‘Sermayede trend; cash değil kredi’

Jülide YİĞİTTÜRK GÜRDAMAR
Jülide YİĞİTTÜRK GÜRDAMAR EKONOMİ GÜNLÜĞÜ julide.yigitturk@dunya.com

Albaraka Türk Genel Müdürü Fahrettin Yahşi, Türkiye’de islami finansman modellerine ve faizsiz bankacılığa hiç olmadığı kadar ilginin arttığını düşünüyor. Hem büyüme hem de sektörde rakebet etmek için atağa geçen mevcut katılım bankaları da özellikle sermayelerini güçlendiriyorlar. Fahrettin Yahşi, dünya bankacılığında sermaye ihtiyaçlarının artık sermaye benzeri kredi ile çözüldüğünü ifade ediyor. 

Nitekim, finansmanda islami ürünlerin kullanılması bugünlerde yapılan konferansların ana konusu olurken, İstanbul Finans Merkezi’nin önemli bir parçası olan faizsiz bankacılık da hükümetin büyümesini istediği bir alan. Bu anlamda 2023 hedeflerinde katılım bankalarının toplam bankacılıktan aldığı pay ile ilgili iddialı hedefler  bulunuyor. Şuanda yüzde 5 olan pazar payının yüzde 15’lere çıkartılması öngörülüyor. Bu büyümede kilit rol oynamak isteyen hükümet de kolları sıvadı ve ilk olarak Ziraat Katılım’ı kurdu. Hal böyle iken katılım bankacılığında rekabetin kızışacağı aşikar. Burada gündemdeki en önemli konu; yeni gelen bankalar mevcut pastadan mı pay alacak? Yoksa yeni müşteri mi çekecek? Bu sorular akıllarda bir kenarda dururken, mevcut katılım bankalarının işi de pek kolay görünmüyor. Rekabet ciddi oranda artacak gibi duruyor. Hem bankanın hedefleri hem de sektördeki rekabeti konuştuğumuz Albaraka Türk’ün Genel Müdürü Fahrettin Yahşi, kamunun katılım bankası kurmasıyla ilgili olarak  “Yeni oyuncuların piyasaya girmesi burayı güçlendirir. Türkiye’de yaklaşık 35 ticari banka var. Onlar nasıl rekabet ediyorsa biz de ederiz” diyor. Yahşi, kamu katılım bankası olmanın iki avantajı olduğundan söz ederek; bunları kriz dönemlerinde vatandaşın güçlü banka/zayıf banka diye ayırıma gitme olasılığı ve kamu fonlarının bu bankalara yatırım yapması olarak sıralıyor. Bu arada Yahşi, aslında sektöre yeni gelen katılım bankasının dezavantajlı olduğunu düşünüyor. Çünkü sektörde yıllarca faaliyet gösteren bankalarla rekabet edecek. Peki mevcut katılım bankaları rekabet ederken nasıl büyüyecek? “Büyümenin ana motoru sermayedir” diyen Yahşi, dünya bankacılığında sermaye ihtiyaçlarının artık sermaye benzeri kredi ile çözüldüğünü ifade ediyor. Yahşi, “Finansman modellerinde halka açılma da bir yöntemdir. Rüçhan hakkı kısıtlaması yoluyla halka açılarak elde edilen kaynak sermayeye ilave edilebilir. Ayrıca patronların nakit para koyması da söz konusu olabilir. Fakat bu yöntem artık şirketlerin büyümelerini finanse edecek boyutta olamıyor. Basell prensipleri de sürekli mevzuat değişikliği getirdiğinden ilave sermaye ihtiyaçları doğuruyor. Bu da doğal olarak yeni sermaye enjeksiyonlarını gündeme getiriyor. Tüm dünyada sadece ortakların koydukları paralarla büyümek mümkün olmaktan çıkar hale geldi. Dünyada finansal kuruluşlar artık sermaye ihtiyaçlarını sermaye benzeri kredi yöntemi ile çözme ve aşma yolunu tercih ediyorlar” diye konuştu. 

Kaynak yapısı değişti

Fahrettin Yahşi, “Bizim de sermaye yeterlilik rasyomuz sınıra dayanmıştı. Bu sorunu çözmek için uluslararası piyasalardan 250 milyon dolar sukuk benzeri sermaye benzeri kredi aldık. Rasyomuz yüzde 15’lerin üzerinde önümüzdeki yıl elimizi rahatlatacak seviyeye çıktı” ifadesini kullandı. Yahşi, sektörde kaynak yapısının 10 yıl öncesine oranla çok değiştiğini ve artık sektörün sadece yurtiçi tasarruflara dayalı büyümediğini ve konvansiyonel sistemin üzerinde büyümesini de ancak dış kaynaklarla destekleyerek gerçekleştirebileceğini ifade ederek, “Katılım bankacılığı uluslararası boyuta çıkmış durumda. Kullandırılan fonlar yerel olsa da fon sağlama artık çok çeşitlenmiştir” dedi. 

Aktifte yüzde 20 büyüme hedefi

Albaraka’nın 2015 yılı aktif büyüklüğü eylül itibariyle 29 milyar 213 milyon TL. 3. çeyrekte finansal kiralama dahil toplam kredilerde yüzde 19-20 büyüyen bankanın, aynı dönemde toplanın fonları 20 milyar 438 milyon TL’ye ulaştı. 2015 yılının Türk ekonomisi için kayıp bir yıl olarak tarihe geçtiğini ifade eden Yahşi, yapılan iki seçimin hem reel hem de finans sektörüne olumsuz yansıdığına değindi. Bütün bunlara rağmen Albaraka’nın hedeflerine ulaşacağını dile getiren Yahşi, “Bizim için önemli olan karlılık ve büyüme. Buralarda da büyüyeceğiz. 2016’da aktifte yüzde 20 büyümeyi hedefliyoruz. Stratejik hedeflerimiz doğrultusunda ekonomik konjonktürün durumuna göre yüzde 14-15 arasında bir özkaynak karlılığıyla istikrarlı büyümemizi devam ettirmek istiyoruz. Toplanan fonlarda da yüzde 20 büyümeye istiyoruz” diye konuştu. 

5 yılda KOBİ payımızı yüzde 40’a çıkartacağız

Kredide konjonktüre ve müşteri segmentlerine göre piyasa oranlarıyla rekabetçi bir stratejimiz izleyeceklerini ifade eden Yahşi, “Kredi portföyü tarafında daha çok KOBİ kredilerinde büyümeyi istiyoruz. Bireyselde agresif  büyümeyi arzulamıyoruz. Toplam kredilerin yüzde 20’lik kısmını bireysele kullandırmayı düşünüyoruz. Toplam kredilerde KOBİ’de yüzde 30 olan payı 5 yılda yüzde 40’a çıkartmak istiyoruz. Pazar payımız ise yüzde 23’ler civarında” ifadesini  kullandı. 

Kuzey Irak'ta büyümek istiyoruz

Albaraka Türk’ün yurtdışında tek şubesi Erbil’de bulunuyor. Banka, Kuzey Irak’ta bulunmaktan çok memnun. Fahrettin Yahşi, “Biz orada büyümeyi çok istiyoruz fakat son gelişmeler nedeniyle askıya aldık. Irak Merkez Bankası’ndan Basra, Süleymaniye, Dohuk ve Bağdat’ta büyümek için izinlerimizi aldık. Beklemedeyiz” dedi. Şuanda 210 şubesi olan bankanın ilk hedefi; ekonomik konjonktüre göre 215-220 şubeye çıkmak. Banka ayrıca Kazakistan’da da araştırmalar yapıyor. Yahşi, “Kazakistan’da biz değil ama grup banka kurarsa küçük ortak olmayı isteriz” dedi. 

İslami bankacılık insan fıtratına çok uygun

Türkiye’nin uyguladığı politika, kültürel ve dini yakınlık nedeniyle islam dünyasında bir fenomen olduğunu ve İstanbul Finans Merkezi projesinde öncelikli olarak faiz bankacılıkta merkez olunabileceğini ifade eden Fahrettin Yahşi, hükümetin sektöre verdiği bu ilginin çok normal olduğunun altını çiziyor. Yahşi’ye göre, bu yöntem sadece islam ülkelerine model olmamalı. Yahşi, “Bu müthiş model araştırılmalı, iktisatçılar tarafından tartışılmalı. Bu insan fıtratına çok uygun bir model” diye konuştu. Faizsiz bankacılık modelinde ülkede yaşanan bir krizin maliyetini müşterinin de paylaştığını ve olası riskleri müşterinin de banka ile aynı oranda aldığını ifade eden Yahşi, “Krizden bazı rantiye sınıfı, konvansiyonel bankacılıkta olumlu etkileniyor. Çünkü parası yüksek faiz nedeniyle katlanıyor. Ama diğer taraftan aynı krizden reel sektör çok olumsuz etkileniyor. Bu makul mu? Ama katılım bankacılığına gelenler ister Hristiyan olsun ister Müslüman olsun krizin faturasını üstlenmeye hazır. Bunu bile bile geliyorlar. Ülkede bir kriz varsa herkes belli oranda etkilenmesi lazım” diye konuştu. 

Papa bile islami bankacılığı tavsiye etti

2009 yılında Papa 16. Benedict krizden çıkış yolu olarak 'İslamî bankacılık' sistemini tavsiye etmişti. Papa’nın bu sözlerini hatırlatan Fahrettih Yahşi, “İslami bankacılıkta bir paylaşım var. Eğer bir vatandaş olarak ‘Paramı garantiye almalıyım. Ülke ve reel sektörde sorunlar yaşanıyor; ben de zarar edebilirim’ diyemiyorsanız ülkenin kaderinden kendinizi ayrıştırıyorsunuz demektir. Tabiiki insanların parasını garantiye almak istemesine itiraz etmiyor; bu insanların dünyaya bakış açısı ve sahip oldukları yaşam felsefeleriyle alakalıdır” ifadesini kullandı. Yahşi, ayrıca Türkiye’de katılım bankacılığı sisteminin kazandırdığına ve dağıttıkları kar payı oranlarının bazı dönemlerde faizlerden bile yüksek olduğuna dikkat çekti. 

Faiz bulaşırsa başarı şansı çok az

Türk insanının faiz konusunda hassas olduğunu ifade eden Yahşi, “Özel bir banka, katılım bankacılığı yapacaksa bankanın iştiraki olarak gelmemeli. Örneğin, bir konvansiyonel bankanın iştiraki olarak kurulacak katılım bankasının başarı şansı; özel sektör veya bir vatandaşın teşebbüsünden çok daha azdır. Sebebi de ‘faiz bulaşması’dır” diye konuştu. Katılım bankacılığında fon toplama işleminin niş bir alan olduğunu dile getiren Yahşi, “Bu sistemde bireylerin yüzde 95’i parasını hassasiyet nedeniyle buraya getiriyor. Bu alana hitap edilecekse bunlar gözardı edilmemeli. Faizli bankanın iştiraki olarak faizsiz banka kursanız bile insanları tatmin edemeyebilirsiniz. Faize bulaşma dediğim budur. Bu algı muhakkak aşağı kadar yansır. Bu çok önemli. Bu hassasiyeti gözardı ederseniz çeşmekeşe yol açarsanız” dile getirdi. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar