TCMB’nin adımları ne getiriyor? (I)

Emrah LAFÇI
Emrah LAFÇI Ekonominin Doğası emrah.lafci@dunya.com

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası seçim sonrasında yeni başkanıyla ikinci PPK toplantısını yaptı ve faizleri 250 baz puan yani %2.5 artırdı. İlk toplantıda da 650 bps artırmıştı.

Toplam artış 9 puan oldu ve %8.5 olan politika faizi %17.5’a gelmiş oldu. Faiz artırımlarının yanında aslında PPK metninde nelerin yazılı olduğu da eski dönemlere göre daha büyük önem ihtiva etmeye başladı.

Neyse ki enflasyonun düşmesi için dünya barışının sağlanması gerekiyor gibi metinlerden, piyasaya mesajlar veren ve fiilen yapılacakların haberinin verildiği metinlere geçmeyi başarabildik. İşte bu kapsamda da PPK metninde yer alan aşağıdaki bölümler özellikle önemli hale geldi. “Enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar parasal sıkılaştırma gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde kademeli olarak güçlendirilecektir.

Kurul, mevcut mikro- ve makroihtiyati çerçeveyi, piyasa mekanizmalarının işlevselliğini artıracak ve makro finansal istikrarı güçlendirecek şekilde sadeleştirmektedir. Sadeleşme süreci, etki analizleri dikkate alınarak kademeli olarak devam edecektir.

Bu kapsamda Kurul, faiz artırımının yanı sıra, parasal sıkılaştırma sürecini destekleyecek seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma kararları almıştır.” Burada üzerinde durulması gereken birinci kelime “kademeli” olmalı. Bu ibareye aslında biz Mehmet Şimşek’in demeçlerinde de rastlamıştık.

Tedricen rasyonel politikalara geçiş yapılacağını söylemişti. Hakikaten de öyle oluyor. Bu geçişin hızı özellikle faiz tarafında biraz yavaş gidiyor. Yıl sonu için en iyimser enflasyon tahmininin bile %40’lar seviyesinde olduğu bir ülkede %17.5 politika faizinin düşük olduğunu söylemeye sanıyorum gerek yok.

Fakat eski politikaların olumsuz mirası, siyasi baskılar, reel sektörün ve hanehalkının ucuz krediye fazlaca alıştırılmış olması gibi kısıtları dikkate aldığımızda bir noktaya kadar bu “mahçup” faiz artırımlarını anlayabiliriz.

Sadeleşme süreci

 Yine yukarıda paylaştığım PPK metni bölümündeki diğer önemli bir kısım da; “sadeleşme süreci ve seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma” bölümü. Ülke ekonomisinin mikro yöntemlerle yönetilebileceği ve bozulan her yere yama yaparak piyasanın tahkim edilebileceği gibi yanlış bir anlayış özellikle bankacılık sektörünü içinden çıkılmaz bir karmaşaya sürükledi.

Bu regülasyonların tersine çevrilmesi ve “normal” bir sürece dönülmesi biraz zaman istiyor. İşte bu hafta PPK metninde yer alan “seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma” kapsamında çok önemli adımlar atıldı.

Merkez Bankası önceki başkan döneminde politika faiziyle kredi faizleri arasındaki makasın çok yüksek olduğunu ve TCMB faiz indirmesine rağmen piyasanın buna mukabele göstermediğini bahane ederek faiz oranları üzerinden menkul kıymet tesisi uygulaması getirmişti.

Buna göre; Ticari nitelikteki kredilerde Merkez Bankası tarafından yayımlanan yıllık bileşik referans oranın

* 1,4 katı üzerinde yıllık bileşik faiz oranıyla kullandırılacak kredi tutarının yüzde 20'si

* 1,8 katı üzerinde yıllık bileşik faiz oranıyla kullandırılacak kredi tutarının yüzde 90'ı kadar menkul kıymet tesis edilmesi zorunlu tutulmuştu.

Bu hafta alınan kararla; ihracat ve yatırım kredileri hariç TL ticari kredilerde birinci kademe kaldırılarak faiz sınırının tek kademe olarak uygulanmasına karar verildi. Menkul kıymet tesis etmenin neden ceza olduğunu da hemen kısaca açıklayalım. Bankaların temel görevleri ellerindeki kaynakla kredi kullandırmak.

Bu kredilerden faiz geliri elde edip kar etmeyi amaçlıyorlar. Kaynaklarının bir kısmını da devlet tahvili, hazine bonosu gibi menkul kıymetler alarak kullanabilirler. Bunun olması için de bu tahvillerin faizlerinin cazip olması gerekir.

Aksi takdirde tahvil almak rasyonel bir karar olmayacaktır. Seçim öncesinde enflasyon %80’lere kadar çıkmışken bile devlet tahvili faizlerimiz %10-15 seviyesindeydi. Hiçbir banka böyle bir durumda kendi rızasıyla tahvil almak istemez. İşte yukarıdaki gibi bir dizi uygulama ve cezayla TCMB, bankaları bu tahvilleri almaya zorladı.

Yukarıda paylaştığım değişiklikle ticari kredilerdeki birinci sıradaki faiz kısıtı kalkmış oldu. Bankalar daha yüksek faizle kredi kullandırabilecek ve bunun için herhangi bir ceza uygulanmasına gerek olmayacak. Böylece kredi faizleri bir miktar yükselecek. Kredi verme iştahı olmayan bankalar biraz daha istekli hale gelebilecekler.

Ama diğer taraftan başka bir maddeyle TCMB ticari kredi büyümesi üzerindeki sınırı aşağı çekti. İlk önlemle faiz artırıcı ama biraz da hacim artırıcı bir adım atarken ikinci önlemle hacim artışını sınırlama yoluna gitti. Hem bu konuyu ve etkilerini hem de ihracat kredileri, kredi kartı, KMH üzerindeki yeni değişiklikleri analiz etmeye önümüzdeki hafta devam edeceğiz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar