Uluslararası vergi uyuşmazlıklarında yeni dönem: Önleme, uyum ve kurumsal yönetim

Küresel şirketlerin sınır ötesi faaliyetleri arttıkça, bu faaliyetlerin vergilendiril­mesine ilişkin anlaşmazlıklar da daha sık ve karmaşık hale geliyor. Özellikle son beş yıl­da, geleneksel vergi denetimi süreçleri yeri­ni daha dijital, daha entegre ve daha çok ta­raflı bir yapıya bırakırken, uluslararası vergi uyuşmazlıklarının çözüm yöntemlerinde de ciddi bir evrim yaşanıyor.

Bugün artık mese­le sadece hangi ülkenin ne kadar vergi tahsil edeceği değil; şirketlerin bu süreci ne kadar öngörülebilir, şeffaf ve yönetilebilir şekilde ele aldığıdır.

Öncelikle belirtmek gerekir ki, transfer fi­yatlandırması uyuşmazlıkları uluslarara­sı vergi ihtilaflarının başlıca kaynağı olmayı sürdürüyor. Ancak bu alanda da bir paradig­ma değişikliği var. Son dönemde, birçok ülke­nin idaresi, olası uyuşmazlıkları “çıkmadan önce” çözmeye odaklanıyor. Bu kapsamda karşılıklı anlaşma usulü (MAP) ve ileriye dö­nük fiyatlandırma anlaşmaları (APA), artık sadece büyük ölçekli şirketlerin değil, orta ölçekli grupların da gündeminde. OECD’nin son verilerine göre, MAP başvurularındaki artış oranı %20’ye yaklaşmış durumda.

Bu gelişmelerin uygulayıcılar açısın­dan anlamı açık: Savunma, artık sadece da­va aşamasında yapılmıyor; şirketin iç yapı­larında, transfer fiyatlandırması belgele­rinde ve hatta Kurumsal Kaynak Planlama (ERP) sistemlerinde başlıyor. ERP, bir şir­ketin muhasebe, finans, satın alma, satış, üretim, insan kaynakları gibi tüm iş süreç­lerini entegre eden bir dijital yazılım siste­midir. Vergi açısından önemli zira transfer fiyatlandırması, stok yönetimi, amortisman hesaplamaları gibi alanlarda kayıt tutarlılığı sağlamaktadır. Ayrıca, vergi denetimleri sı­rasında, ERP sistemindeki otomatik iş akış­ları ve raporlar, şirketin belgeli ve şeffaf bir yapıda olduğunu gösterebilir.

Vergi uyuşmazlığı yönetim birimleri kuruluyor

Özellikle Avrupa’da vergi idarelerinin ar­tık denetimden önce “erken görüşme” (early engagement) mekanizmalarıyla risk alanla­rını tespit etmeye çalıştığı bir ortamda, mü­kelleflerin pasif kalması ciddi sonuçlar doğu­rabiliyor. İngiltere, Hollanda, Avustralya gibi ülkelerde uygulanan “Uyum Temelli İşbirlik­çi Denetim Modelleri” (cooperative compli­ance) modelleri, mükellef ile idare arasında bir nevi kurumsal güven ve uyum protokolü işlevi görüyor. ERP ile bir araya geldiklerin­de, şirketler hem içeride şeffaf veri üretmek­te hem de dışarıda güvenilir bir vergi profili oluşturmaktadır.

Bir diğer dikkat çekici gelişme, çok uluslu şirketlerin artık bünyelerinde “vergi uyuş­mazlığı yönetim birimleri” kurmaları. Bu birimler, sadece teknik inceleme yapmakla kalmıyor; vergi uyuşmazlıklarının kurumsal itibar, hissedar ilişkileri ve sürdürülebilir­lik stratejileri üzerindeki etkisini de analiz ediyor. Özellikle halka açık şirketlerde, ver­gi şeffaflığı ve Çevresel, Sosyal ve Yönetişim (ESG) raporlaması arasındaki bağ da giderek kuvvetleniyor. Artık bir vergi ihtilafı, sadece vergi riski değil, aynı zamanda bir kurumsal yönetim riski olarak algılanıyor.

Anayasal engeller var

Tahkim mekanizmaları da eskiye göre da­ha fazla gündemde. AB ülkeleri arasında bağ­layıcı karar alma süreçlerinin artması ve bazı ülkelerde vergi tahkim heyetlerinin daha ak­tif hale gelmesi, uyuşmazlık çözümünde yeni bir kanalı işaret ediyor. Türkiye’de ise henüz tahkim uygulaması sistematik bir hale gelmiş değil, anayasal engeller var; ancak karşılıklı anlaşma usulüne artan bir ilgiden bahsetmek mümkün.

Önümüzdeki dönemde gerek idareler ge­rek mükellefler açısından en kritik yetkinlik, bu süreci “yönetebilmek” olacak. Sadece tek­nik savunma değil; şirketin iç belgelerinin tu­tarlılığı, vergi uyumu ile finansal strateji ara­sındaki ilişkinin ve hatta denetim ekipleriyle kurulan iletişimin, vergi uyuşmazlıklarının nasıl sonuçlanacağını belirleyen unsurlar hâ­line gelmesi kaçınılmaz.

Kısacası, uluslararası vergilendirme ala­nında ihtilafların çözümüne değil, önlenme­sine odaklanan bir dönem başlıyor. Bu dönü­şümde başarılı olmak isteyen uygulayıcılar için kritik üç başlık var: Proaktif uyum, ku­rumsal bütünlük ve çok taraflı bakış açısı.

Yazara Ait Diğer Yazılar