Sigorta sektörü ‘soft market’ dönemine girdi
Sigorta sektörü, 2023-2024 yıllarının 'hard market' koşullarından çıkarak bu yıl 'soft market'e geçiş yaptı. Marsh Türkiye CEO'su Yeşim Aksüt, bu hızlı dönüşümün şirketlerin risk yönetimini yeniden şekillendirdiğini belirterek, "Biz jet hızıyla giriyoruz, jet hızıyla da çıkıyoruz" dedi.
Küresel ekonomideki dalgalanmalar ve Türkiye’nin kendine özgü dinamikleri, sigorta sektöründe önemli değişimlere yol açıyor. Marsh Türkiye CEO’su Yeşim Aksüt, sektörün; fiyatların fırladığı, teminatların daraldığı 2023-2024 yıllarındaki ‘hard market’ koşullarından bu yıl itibariyle ‘soft market’e evrildiğini ifade etti.
Bu dönüşüm, şirketlerin risk yönetimi stratejilerini yeniden gözden geçirmesini zorunlu kılarken, sigorta fiyatlamalarından, doğal afetlere, siber saldırılardan jeopolitik risklere kadar geniş bir yelpazede yeni dengeler oluşturuyor. Aksüt, Marsh’ın bu yeni dönemdeki rolünü, fiyatlama dinamiklerini ve şirketlerin önündeki en büyük riskleri DÜNYA’ya anlattı.
“Jet hızıyla giriyoruz, jet hızıyla da çıkıyoruz”
Sigorta sektörü, geride kalan son iki yılda, özellikle Kahramanmaraş depremleri ve COVID-19 pandemisi gibi büyük ölçekli risklerin etkisiyle belirgin bir ‘hard market’ dönemi yaşadı. Bu dönemde fiyatlar hızla yükseldi, teminat şartları daraldı ve kapasite bulmak zorlaştı. Yeşim Aksüt, bu süreçte sigorta primlerinde %70-75 bandında artışlar gözlemlendiğini ifade etti.
Bu yükselişin başlıca nedenlerini Türkiye’nin doğal afetlere yatkınlığı, ekonomik koşullar ve dünya genelindeki sigorta kapasitesinin düşmesi olarak sıraladı. Ancak bu yıl itibarıyla sektörde “soft market” koşullarına doğru hızlı bir eğilim olduğunu belirten Aksüt, bu durumu “Biz jet hızıyla giriyoruz, jet hızıyla da çıkıyoruz” ifadesiyle özetledi. Aksüt, “Lokaldeki şirketler birbirleriyle rekabet yaratıyorlar. Bu rekabetten de marketin fiyatlandırmanın yumuşadığı dönemi şu anda yaşıyoruz Türkiye’de” dedi.
“Yumuşama primlere yansımayacak”
Bu ‘yumuşamanın’ primlerde radikal bir düşüş anlamına gelmediğinin altını çizen Aksüt, geçen senelerdeki gibi 2-3 hanenin üst seviyelerinde bir artış beklenmediğini ve primlerin büyük oranda sabit kalacağını ifade etti. Fiyatlarda görülen değişimlerin genellikle teminat detaylarındaki veya limitlerdeki ayarlamalardan kaynaklandığını belirtti.
“Havuz sistemi oluşturulmalı”
Yeşim Aksüt, sektördeki bu dalgalanmada kritik bir konuya dikkat çekti: Havuz sistemi. Aksüt, ‘beklenmedik katastrofik risklerin’ oluştuğu anda sigortalılara destek olabilmesi için belirli bir ‘buffer’a sahip olması gerektiğini, ancak ‘soft market’e geçişte bu havuzun tekrar yok olma riskiyle karşı karşıya kalındığını dile getirdi. Sektörel bir hareketle bu durumun önüne geçilmesi gerektiğini vurguladı.
“Kriz döneminde insana yatırım yapın”
Yeşim Aksüt, 2025 yılının altıncı ayından sonra ekonomik olarak bir plato beklentisi olduğunu ve dokuzuncu ay itibarıyla biraz pozitife dönüleceğini öngördü. Ancak, Irak, İsrail, Suriye gibi jeopolitik dinamiklerin ve hatta Pasifik’teki olası bir savaşın bu öngörüleri değiştirebileceğine dikkat çekti.
Şirketlere, kriz dönemlerinde “mümkün oldukça yatırım yapmaya devam etmelerini ve önceliklerini buna göre belirlemeye çalışmalarını” tavsiye etti. Yatırımdan kastının sadece fiziki varlıklar olmadığını, özellikle insana yatırımı ve yeni alanlara kaymayı içerdiğini vurguladı. Aksüt, “İşler kötüye gidince dezavantajları yükleniyor. İşte fırsatı çevirmek hepimizin elinde” diyerek, Türkiye’nin jeopolitik konumunun getirdiği zorluklara rağmen fırsatları da barındırdığını ifade etti.
Tamamlayıcı sigortaya yönelim artıyor
Aksüt, sektörün en çok zorlandığı alanlardan biri olmaya devam eden trafik sigortalarında, 2024'te primlerde sadece %5’lik bir artış yaşandığını belirtti. Aksüt, insanların bu durumda kasko yerine trafik sigortasıyla sistemde kalmaya çalıştığına dikkat çekti.
Diğer yandan, sağlık sigortalarının maalesef çok pahalı olmaya devam ettiğini belirten Aksüt, özellikle bireysel tarafta %80 ila %100 seviyelerinde artışlar yaşandığını dile getirdi. Bu alanda, daha uygun maliyetli bir alternatif olarak tamamlayıcı sağlık sigortalarına olan yönelimin arttığını ifade ediyor. Aksüt, alacak sigortaları (kredi sigortaları) tarafında ise fiyatlarda %74 oranında bir artış kaydedildiği bilgisi verdi.
Şirketlerin önündeki riskler:
Yeşim Aksüt, Marsh’ın yaptığı global ve yerel risk analizlerine dayanarak, şirketlerin karşı karşıya olduğu başlıca riskleri şu şekilde sıraladı:
EKONOMİ: Şu anda tüm dünyayı etkileyen ve en ön planda çıkan riskler. Yüksek enflasyon, döviz kurlarındaki oynaklık ve maliyet artışları, özellikle ihracatçı firmaların gelir-gider dengesini sarsıyor.
JEOPOLİTİK RİSKLER: Küresel ve bölgesel çatışmalar, siyasi istikrarsızlıklar ve bunların ticaret, tedarik zincirleri ve operasyonlar üzerindeki doğrudan etkileri.
DOĞAL AFETLER: Türkiye’nin deprem kuşağında olması nedeniyle büyük önem taşıyan bir risk. Şirketlerin ana varlıklarının dayanıklılığı, afet sonrası iş sürekliliği planlaması ve hızlı ayağa kalkma kapasiteleri hayati önem taşıyor.
İNSAN RİSKİ: COVİD-19 ile önemi daha da anlaşılan, çalışan memnuniyeti, yeteneklerin elde tutulması ve insan kaynaklarına yatırımın yetersizliği gibi konular.
SİBER SALDIRILAR: Dijitalleşmeyle birlikte artan siber saldırı riskleri, veri güvenliği ihlalleri ve operasyonel kesintiler.
DEZENFORMASYON: Bilginin doğru değerlendirilip doğru aktarılmaması, itibar yönetimi ve stratejik karar alma süreçlerini etkileyen küresel bir risk.
İklim değişikliği ve kuraklık:
Sürdürülebilirlik konusu altında değerlendirilen, gıda güvenliği, su kıtlığı ve operasyonel etkileriyle şirketlerin uzun vadeli planlamalarını etkileyen riskler.
KARGAŞA VE AYAKLANMALAR: Toplumsal gerilimler ve protestoların iş ortamı üzerindeki olası etkileri.
“İz bırakıcı projelerde yer almayı tercih ediyoruz”
Yeşim Aksüt’ün verdiği bilgilere göre, Marsh & McLennan Companies grubu dünya genelinde 150 seneyi aşkın süredir faaliyet gösterirken, Türkiye’de de elli yılı aşkın süredir sektörde yer alıyor. Aksüt, Marsh Türkiye’nin, %100 Amerikan borsasında kote ana şirketinin Türkiye’deki yansıması olduğunu belirtti. Şirketin temel amacının, “müşterilerinin riskli alanlarında onlara yol gösterici olmak ve bir iş ortağı olarak desteklemek” olduğunu vurguladı.
Marsh Türkiye’nin müşteri segmentasyonunu büyük, orta ve küçük ölçekli şirketler olarak ayırdığını belirten Aksüt, şirketin özellikle altyapı projelerindeki (Marmaray, Avrasya Tüneli, Çanakkale Köprüsü gibi) rolüne dikkat çekti. Ayrıca finansal sigortalar, yönetici sorumluluk ve inşaat projeleri / altyapı sigortaları gibi geniş bir yelpazede hizmet sunduklarını ifade etti. Aksüt, Marsh’ın “tek atımlık geçici ilişkiler değil, uzun süreli, kalıcı, iz bırakıcı projelerde yer almak” felsefesinin altını çizdi. Aksüt, Marsh’ın her yıl yaklaşık 50 yeni mezunu sektöre kazandırdığını ve insan emeğine verdikleri önemi belirtti.