TL varlıklarda görünüm

Ekonomi yönetiminin başta KGF olmak üzere aldığı tedbirler ile beraber yılın ilk yarısında Türkiye ekonomisi kuvvetli bir büyüme sergiledi. yüzde 5 ve üzerinde büyümenin geçen yılın baz etkisiyle üçüncü çeyrekte de devam edeceği bekleniyor ancak giderek yavaşlayan kredi hacminin ve özel sektörün üretimi üzerinde öncü göstergelerden biri olan makine ve teçhizat yatırımının bir türlü artmaması aynı ivmenin korunmasının güç olduğu yönünde şüpheler doğurmakta. Diğer taraftan ekonomik performansın belirli bir bir seviyenin üzerinde olması dışarıdan ülkemize portföy yatırımları üzerinde etkili ancak esas belirleyicinin azalan Fed faiz artırımı endişeleri ve son yılların en düşük seviyelerindeki dolar endeksi olduğunu da unutmamak gerekiyor. Bir noktada kaçınılmaz olarak ABD’de Trump vergi tasarısını hayata geçirecek ve sermaye büyük ölçüde buraya dönecek. Fed faiz artırımları ile dolara olan yönelim artacak ve gelişmekte olan ülke para birimleri ve piyasaları üzerinde baskı artacak. O zamana kadar yapılması gereken yapısal reformları devreye alarak kalıcı büyüme için adımlar atmak, ihracatın büyümeye verdiği pozitif katkıyı daha da artıracak politikaları devreye almak ve dolar kurunun belirli bir stabiliteye kavuştuğu bu günlerde TCMB’nin kötü günler için rezerv biriktirmeye başlaması olmalı. Yabancı yatırımcının devam eden TL ilgisi nedeniyle bu durum kur üzerinde ek baskı oluşturmadan gerçekleşebilir.

Eylül ve Ekim ayları genelde finansal piyasalarda kar realizasyonlarının etkili olduğu dönemlerdir. Endeksin de yılın başından bu yana sergilediği artışa bakara bu iki ayın büyük ölçüde yatay seyirle geçilmesi muhtemel. TL faizlerin yüksek seviyelerini korumasını bekleriz. Dolar kuru ise EUR/USD paritesinden de etkilenmekle beraber esas olarak 3,40-3,50 bandında düşük bir volatilite ile seyir izleyebilir. Yılın geri kalanında da cazip faiz farkı dolayısıyla TL ağırlığının portföylerde yüksek tutulması gerektiğini düşünüyoruz.