Sevgiliye kavuşmak; Şuşa

Prof. Dr. Ragıp Kutay KARACA
Prof. Dr. Ragıp Kutay KARACA DIŞ POLİTİKANALİZ ragipkutay.karaca@dunya.com

Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı’nın bir projesi kapsamında Bakü’deyiz. 44 Gün Savaşı’nın Azerbaycan halkında yarattığı gururu, kendine güveni ve Türkiye sevgisini yakından görme fırsatımız oluyor.

Şuşa’ya yaptığımız ziyaret ise bu gururun, kendine güvenin göstergesi oldu. Keza artık geriye dönüşün olamayacağını, Azerbaycan’ın siyasi iradesinin kırılamayacağını da görmüş olduk. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in 8 Kasım 2020’de Şehitler Abidesi’nden Azerbaycan halkına yaptığı “Aziz Şuşa, sen özgürsün!

Aziz Şuşa, biz geri döndük! Aziz Şuşa, biz seni canlandıracağız!” açıklaması, Şuşa Kalesi’ne Azerbaycan bayrağı asılışı ve hatta kalenin üzerinde Ermenilerin şehri Şuşi olarak adlandırdığı için ağaçlarla “a” yapılan “i” gözlerimizin önüne tekrardan geldi. Bakü’den Şuşa yaklaşık 5 saatlik bir yol. Şimdilik özel izinlerle gidiliyor. Kontrol noktasını geçer geçmez, Fuzuli ili karşımıza çıkıyor. Çıkıyor derken, iki Fuzuli var.

Birincisi, 30 yıl boyunca yıkılmaya terk edilmiş, taş taşın üstünde kalmadığı Fuzuli. İkincisi ise yeniden planlanan ve yapımı olağanüstü bir hızla devam eden modern Fuzuli. Yıkılması için kendi haline bırakılmış hayalet kent eski Fuzuli’ye bakarken bir şey fark ettim. Neredeyse her yıkıntının yanında kök salan ağaçlar o kadar büyümüşlerdi ki, yıkıntıları sanki saklayıp, "Merak etmeyin yeniden var olacağınızın işareti bizleriz" der gibilerdi.

Eski Fuzuli’yi ağaçlar yaşatmıştı. Fuzuli’den çıkarken sağlı sollu tarlalara baktığımızda dikkati çeken şey korkunç. Her yer Ermeniler tarafından mayınlanmış. Tespit edilen mayınlar sırıklarla işaretlendiğinden sanki bir labirent oyunu sahasındaymış hissi oluşturuyor. Arazileri mayınlamak uluslararası insancıl hukukun temel norm ve ilkelerini ihlâl anlamı taşıyor.

Bölgedeki mayınların temizlenmesi için yaklaşık 30 yıl ve 25 milyar dolar gerektiğini söyleniyor. Bugüne kadar 80 bin hektar alan taranmış durumda ve etkisiz hale getirilen sayı ise 45 bin civarında. Ermenistan, vermesi gereken mayın haritalarının tamamını vermemiş. Verilenler de yanlış bilgiler içeriyor. Vahimi; toplam 1 milyona yakın mayından bahsediliyor ve temizlenmesi için 30 yıl gerekiyor. Mayınların varlığı Azerbaycan’ın bölgeye yapacağı yatırımları ve topraklarından edilen insanların geri dönüşünü geciktiriyor.

İnsan hakları savunucuları, savaş karşıtları, demokrasi havarileri, uluslararası kurumlar tepkisiz. Şaşırdık mı? Hayır. Fuzuli’den sonra gördüğümüz manzarada değişen bir şey yok. Her yer kaderine terk edilmiş. Ermenistan buğday ekilmesi gereken tarlalara mayın ekmiş. Tüm bunlara rağmen sevindirici yan, Azerbaycan’ın büyük yatırımları çok hızlı icraya koyması. Uluslararası Fuzuli Havalimanı başta olmak üzere üç havalimanı inşa edilmiş.

Dağlar deliniyor, otoyollar yapılıyor. Şuşa’yı üzerinde barındıran kayalıkları görünce, Azerbaycan askerlerinin o kayalıkları tırmanarak, Şuşa’yı aldıkları aklımıza geliyor. Bu cesaretin nedeni, büyük Türk medeniyetinin önemli kenti Şuşa’yı sahiplerine geri verme gayretinden başka bir şey değil. Türk’ün toprağının başkası tarafından sahiplenilemeyeceğini bir kez daha görüyoruz.

Askerlerin “Şehit olacaksak, Şuşa’ya girdikten ve orayı gördükten sonra şehit olalım” dediklerini duyduğumda vatanını savunmak yerine kaçanlar aklımıza geliyor. Şuşa Kalesi’ni ve önündeki Hâr-ı Bülbül sembolünü görünce, içimize hem bir hüzün hem de tarifsiz bir sevinç düşüyor. Hüzün yok edilmeye çalışılmış bir tarih, kaderine terk edilmiş bir şehir gördüğümüzden... Sevincimiz ise Şuşa’da her sokaktan bir inşaat aracı çıkmasından. Muazzam oteller yapılmış. Tüm Şuşa eski haline göre restore ediliyor. İlham Aliyev’in “Aziz Şuşa, biz seni canlandıracağız” sözü hayat bulmuş.

Sevgiliye kavuşulmuş. Şuşa tepesinden Hankendi’ne bakarken, aklımızda artık hiçbir şeyin eskiye dönmeyeceği netleşmiş. Savaş meydanında kazanılan toprak Azerbaycan toprağıdır. Bu zaferin masada kaybedilebileceğini ya da tavizler elde edebileceklerini düşünenler yanılırlar. 2025’e kadar süreleri var! Sonra mı? “Şuşa Beyannamesi”ni hatırlamak zorunda kalırlar.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
NATO, terör ve İsveç 10 Temmuz 2023