Tunus; yeni yatırımlar bekliyor
Tunus’ta Türk soylu nüfus oldukça fazlaymış. Bunların önemli bir kısmını Tunus’a giden yönetici ve asker çocukları teşkil etmiş, ayrıca Sırp isyanında (1806-1813) Manasur’dan 8.000, Girit isyanı (1896-1898) esnasında buradan 15.000 Türk, göç ettirilerek Tunus’a yerleştirilmiş.
Osmanlı askerî teşkilâtında genellikle “yeniçeri, kapıkulu askerlerinin oğulları” anlamına gelen kuloğlu tabiri Kuzey Afrika’da Garp ocakları denilen Trablusgarp, Tunus ve Cezayir’de yerleşen Türkler’in Arap, Berberî, Endülüs asıllı Müslüman kadınlarla evliliklerinden doğan çocukları için de kullanılmış. Kuloğulları imtiyazlı birer sınıf teşkil ederek kendilerine mahsus bir sosyal hayat oluşturmuş ve Kuzey Afrika tarihinde önemli bir yere sahip olmuşlar.
Tarihsel bağlarımızın güçlü olduğu bir ülke Tunus. Bu güçlü bağa rağmen Türkiye tarafından yeterince bilinmediği söylenebilir.
Turizm için doğru mekân
Tunus Akdeniz’in kendisine verdiği coğrafi nimetten yararlanıyor. Tarihi ve turistik gezilecek yerlerin zenginliği fazla. Benim için en dikkat çekici yer Medina oldu. Her bir binanın kapısı dikkatinizi çekiyor. Mavi kapılar beyaz binalarla bütünlük kazanmış. Gezerken mavi ve sarı kapıyla karşılaşınca Fenerbahçeliliğimiz hemen tavan yapıyor.
Tunus’ta yerel kültürle karşılaşmak istiyorsanız önereceğim yer “Marché Centrale”. Üç binadan oluşan yapının ana merkezi 1891 yılında yapılmış. İki tanesi sonradan eklenmiş. Merkez blok, baharatların ve kahvaltılıkların satıldığı bir alan. Bir bölüm yerel balıklara ayrılmış. Büyük kısmını tanımıyorsunuz. Bir bölüm de meyve ve sebzeler karşılıyor sizi. Nar ve portakal suyu içmeden çıkmanızı önermem.
Tunus Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk devlet başkanı Habib Burgiba’nın isminin verildiği caddesi, Bağdat Caddesini andırıyor. Modern kafeler ve restoranlar, mağazalar burada toplanmış. Dondurma önemli bir tüketime sahip ve gerçekten güzel. Hammamet önemli bir turistik bölge. Körfezin adını da taşıyor. Tarihten ötürü çok sakin bir belde görüntüsündeydi. Konuştuğumuz yerel halk yaz dönemi sokakta yürümek bile zor olur tespitlerinde bulundular. Hala denize giriliyor olması coğrafyanın bir lütfu.
Gezilmesi unutulmayacak yerlerden biri de adı Suk adı verilen dar Arap sokaklarından esinlenen genel olarak Souk Çarşısı olarak bilinen namı değer "Souk At-Trouk" yani Türklerin Çarşısı. Çarşıda yok, yok desek yeri. Kendinizi İstanbul’daki Kapalıçarşı’da hissediyorsunuz. Çarşı içerisindeki esnaf Türk olduğumuzu öğrenince tüm davranışlarını değiştiriyor. Almak istediğimiz bir malın giriş belgesini göstererek “sen 1 dinar fazla ver al” cümlesi sizi fazlasıyla mutlu ediyor. Diğeri ısrarla çay içmek istiyor. Damarını göstererek kanımız aynı diyor. İnanılmaz bir sevgi ve güven var Türkiye’ye.
Yurtdışına her çıktığımda Türkiye’deki hizmet sektörünün ne kadar gelişmiş olduğu dikkatimi çekiyor. Bu düşüncemde kıta ya da ülke fark etmiyor. Tunus’ta gezerken de bunu açıkça gördük. En iyi denilen yere dahi gitseniz hizmet sektörünün Türkiye kadar gelişmemiş olduğunu gözlemliyorsunuz.
Tunus’u Özbekistan kadar gezemedik. Bir tatili bu ülkeye ayırmak farz oldu. Gelelim gezimizin amacına. Bu gezinin temel amacı Avrasya Stratejik Araştırmalar Platformu (ASAD) tarafından Tunus’ta Türk ve Tunuslu şirket temsilcilerini buluşturmayı amaçlayan bir iş forumunun düzenlenmesiydi.
"Afrika’nın en iyi nitelikli iş gücüne sahip ülkesi"
Tunus ekonomisi, turizm başta olmak üzere, hizmet sektörü, tarım, tekstil ve hazır giyim, hafif sanayiler ile petrol ve fosfat üretimine dayanan bir ekonomi. Ülke dışardan gelecek yatırımlarla kalkınmayı amaçlamakta. Ekonomi politikalarının doğru uygulandığı, dünya geneline göre küresel krizden en az etkilenen ülkelerden biri olmasından anlaşılmakta. Büyükelçi Demircan Tunus’un Afrika’nın en iyi nitelikli iş gücüne sahip ülkesi olmasının ve vasıfsız iş gücü temininde bir sorun bulunmamasının yatırımcılar için büyük fırsatlar sunduğu üzerinde duruyor ki yatırımcı için önemli. Ama en önemlisi Tunus’un AB, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki daha büyük pazarlara giriş imkanını yatırımcılara sunması. Nitekim AB ile yaptığı Ortaklık Anlaşması, yatırımcılara Avrupa pazarına girişte sanayi ürünlerinde gümrüksüz giriş imkânı sağlıyor. Bu anlaşma iş insanlarını Tunus’a çekmiş durumda. Demircan, Avrupalı iş insanlarının 4 milyar dolarlık bir yatırımla ülkeyi üretim merkezi haline getirdiklerini ve böylece Avrupa ile Afrika’da kendilerine pazar yarattıklarını belirtiyor. Yatırımlarda öncelikli sektörlerin başında bilgi işlem, haberleşme, elektrikelektronik, mekanik, tekstil, gıda sanayii, deri ve ayakkabı gelmekte. Bu sektörlerin dışında, inşaat ve müteahhitlik alanında da ülke gelecek vaat ediyor. Forum’un açılışında sunum yapan Tunuslu yetkililer ülkedeki iki adet serbest bölgeyi tanıttılar.
Tunus’ta serbest bölgeler ‘Ekonomik Faaliyetler Parkı’ olarak adlandırılmakta. Bu parkta yer alan yatırımcılar, 10 yıl süreyle vergiden muaflar. Yatırımcılar üretimde kullanmak kaydıyla gümrüksüz ithalat yapma hakkına sahip olurken, yatırılan sermayenin, gelirlerin ve karın transferinde sorunla karşılaşmıyorlar. Buradaki önemli nokta Tunus’ta iç piyasaya dönük ticari faaliyetlerde bulunmak isterseniz Tunuslu bir firma ile yapacağı ortaklıktan en fazla %49 oranında hisse alabilirsiniz. Yatırımcılar için sorunların olmadığı söylenemez. Tunus'un enerji ihtiyacı büyük oranda dışarıdan sağlanıyor. Bu durum enerji fiyatlarında dalgalanmalar yaratabilir. Arap Baharı’nın Tunus’ta işsizlik temelli başladığı unutulmamalı. Yüksek işsizlik oranları hem siyasi ve sosyal istikrarsızlık hem de ekonomik kırılganlığı işaret etmekte. Tabii bir de bulunduğu coğrafyadaki bölgesel istikrarsızlığın ekonomiyi olumsuz etkileme olasılığı önemli.
Tunus ticaretinde Türkiye %4.7 ile 7. sırada
Tunus’un ülkelere göre ticaretine bakıldığında, ihracatının %55’ini Fransa, İtalya, Almanya ve İspanya’ya yapıyor. Türkiye, ülkenin toplam ihracatında %1 ile 13. sırada. Rakamlara bakıldığında Tunus’un AB ile yaptığı Ortaklık Anlaşması’nın etkisi ortaya çıkıyor. Tunus’un ithalatında ise İtalya, Fransa, Çin ve Rusya %46’lık bir dilimi paylaşırken Türkiye %4.7 pay ile 7. sırada yer alıyor. Türkiye-Tunus ticaret hacmi 2010 yılından sonra artış göstermekle birlikte 2020 yılından sonra hacmin çok daha fazla artığı görülmekte. 2023 yılı verilerine göre ihracatımız 1.2 milyar dolar olurken ithalatımız 290 milyon olmuş. Demir ve çelik eşya en önemli ihracat kalemimizken ithalatımızda elektrikli makina ve cihazlar ilk sırayı almış.
Büyükelçi Demircan, Tunus’un ülkemiz için istikrarlı ve önemli bir ihraç pazarı olma özelliğine vurgu yaparken Fransa’nın Tunus’ta 1700 şirketi varken Türkiye’nin yalnızca 58 şirketi bulunduğunu belirti. Bu şirketlerin yatırımların toplam değeri yaklaşık 470 milyon dolar seviyesindeymiş. Tunus-Kartaca Havalimanının Genişletilmesi Projesi ve Enfidha Derin Su Limanı gibi büyük projeler ihale aşamasında. Türkiye’nin inşaat sektöründeki büyük projeleri bitirme başarısı şirketlerimizi şanslı kılabilir düşüncesindeyim. Türkiye için Tunus üzerinden Afrika’ya yapacağı açılımın Türkiye’nin Afrika’daki etkisini kaçınılmaz. Bu açılım için her iki ülkenin halkları hazır. Birbirlerine olan sempati algıları yüksek. O zaman tek bir şeye ihtiyacımız var o da ‘siyasi irade’.
"Güçlü büyükelçilik, güçlü ilişki demek"
Foruma Türkiye’den 40’a yakın iş insanı katıldı. Çoğu Tunus’u ilk defa görüyor. Tunus’a indiğimiz andan ayrıldığımız ana kadar Büyükelçiliğimizin mükemmele yakın organizasyonu ile karşılaştık. Büyükelçimiz Ahmet Misbah Demircan önemli bir isim. Türkiye’de yerel yöneticilikten Bakan Yardımcılığına kadar siyasetin içerisinde yer almış bir kişi. Büyükelçinin kısa sürede Tunus’un dinamiklerine hâkim olduğunu gözlemlerken, Arapça konuşmasının Tunuslu bürokrat ve iş insanlarının üzerindeki etkisini görünce ne kadar doğru bir atamanın yapıldığı karşımıza çıkıyor. Uçaktan iner inmez Büyükelçilikte yemeğe geçiyoruz. Büyükelçiliğimizin bahçesi çok güzel, İstanbul’un soğuğundan Tunus’un sıcaklığının yanında Büyükelçilik görevlilerinin yakınlığı içimizi fazlasıyla ısıtıyor. Büyükelçimiz Tunus hakkında bilgi verirken bu yazıya konu olacak birçok başlığı da ortaya çıkarmış oluyor.
ASAD platformu önemli işlere imza atıyor
İçerisinde eski siyasetçileri, eski bürokratları, iş adamlarını ve akademisyenleri barındırıyor. ASAD’ın en önemli özelliği siyaset üstü bir organizasyon olması. ASAD Başkanı Murat Doğanay, Platformun ‘Aklımız Fikrimiz Türkiye’ sloganıyla hareket ettiğini vurgulayarak, bugüne kadar iktidar, muhalefet ayırmadan herkes ile görüştüklerini ve her fikri dinlediklerini özellikle belirtiyor. Doğanay, küreselleşmenin zirve yaptığı günümüzde devletler arasında ekonomik ilişkiler gelişmeden siyasi ilişkilerde ilerleme sağlanamadığı vurgusunu yaparken Türkiye’nin Kuzey Afrika’nın ekonomik gelişim potansiyelinden yararlanması gerektiği üzerinde duruyor. Önemli tespitler. Doğanay’ın söylediklerini bire bir Tunus’ta görüyoruz