Temmuz 2025: Ekonomide yön arayışı ve TCMB’nin kritik kararı
Haziran 2025, Türkiye ekonomisi için önemli bir geçiş dönemiydi. Küresel piyasalar jeopolitik tansiyonun yatışmasıyla birlikte yönünü yeniden temel makroekonomik dinamiklere çevirirken, yurtiçinde CHP Kurultay davasının 8 Eylül’e ertelenmesiyle gözler 3 Temmuz’daki enflasyon verisi ve 24 Temmuz’daki TCMB Para Politikası Kurulu toplantısına çevrildi.
Fitch’in 2025 büyüme tahminini %2,9’a yükseltmiş olması, iç talebin sanıldığından daha dirençli seyrettiğine işaret ediyor. Ancak bu büyümenin niteliği sorgulanmalı. Zira iç talep odaklı bir genişlemenin sürdürülebilirliği, üretken yatırımların artmasına ve dış kaynak girişine bağlı.
Öte yandan, küresel faizler düşüşe geçmeden önce, Türkiye’nin düşük faiz sürecine erken adım atması, kredi genişlemesi yoluyla büyümeyi destekleyebilir. Ancak bu senaryonun, yeniden cari açık ve döviz kuru baskısı yaratma riski taşıdığını da göz ardı etmemek gerekir. Bunun için dış kaynak girişinin çok önemli olacağını belirtelim.

Kur tahminlerinde ise yukarı yönlü bir trend korunuyor. 2025 sonunda dolar/TL paritesi için 43,0; 2026 için 48,0; 2027 için ise 53,0 öngörülüyor. Bu tablo, dezenflasyon sürecine rağmen döviz tarafındaki kırılganlığın makul düzeyde sürdürülebileciğine işaret ediyor.
3 Temmuz – Enflasyon verisi: Belirleyici olacak
Mayıs ayında yıllık enflasyon %35,41 olarak gerçekleşmişti. Haziran verisinin baz etkisiyle beklentiler dahilinde %1,5 gelmesi halinde, TCMB’nin uzun süredir ilk kez faiz indirimine gitme alanı doğabilir. 3 Temmuz Çarşamba günü açıklanacak TÜFE verisi bu açıdan belirleyici olacak.
24 Temmuz – Faiz indirimi gündemde
Piyasalarda TCMB’nin 24 Temmuz toplantısında politika faizini 250 baz puan indirmesi bekleniyor. Ayrıca üst bantta 400 baz puanlık bir indirimi olasılığını bekliyoruz. . Bu noktada TCMB’nin para politikasında “ölçülü gevşeme” sinyalini verirken iletişimi doğru yönetmesi büyük önem taşıyor. Bu hamle, sıkı para politikasından ölçülü bir gevşemeye geçişin ilk adımı olabilir. Bankacılık, havacılık, otomotiv ve savunma sanayi hisseleri bu beklentiyle pozitif ayrışıyor.
Fed, Powell ve stagflasyon tartışması
Fed Başkanı Jerome Powell, geçen hafta Kongre’de yaptığı sunumlarda enflasyonun beklenenden zayıf geldiğini ve iş gücü piyasasında da yavaşlama sinyalleri olduğunu belirtti. Bu durumun devamı halinde faiz indiriminin erkene alınabileceğini ifade eden Powell, stagflasyon riskini ise masadan kaldırdı. Piyasalar hâlâ eylül ayında 25 baz puanlık ilk indirimi fiyatlıyor. Powell’ın son açıklamaları Fed’in temmuz ya da eylül gibi yakın bir tarihte faiz indirimine başlayabileceğine işaret ederken, küresel likidite koşulları Türkiye’ye belli ölçüde alan açabilir.
Ticaret cepheleri ve yeni riskler
ABD ile Çin arasında sağlanan yeni ticaret anlaşması, küresel risk iştahını artırırken; AB ile ABD arasındaki tarife müzakereleri gergin biçimde ilerliyor. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “uzlaşma olmazsa hazırlıklıyız” mesajını vererek baskıyı artırdı. Öte yandan, Trump’ın küresel tarife düzenlemesine tanıdığı 90 günlük sürenin 8 Temmuz’da dolacak olması yeni bir belirsizlik kapısını aralıyor.
Borsa İstanbul – Temmuz ayı Borsa İstanbul için umutlara kapı aralıyor
BIST 100 endeksi faiz indirim senaryosunu satin alabileceği iklime doğru evrilmekte. Süreci etkilemesi riski olan CHP Kurultay davasının 8 Eylül’e ertelenmesiyle piyasalar için olumlu haber başlığı oluşturdu. Faiz indirim beklentileriyle endeksin ilk etapta 10300 seviyesini hedeflemesi mümkün görünüyor. Koşul tabii ki Trump’ın yeni bir çılgınlık yapmaması ve enflasyon verisinin piyasa beklentileri doğrultusunda gelmesi olduğunu da belirtelim.
Sonuç olarak, Türkiye ekonomisi 2025 yazında yön ararken, veriye duyarlı, dengeli ve koordineli politika adımlarının belirleyici olacağı bir döneme giriyor. Göstergeler, temkinli bir iyimserlik sunarken; hata toleransının daraldığı, politikaların sonuç odaklı olması gereken bir evreye girildiğini açıkça ortaya koyuyor. Bu nedenle hem yatırımcılar hem politika yapıcılar açısından veri bazlı karar alma yetkinliği, önümüzdeki üç ayın kaderini belirleyecek ana unsur olacak.