Son istatistik bükücü
Türkiye’nin ekonomideki öncelikli sorunu faizden önce sorgulanmadan kabul gören ana akım neoklasik dogmatik iddialardır. Geçen hafta dünyada tartışmalı Phillips Eğrisi üzerinden, Türkiye’de enflasyon ve işsizlik arasında yüksek korelasyonla ters yönlü ilişki var iddiası ekonomi sayfalarının manşetlerindeydi.
Ana akımın sürekli dilinden düşürmediği iktisat biliminin kuralları ile anlatırsak, ki aslında ekonometrinin kuralları, korelasyon iki değişken arasında birlikte hareketi gösterir, neden sonuç ilişkisi göstermez. Yani salt korelasyon ile ilişki var denmez. Granger nedensellikle denebilir. Dakika bir gol bir.
İkincisi serilerin durağan olup olmadığına göre çıkan sonuç anlamlı veya anlamsız olabilir. Seriler durağan değilse sahte korelasyonlar oluşabilir. ADF (Augmented Dickey-Fuller) testi gibi durağanlık kontrolü yapılmalıdır. Durağanlık yoksa birinci farkların alınması gibi seriler durağanlaşana kadar bakmak lazım. İkinci golü de gördük mü?
Korelasyonun çeşitleri var. Pearson mı, Spearman mi? Yani veriler seride normal dağılıyor mu, dağılmıyor mu? Normallik testleri yapılmış mı demek yani. Shapiro-Wilk, Kolmogorov-Smirnov, Jarque-Bera gibi testlerle normallik analizi yapılmalıdır. Üçüncü gol de geldi.
Yetmez ama evet bir de otokorelasyon sorunu var. Serideki değerlerin kendi gecikmeli değerleriyle olan korelasyonuna Durbin-Watson ile bakmalıyız. Otokorelasyon varsa zaten sonuç anlamsız. Bir de değişkenler arasında bir anlam olması lazım. Örneğin, her salı köşe yazımız ile trafik sıkışıklığı denk geliyorsa bunu birbirine bağlayamazsınız. Yıldız sayısı gibi üçken dört oldu.
Bir de literatür taraması var. Basit bir ChatGPT taraması dahi 1990-2024 arasında Phillips Eğrisinin Türkiye’de işlemediğini, tam olarak çalışmadığını atıflar ile listeleyecektir. Paris Saint Germain’in Şampiyonlar Ligi final gol rekorunu kırmadan burada bırakalım. Şampiyonlar Liginde daha böyle çok örnek var VAR’da irdelenmesi gereken.
Café de Paris
Kafeler, restoranlar tıklım tıklım, yollar otomobil dolu, ekonomik nedenlerle birikim, yatırım yapamayanlar harcıyor iddiasına gelince. Talep enflasyonu var iddiasının tersten söylemi aslında. İyi de talebi yaratan kim? Şanzelize (Champs Elysées) veya Louvre manzaralı Café de Paris sanki her yer gibi korelasyonu eğip bükmeye gerek yok.
Tost 100, kahve 120, hamburger 200 Liradan başlıyor. Dört kişilik bir aile sadece kahve içse asgari ücretin yüzde ikisini bırakıyor. Hamburger menü, kahve aynısını dört hafta sonu birer kere yapsalar asgari ücretin dörtte biri gidiyor. Tarihe geçen cümle ile özetlersek, Urfa’da Guten Morgen Yatırım Bankası vardı da asgari ücretli mi hisse senedine yatırım yapmadı?
Yolların tıkalı olmasına gelince İstanbul’da şehrin bir ucundan diğer ucuna en az üç vasıta ile üç saatte varılabiliyor. Paris gibi düz bir şehirde, Amsterdam gibi bisiklet yolu, Barcelona gibi metro ağı vardı da vatandaş mı kullanmadı? Otobanların doluluğunun da sebebi uçak bileti fiyatları. Aynı aile bayramda memlekete uçakla gitse asgari ücreti dahi yetmiyor.
Alma abi, alma
Brezilya’nın CDS primi kıyaslaması bir dönem çok tartışılmıştı. 800 seviyelerinden 300’lere gelince evde bir bayram havası oluştu. Gerçi ticari döviz kredi faiz oranlarında 2023 Mayıs seviyelerine hala yakınız, dövize bütçeden ödediğimiz faiz miktarı da onun çok üzerinde.
Bugünlerde ticari TL kredi faiz oranı tartışılırken, 2021-2022’de uygulanan politikalara özlem duyanlara 800’lü CDS grafiği hatırlatması geldi ana akımdan. ABD politika faizi sıfır seviyesindeyken, 2023 yılında faiz %5 bandına geldiğinde CDS primi de bizim 800 seviyesi ile birebir aynı grafiği çizdi. Bu durumda uygulanan ortodoks politikalara özlem duyanlara ara ara bu grafiği hatırlatmak gerekir mi? Bugün kredi notunu düşüren de, CDS primini tekrar rekorlara taşıyan da o faiz giderleri ABD’de.
Aynı ana akım 19 ayda 2 katına giden kur için bilim dışı, irrasyonel, deney demişti. 23 ayda 2 katına giden kur içinse bilimsel, rasyonel, kural bazlı iddiasında. Ki siyah kuğu ile petrolün varili 2 katına çıkınca dış ticaret ve cari açığımız rekor kırmıştı.
Ekonomik veriler bağlamından koparılıp değerlendirilirse geriye iktisat değil istatistik kalır. İstatistik de kural bazlıdır.