Sanayi ve hizmet istatistiklerioperasyonel kaldıraç

Emrah LAFÇI
Emrah LAFÇI Ekonominin Doğası emrah.lafci@dunya.com

Türkiye’de ekonomiye ilişkin tartışmalar genel olarak kur-faiz-enflasyon üzerinden döner. Bunun haklı haksız birçok sebebi var ama günün sonunda üretim, bölüşüm, katma değer meselelerine gereken ilginin gösterilmemesinin de uzun vadeli olumsuz sonuçları oluyor haliyle.

Mesela geçen hafta TÜİK, 2022 yılına ilişkin “Yıllık Sanayi ve Hizmet” istatistiklerini yayımladı. Geleneksel ve sosyal medyada bu konu o kadar yer almadı ki, yazıyı yazarken hiç bahseden olmuş mu acaba diyerek geriye doğru taramak zorunda kaldım.

Halbuki borsadaki yatırımcı sayısının 6 milyona yaklaşması haberini hiç görmediysem on farklı kaynakta gördüm. Peki bu “Yıllık Sanayi ve Hizmet” istatistiklerinde verilen bilgiler hangi şirketlere ait. Borsada hisseleri işlem gören ve görmeyen şirketlerimize ait. Ama ne gam; destekten dönene, düşeni kırana, golden cross yapana bakmak varken, kim uğraşacak sektörle, şirketle.

Biraz sayılar

 2022 GSYH rakamlarına baktığımızda Türkiye’nin toplam GSYH’sı yaklaşık 15 trilyon TL. Vergiler, sübvansiyonlaru düştüğümüzde sektörlerin üretim toplamı 13.4 trilyon TL. Bunun 4 trilyon TL’si sanayi, 0.7 trilyon TL’si inşaat, 1 trilyon TL’si tarım, kalan kısmı da hizmetler. Bu hizmetler kısmı biraz karışık. İçinde birçok alt sektörü barındırıyor doğal olarak.

En büyük paylardan biri “Kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri”ne ait, yaklaşık 1.4 trilyon TL. Uzun lafın kısası toplam üretim içinde tarımın payı %7.2, inşaatın payı %5.4, sanayinin payı %30.2, hizmetlerin payı da %57.2. Sanayinin içinde de %81.5’luk pay imalat sanayiine ait. Buna mukabil aynı dönem içinde istihdamın sektörel dağılımı nasıl diye baktığımızda tarımın payının %15.7, inşaatın payının %6, sanayinin payının %21.7 ve hizmetlerin payının %56.6 olduğunu görüyoruz. İnşaat ve hizmetler sektörlerinde üretim payıyla istihdam payı neredeyse paralelken, tarım ve sanayi sektörlerinde sapmalar.

Bu da doğası gereği sanayide üretkenliğin tarıma göre daha yüksek olduğunu gösteriyor. Doğal sonuç, çünkü sermaye yoğun sektörlerde emeğin verimliliği, emek yoğun sektörlere göre daha yüksektir. Bu noktada gelişen ülkelerin yıllar içindeki değişimlerine baktığımızda tarımın payının düşerken hizmetlerin payının arttığını, bunun da doğal bir sonuç olduğunu not edelim.

Sanayi hizmet istatistikleri

 Gelelim yazının başında bahsettiğim “Yıllık Sanayi ve Hizmet” istatistiklerine. Burada çalışma 4 sektör üzerinden yapılıyor; sanayi, hizmetler, inşaat ve ticaret. Yukarıdaki sınıflandırmadan farklı olarak tarımın dışarıda bırakıldığını ve ticaretin hizmetlerin içinde değil ayrı gösterildiğini belirtelim. Bu sektörlere ait Türkiye’deki ciro kırılımına baktığımızda; ticaret %43, sanayi %37.1, hizmet %15 ve inşaat %4.9 paya sahip.

TÜİK verisinde personel maliyetinin bu sektörler içinde nasıl dağıldığı bilgisi de var. Böylece sektörel ayrımda toplam personel maliyetinin ciroya oranının ne olduğunu görebilmemiz mümkün. Bu neden önemli? Yukarıda üretim-istihdam üzerinden yaptığımız kıyaslamayı şimdi personel maliyeti-ciro üzerinden yapabilmemiz mümkün. Personel maliyeti/ciro oranına baktığımızda toplamda bu oranın %5.19 olduğunu görüyoruz. Alt kırılımda durum şöyle; inşaatta %7,24, ticarette %2.3, sanayide %5.3, hizmetlerde %12.6.

Operasyonel kaldıraç

 Burada önemli bir kavramdan bahsedeyim, operasyonel kaldıraç. Ciroda gerçekleşen bir artışın, faiz ve vergi öncesi karda ne kadarlık bir artış yaratacağını ölçen bir kavram. Türkçesi biz bu satışları yapıyoruz ama kara yansıtabiliyor muyuz? Yoksa değirmen boşa mı dönüyor? Değirmen ne zaman boşa döner peki? Satışlarım arttıkça, maliyetlerim de aynı oranda artıyorsa kaldıracımız düşük demektir.

Yani bu satışa bağlı olarak değişen “değişken maliyetlerimizin” yüksek olduğunu gösterir. Halbuki kaldıracı yüksek sektörlerde yatırım maliyetleri ve sabit işgücü maliyetleri yüksek olmasına ragmen, bu maliyetler sabit olduğu için ve satışlara bağlı olarak sürekli artış göstermediği için satışlardaki artışın kara olan etkisi, düşük kaldıraçlı sektörlere göre daha yoğundur.

Diğer taraftan operasyonel kaldıracın yüksek olması işler iyiyken, satışlar artarken olumlu yansırken tersi durumda sevimsiz sonuçlar yaratır. Yer kısıtımız nedeniyle alt sektör ayrımına giremiyorum ama desteklenecek ya da yatırım yapılacak sektörlere yukarıdaki veriler ve kavramlarla konjonktür de dikkate alınarak yaklaşmak gerekir. Tek ölçüyle herkese her zaman aynı elbise dikilmez.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar