Xi’nin Moskova ziyareti

Prof. Dr. Ragıp Kutay KARACA
Prof. Dr. Ragıp Kutay KARACA DIŞ POLİTİKANALİZ ragipkutay.karaca@dunya.com

ABD’nin, Soğuk Savaş’ın bitişinin hemen sonrası, kendini dünyanın tek lideri kabul etmesine ve Deng Şioping liderliğindeki Çin ile Boris Yeltsin liderliğindeki Rusya’nın kapitalist-liberal sisteminin en azından şimdilik kapitalist tarafının paydaşı olacağına inancının yanlışlığı 2000’li yılların başında ortaya çıktı. Sonraki süreç ise kutupsuz ve hegemonik olmayan bir sistemin yarattığı sorunlarla geçti.

Bu durum da ABD’nin işine yaramadı. Keza Avrupalı müttefiklerine bile inandırıcılığını kaybetmiş bir ABD vardı. Rusya’nın Ukrayna işgali ABD için can simidi oldu. ABD, Ukrayna krizini müttefiklerine yönelik büyük bir “Rus tehdidi” olarak sundu ve bunda başarılı olarak Avrupalılara NATO’yu tekrardan tek güvenlik şemsiyesi olarak kabul ettirdi.

En büyük kazancı ise Batı’da yeniden şekillenen bir kutbu ortaya çıkarabilecek olmasıdır. Bu kutbun karşısında bir başka kutbun olması en temel ihtiyaç gibi gözüküyor. Bu kutbun da Çin-Rus işbirliğiyle gerçekleşmesi büyük ihtimal. Bu ihtimal bu hafta Çin Devlet Başkanı Xi Xinping’in Moskova ziyaretiyle alevlendi.

Macron’u masanın öbür ucuna oturtup, uğurlamayan Putin’in Xi’yi kabulündeki tören bu alevin boyutunu da gözler önüne serdi. Ziyaret öncesi Xi, Rus gazetesi RIA Novosti’de makale yazdı. On yıl içerisinde 8 kez Rusya’yı ziyaret ettiğini belirten Xi, iki ülkenin Çin-Rusya ilişkilerini diplomasilerin ana önceliklerinden biri olarak kabul ederek bağımsız bir dış politika izlediklerine vurgu yaptı.

Bu vurgu, Çin’in önceliklerinin başında Rusya gelse de Rusya’ya endekslenmiş bir dış politikada izlemeyeceği anlamı taşıyor. Xi ikili ilişkiyi tanımlarken uyumsuzluk, çatışmasızlık ve üçüncü şahıslara karşı yönelmeme ilkeleri üzerinde duruyor.

BM merkezli uluslararası sistemi, uluslararası hukuka dayalı dünya düzenini, BM Şartı’nın amaç ve ilkelerine dayanan uluslararası ilişkilerin temel norm ve ilkelerini sıkı bir şekilde desteklemekten bahsediyor.

Yazıyı okurken bu ilkeler içerisinde “Ukrayna”’yı nereye koyuyorsunuz sorusunu sorma fikri aklımdan geçerken Xi, yazının devamında, Çin’in Ukrayna politikasındaki temel ilkelerini BM Şartının amaç ve ilkelerine uyma, güvenlik alanındaki tüm devletlerin makul kaygılarına saygı duyma, Ukrayna krizinin barışçıl bir şekilde çözülmesine yönelik tüm çabaları destekleme ve küresel üretim ve tedarik zincirlerinin istikrarı şeklinde ifade ediyor. Kafamdaki soruyu tekrarlıyorum ve ekleme yapıyorum.

Rus işgali BM şartının hangi amaç ve ilkelerine uyuyor? Ve krizin barışçıl çözümünü desteklerden Ukrayna’nın resmi sınırları Çin için ne ifade ediyor?

Bandung Konferansı’nda Hindistan ve Birmanya ile “barış içinde bir arada yaşamanın 5 ilkesi”ni kabul eden ve bu ilkeleri dış politikasının temeli olarak ilan eden Çin, Ukrayna işgalini egemenlik ve toprak bütünlüğüne saygı, birbirine saldırmama, birbirinin içişlerine karışmama, eşitlik ve karşılıklı yarar ve barış içinde bir arada yaşama ilkeleriyle nasıl örtüştürüyor?

Bu sorular içerisinde Rus basını Ukrayna-Rusya krizinde Çin’in arabuluculuğundan bahseden yazılar yayınladılar. Bu yazıların temel aldığı örnek ise Çin diplomasisinin Suudi Arabistan ve İran arasındaki ilişkinin tekrar kurulmasında oynadığı başarılı roldü. Ama bu temel başından sonuna büyük yanılgılarla dolu.

Keza, İran 1979 yılından beri Batı tarafından tecrit edilmiş ve Rusya ve Çin’den başka bu tecriti dengeleyecek alternatifi olmayan bir ülke. Yani Çin’in yönlendirmesine açık halde. Çin, Ukrayna krizinde arabulucu olacak ise yönlendirebileceği ülke Ukrayna değil, Rusya olmalı.

Tabii ki bu yönlendirme Rusya’nın müsaade edeceği sınırlamalara gebe. Keza Ukrayna ABD ve müttefiklerinin yardımlarıyla Rusya’ya karşılık verebiliyor ve savaşın ne zaman, nasıl ve kimin arabuluculuğuyla bitebileceği konularında karar verecek taraf olmaktan çıkmış durumda.

Tüm bunlarla beraber en önemli sorun ise Batı’nın Çin’in arabuluculuğuna ne kadar sıcak bakacağıdır. Çin krizin küresel ekonomiye verdiği zararın farkında.

Küresel ekonomideki tıkanıklığın en çok etkileyeceği ülke belki de Çin. Ayrıca çatışmanın uzamasının ABD’ye siyasi, ekonomik ve askeri anlamda avantajlar sağladığının da farkında. Xi’nin ziyareti bir arabulucu yaratacak ise önce Putin’i ikna etmeli…

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sevgiliye kavuşmak; Şuşa 04 Ağustos 2023