Vergi ve gümrük denetiminde yapay zekâ (2)
Bir önceki yazıda, yapay zekâya ilişkin temel hususları ele almıştık. Bu yazımızda, hukuki ve etik açıdan vergi/gümrük idaresinde yapay zekâ kullanımı meselesine yöneliyoruz. Yapay zekâya ilişkin hukuki ve etik sorunların farkında olmak yapay zekâ kullanımında sınırların belirlenmesi bakımından oldukça önemli.
Zira yapay zekâ kullanımı, yüksek potansiyeliyle birlikte gerek mükellefler gerekse vergi idareleri açısından önemli riskleri de içinde barındırıyor. Bu konuda, en büyük endişelerden biri vergi otoritelerinin büyük miktarda hassas ve kişisel veriyi işlemeleri nedeniyle gizlilik/mahremiyet ve güvenliktir.
Hukuki ve etik sorunların genel çerçevesi; tarafsızlık ve verilerin haksız kullanımı, şeffaflık, gizlilik ve veri yönetimi (yapay zekâ bağlamında mahremiyet, vergi mükelleflerinin kişisel bilgilerinin, nasıl ve ne zaman toplanıp işleneceği hususunda bir miktar kontrol sahibi olma hakkını ifade eder) hesap verebilirlik şeklinde tespit edilmektedir*. Bu arka planda, verilerin doğru şekilde işlenmesini, güvenliğini ve kötüye kullanılmamasını sağlamak ve bunların denetimi zorlu konuların önünde gelmektedir.
OECD ilkeleri
OECD Yapay Zekâ İlkeleri, yapay zekâ konusunda kabul edilen ilk hükümetler arası standarttır. Bu ilkeler, insan haklarına ve demokratik değerlere saygılı, yenilikçi ve güvenilir yapay zekâyı teşvik etmektedir. İlkeler 2019 yılında kabul edilmiş ve 2024 yılında güncellenmiştir. Beş değere dayalı ilke ve politika yapıcılar ile yapay zekâ aktörlerine yönelik pratik ve esnek rehberlik sunan beş tavsiyeden oluşmaktadır. Türkiye ilkeleri kabul eden ülkeler arasındadır. İlkeler kısaca; kapsayıcı büyüme, sürdürülebilir kalkınma ve refah, adalet ve mahremiyet dâhil olmak üzere insan hakları ve demokratik değerler, şeffaflık, güvenlik ve hesap verebilirlik şeklindedir.
Hukuki ve etik zorluklar yanlı tutum ve verinin gerekçesiz kullanımı
YZ sistemleri, eğitim verilerindeki geçmiş yanlı tutum, algoritma tasarımındaki hatalar, beklenmedik veri etkileşimleri ve tek yanlı geri bildirim döngüleri nedeniyle taraflı sonuçlar üretebilir. Bu risklerin azaltılması için karar süreçlerinin tarafsızlığı objektif biçimde kanıtlanmalı ve tüm etkileyen unsurlar dikkatle değerlendirilmelidir.
Basitlik-karmaşıklık dengesi
YZ sistemleri fazla karmaşık olursa “kara kutu” hâline gelerek anlaşılmazlığa, fazla basitleştirilmesi halindeyse yanlı sonuç üretimine yol açabilir. Bu nedenle, kullanıcıların yetkinliği, kurumun kapasitesi ve veri kalitesi dikkate alınarak, değer katan ama karmaşıklığı sınırlı sistemler tercih edilmelidir.
Şeffaflık
YZ sistemlerinin tüm paydaşlar tarafından anlaşılabilir şekilde açık ve net bilgilerle tanıtılması gerekir. Üç boyutta ele alınır:
Açıklık: Hangi bilgiler kamuoyuyla paylaşılır?
Anlaşılabilirlik: Bu bilgiler paydaşlar tarafından nasıl algılanır ve anlaşılır?
Açıklanabilirlik: YZ’nin etkilediği bir karar neden ve nasıl alınmıştır?
Bu unsurlar, yönetişim süreçlerinde iyileştirme alanlarını belirlemeye yardımcı olacaktır.
Gizlilik ve veri yönetişimi
Mükellef verileri, YZ sistemlerinin geliştirilmesinde önemlidir ancak aynı zamanda veri ihlalleri ve aşırı gözetim gibi riskler doğurur. Bu nedenle veri gizliliğini korumaya yönelik temel yönetişim adımları geliştirilmelidir.
Hesap verebilirlik
Bu ilke, YZ’nin etik kullanımını güvence altına almada merkezi bir rol oynar. Hesap verebilirliğe ilişkin bir çerçevenin oluşturulması, olası zararları tespit etmeye, izlemeye ve telafi etmeye yardımcı olur; böylece YZ kullanımına yönelik kamu güveni ve toplumsal kabul güçlenecektir.
Tespitlerden anlaşıldığı üzere, vergi-gümrük idaresinin önünde yönetilmesi gereken çok katmanlı bir süreç vardır. İdarede dijitalleşme bakımından alınan mesafe göz önünde bulundurulursa, hukuk devleti ekseninde yukarıdaki hususlar bakımından da iyimser olunabileceği görüşündeyim.
*Understanding Artificial Intelligence in Tax and Customs Administration”, Technical Notes and Manuals 2024, 006 (2024)