, kökleri de­rinlere salınmış, güçlü bir ser­vet birikimi inşa etmek gere­kir. Bunun yolu da çeşitlilikten geçer. Yatırım portföyünüz bir orman gibi olmalı: biraz hisse, biraz uzun vadeli tahvil, biraz kısa vadeli enstrüman, biraz gayrimenkul fonu, biraz giri­şim sermayesi… Her biri yaşı­nıza, risk iştahınıza göre den­gelenmeli.

Doğa bize sabrı, çeşitliliği ve kök salmanın önemini açıkça ortaya koyar. Yatırım da bun­dan farklı değildir: Sabırla, bil­giyle ve sağlam temellerle bü­yüyen servet, fırtınalara karşı dimdik ayakta kalır.

Yazara Ait Diğer Yazılar