TCMB’nin adımları ne getiriyor? (II)

Emrah LAFÇI
Emrah LAFÇI Ekonominin Doğası emrah.lafci@dunya.com

Türkiye ’de finansal sistem ve ekonominin önemli bölümü bankalar üzerinden ilerler. İnsanların tasarrufları bankada TL ya da yabancı para cinsinden mevduat olarak tutulur.

Kredi faizlerinde bir miktar düşüş olsa hemen harcamalar artar, hane halkı ve şirketler faiz değişikliklerine hızla mukabele ederler. ABD’de tasarrufların bize göre önemli bir kısmı hisse senetlerinde olduğu için, emeklilik fonları ve diğer fonlar üzerinden hisse sahipliği yüksek olduğu için hisse piyasasındaki hareketler bize göre çok daha geniş kitleleri etkiler.

Ayrıca bankacılık dışı finansal kuruluşların özellikle son dönemlerde çok daha fazla etkin olduğunu görüyoruz. Bu sebeple fonlar, kısa vadeli para piyasası enstrümanlarının finansal sistem üzerindeki önemi bankalara göre yıldan yıla artıyor. Bu sebeple ABD ekonomisiyle Türkiye ekonomisinde alınan önlemleri kıyaslamak çoğu zaman eksik olabiliyor.

Bankalar hâlå ana aktör

Türkiye’de hâlâ bankalar ana aktör olduğu için ekonomiye ilişkin alınan kararlarda da bankalar hep ön planda oluyor. Geçen hafta TCMB’nin “Seçici Kredi ve Miktarsal Sıkılaştırma” kararlarıyla ilgili yazmaya başlamıştık. Bu hafta bunun devamını getirecektik ama o kadar fazla olay yaşandı ki bu arada birkaç konuyu daha ilave etmek gerekecek yazıya. Ticari kredilerin faizleri ve büyüme kısıtlarıyla ilgili yazmıştık. Bahsettiğim kararlarda bir diğer önemli başlık da bireysel krediler ve kredi kartlarıyla ilgiliydi.

Bu kapsamdaki değişiklik şöyle; “Finansal kaynakların verimli kullanımının desteklenmesi amacıyla, taşıt kredilerinde yüzde 3 olan büyüme sınırının yüzde 2 olarak belirlenmesine, ihtiyaç kredilerinde değişikliğe gidilmeyerek yüzde 3 sınırının korunmasına karar verilmiştir. Ayrıca, enflasyonun kontrolü ve iç talebin dengelenmesi kapsamında kredi kartı nakit kullanımlarına ve kredili mevduat hesaplarına uygulanan aylık azami faiz oranı yüzde 2,89'a yükseltilmiştir.” Lafı hiç uzatmadan en son söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. Ekonomi yönetimi dış ticaret açığından, rezerv düşüklüğünden çok rahatsız.

Bu sorunun da etkilerini zamana yayarak değil bir an önce hafifletmeye çalışıyor. Bunu da ihracatı artırarak değil ithalatı kısarak yapmayı seçmiş gözüküyor. Biz şimdiye kadar önceki ekonomi politikasında cari dengenin kur üzerinden sağlanacağı tezine alıştırıldık. Bu tezin sonuç vermediğini yaşayarak gördük. Şimdi kredileri kısarak iç talebi soğutma ve bu kapsamda da ithalatı ve doğal olarak da cari açığı azaltma stratejisi güdülüyor. Bu politikanın maalesef toplumun bütün kesimleri üzerinde negatif sonuçları olacak, hatta başladı bile.

BDDK da sahneye çıktı

 Belli ki kredi kartı faizlerini artırmak yeterli görülmedi ki yeni önlemler geldi. Bu sefer sahneye BDDK çıktı. Yurt dışı harcamalarda taksit sınırlaması gelirken; ihtiyaç, oto ve kredi kartlarının sermaye yeterlilik rasyosundaki kredi risk ağırlıkları artırıldı. Yani bankalara dendi ki; daha fazla kredi vermek istiyorsan daha fazla sermaye bulman lazım. Sermaye de maliyetsiz bir kaynak olmadığı için bankalara zımni olarak kar etmek istiyorsan faizleri artırman gerekiyor, çünkü ben senin maliyetlerini artırdım dendi.

Mahçup faiz artışları

 Aslında benim “mahçup” olarak tanımladığım politika faizi artışları yan önlemlerle güçlendirilmeye çalışılıyor. Zor bir denge. Bir taraftan mevduat faizi çok yükselsin istenmiyor, böyle olursa bankalar zor durumda kalacak. Ama para dövize de gitsin istenmiyor. E bunun için zaten icat edilmiş bir ürün var KKM. Onun da çıkışı olmadığından ve hacim arttıkça risk arttığından cazibesi düşürülmeye çalışılıyor.

Zor denklem vesselam Bu kapsamda TCMB yeni başkanı Hafize Gaye Erkan’a enflasyon raporu sunumunda bir soru yöneltildi. Eski regülasyonları ve bana göre yanlış olan uygulamaları kastedip; “Bu hediyeler olmasaydı bu işi daha rahat çözebilirdik” minvalinde bir cevap verdi. “Enkaz devraldık” cümlesinin 2023 versiyonu diyebiliriz bu cevaba.

Bu pilav biraz daha su kaldıracak gibi. Türkiye’nin mevcut siyasi ortamı ve geçtiğimiz 10 yılda siyasetle merkez bankası arasında yaşananlar ortadayken, merkez bankasıyla ilgili bir yazıyı bu alana atıfta bulunmadan sadece teknik taraflara odaklanmak eksik olur. Onun için bu kocaman soru işaretini her zaman aklınızın bir köşesinde tutarak bu yazıları okuyun ve tartışmaları takip edin lütfen. Şimdi konuşulan konuların ve konulan hedeflerin bir gecede tarih olma ihtimali de hiç düşük değil!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar