Yabancı Fitch’i umursamadı dolar satıp, hisseye koştu!

Jülide YİĞİTTÜRK GÜRDAMAR
Jülide YİĞİTTÜRK GÜRDAMAR EKONOMİ GÜNLÜĞÜ julide.yigitturk@dunya.com

Cuma günü S&P ve Fitch’ten gelen haberlere sınırlı tepki veren piyasalar, haftaya olumlu bir başlangıç yaptı. MB’nin ihalesine teklif tutarının altında talep gelmesi ve yabancı alımlarıyla dolar/ TL 3,80’nin altına sarktı. BIST 100 endeksi ise 9 ayın en yüksek seviyesine ulaştı.

Piyasalar, cuma günü piyasalar kapandıktan sonra kredi derecelendirme kuruluşlarından gelen olumsuz haberlere; ‘kötü geride kaldı’ düşüncesi ile ters bir tepki verdi. Dolar/TL 3,80’nın altına 3,7994 liraya kadar düşerken, Borsa endeksi yüzde 3’e yaklaşan yükselişle 9 ayın en yüksek seviyesine yükseldi. 15 Temmuz’dan itibaren yüzde 30’un üzerinde değer kaybına uğrayan TL böylece bu yıl ilk kez gelişmekte olan ülke para birimlerinden pozitif ayrıştı. Bankacılar, Fitch stresinin ortadan kalkmasıyla yabancı fonların alıma geçtiklerini ve yaklaşık 500 milyon dolar civarında bir alım yaptıklarını tahmin ederek, “Yabancı dolar sattı, hisse aldı” yorumunu yaptılar. Standard & Poor’s (S&P) Türkiye’nin kredi not görünümünü “durağan” dan “negatif”e çevirirken, Fitch Ratings ise Türkiye’nin kredi notunu “BBB-”den yatırım yapılabilir seviyenin bir kademe altı olan “BB+” seviyesine indirdi ve not görünümünü “durağan” olarak belirledi.

Pozisyonlarda çözülme oldu

Cuma günü gelen açıklamalar sonrası 3,84’e gerileyen ve tekrar 3,90’na doğru hareket eden dolar/ TL, haftanın ilk gününe 3,8680 seviyesinden başladı. Merkez Bankası’nın bankacılar arasında swap olarak da tanımlanan açtığı 1 milyar dolarlık 1 hafta vadeli TL depo karşılığı döviz depo ihalesine 900 milyon dolar talep geldi. TCMB depo ihalesinde TL faiz oranını yüzde 11, dolar faiz oranını ise yüzde 0.75 seviyesinde tuttu. Talebin sınırlı kalmasının ardından düşüşünü hızlandıran dolar/TL 3,80’nın altına sarktı. Daha sonra 3,80-3,81 aralığında seyretti. Bankacılara göre, ihale sonuçları ile ‘dolara talep azaldı mı?’ görüşleri çoğaldı ve ‘TL toparlanacak’ beklentisine girilmesi ile yabancıların uzun pozisyonlarında toplu bir çözülme yaşandı.

Hissede alıma geçtiler

Dolar/TL’de yaşanan bu hareketin yanısıra Borsa İstanbul’da da yükseliş yaşandı. Özellikle bankacılık hisseleriyle 86200'e çıkan BIST 100 endeksi yüzde 3’e yaklaşan değer kazancına sahne oldu. BİST 100 endeksi, böylece 21 Nisan 2016 tarihinden bu yana en yüksek seviyeyi gördü. Uzmanlar, dolar/ TL’de satıcı olan yabancı fonların hisse senedinde alıma geçtiklerini belirterek, “Borsa İstanbul’da hisse senetlerinin değeri dolar bazında oldukça iskontolu işlem görüyor. Bu anlamda hikayesi olan ve özellikle ucuz kalan hisse senetlerinde alımlar gözlemledik” diye konuştular.

En kötü geride kaldı yorumu için erken

Yaşanan bu düşüşü kalıcı olarak görmeyen ve TL’nin değer kaybetmesine neden olan temel sebeplerde bir değişilik olmadığını ifade eden piyasa uzmanlarına göre, TL’deki bu değer kazancını teknik harekete bağlamak daha mantıklı. Uzmanlar, “Siyasi riskler devam ediyor. Önümüzde referandum var. Bu harekette 3,75 lirayı taban olarak görüyoruz. Bunun ötesi için temel bir hikaye lazım. Şimdilik sürükleyici bir gündem de görünmüyor. Bu nedenle TL için en kötü geride kaldı yorumu yapmak çok erken” dediler.

Enflasyon ve FED önemli olacak

Bu hafta yurtiçinde TCMB’nin Enflasyon Raporu sunumu izlenecek ve haftanın sonuna doğru Ocak ayına ilişkin enflasyon verileri ön planda olacak. Geçtiğimiz hafta TÜİK’in enflasyon sepetinde yaptığı güncellemenin ardından açıklanacak verinin seyri piyasalar açısından dikkatle izlenecek. Yurtdışında ise FED’in faiz kararı ve Ocak ayı istihdam verileri önemli. Piyasalar Fed’in bu ay faiz artırımını beklemezken son dönem ekonomik ısınma kaydeden ABD ekonomisinde istihdam verileri takip edilecek.

TL pozitif ayrıştı

TL dün dolar karşısında yaklaşık yüzde 1.5 civarında değer kazancı ile işlem görürken benzer gelişmekte olan para birimlerinde ise genelde değer kaybı hakim oldu. Bu yıl ilk kez TL pozitif ayrıştı. Darbe girişiminden bugüne dolar karşısında yaklaşık yüzde 25 değer kaybeden TL yıl başından bu yana ise yüzde 6-8 civarı kayıpla gelişmekte olan ülke para birimleri arasında en çok değer kaybeden para birimi konumunda.

Gedikli: Not kararı ekonomik değil, siyasidir

Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Bülent Gedikli, “Anayasa referandumu yaparsanız diye başlayan not kararı ekonomik değil siyasidir, iç işlerine müdahaledir! Bunu görmemezlikten gelmek imkansız” dedi. Gedikli, kredi derecelendirme kuruluşlarının Cuma günü Türkiye’nin kredi notuna ilişkin yaptıkları değerlendirmelerin ardından Twitter üzerinden şunları söyledi: “Türkiye her türlü manipülasyon ile ilgili hukuki süreç başlatma hakkını kullanabilecek özgüvendedir. Buna herkes dahildir. Kimse ve hiçbir kuruluş Türkiye Cumhuriyeti’nin ve vatandaşlarının geleceğinden daha önemli değildir. Operasyon çekmeye Kalkan operasyonunun bedelini öder! Fitch ve S&P’nin yapmaya kalktığı operasyona ne piyasalar ne de yatırımcılar aldırış etmedi, kararın subjektif olduğu gün gibi ortaya çıktı. Geçen hafta ‘Türkiye’nin notunu indirirseniz kendi itibarınızı kaybedersiniz’ demiştim. Uluslararası arenada bu skandal konuşuluyor. 7 Haziran sonrası Hendek siyaseti yapanlarla 15 Temmuz sonrası not indirenlerin Türkiye’ye karşı ortak hareket ettiği artık aşikar.”

Kocasert: Sürpriz bir karar değil

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkan Vekili ve Denizli İhracatçılar Birliği Başkanı Süleyman Kocasert; uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Türkiye’nin kredi notunu ‘BBB-’ den ‘BB+’ ya düşürmesinin sürpriz bir karar olmadığını söyledi. Kocasert, “Böyle bir not indirimi piyasaların çok büyük bir kısmı tarafından uzun süredir beklenmekteydi ve bu baz senaryo üzerinden piyasalar önemli ölçüde satın alınmıştı. Not indiriminin Cuma gecesi açıklanması ve araya hafta sonunun girmesinden dolayı, piyasaların vereceği tepkinin çok sert olmamasının avantaj olacağını düşünüyorum” dedi. “Bir diğer önemli kredi derecelendirme kuruluşu S&P, ülkemizin kredi notu görünümünü durağandan negatife düşürdü. İki önemli olumsuz açıklama sonrasında, önümüzdeki süreçte finansmana erişim maliyetlerinde yükselmeler olabileceğini ve düşünüyorum” diye konuşan Kocasert, “Ancak; önümüzdeki dönemde yapısal reformlara daha fazla odaklanarak ve makroekonomik göstergelerde iyileşme sağlayarak kredi notumuzu tekrardan daha üst kademelere taşıyabiliriz. Burada altı çizilmesi gereken bir nokta da ihracatın Türkiye ekonomisinde lokomotif rolde olması” açıklamasında bulundu.

Ökmen: Önemli olaylar arifesinde değişiklik haksızlık

Japan Credit Rating (JCR) Eurasia Başkanı Orhan Ökmen, oldukça dolu bir gündemle Türkiye’nin şu anda, usulün tekniğin önünde olduğu istisnai bir konjonktürden geçtiğini ifade etti. Önemli olayların arifesinde not değişikliği yapmamanın derecelendirme literatürünün metodolojik olarak önemli bir taahhüdü olduğunu belirten Ökmen, “Böylesine istisnai konjonktür dönemlerini dikkate almadan yapılacak bir not değişikliğinin, haksızlık ve adaletsizlik durumu oluşturacağı bilinen bir sonuçtur. Gündem konularının sonuçlarının şekillenmesini beklemek öngörü hatasını, haksızlığı ve adaletsizliği önleyecek en doğru yöntemdir.” ifadelerini kullandı. Ökmen, Türkiye’nin yatırım yapılabilir notlarını koruma konusunda zorlandığı bir noktaya gelmiş olduğu, hatta teknik olarak not indirimi zeminine ulaştığı hususunda hiçbir tereddüt bulunmadığını ancak konjonktürün böylesine istisnai dönemlerinde, usulün teknikten önce gelmesi gerektiğinin en açık ve en önemli tarafsızlık kuralı olduğunu kaydetti. Gündem konularının netleşmesini beklemeden not değişikliğine gidilmesinin, gündem konularının bir kısmının sonuçları üzerinde lehte ve aleyhte pozisyon yarattığının bilindiğini ifade eden Ökmen, “Reyting kuruluşlarının, ülkelerde ilave pozisyon yaratmamaya veya ülkelerin kendi pozisyon sonuçları üzerinde etkili olmamaya özen göstermeleri beklenir. Not aksiyonlarının gerekçelerinde teknik olarak herhangi bir faktörel hatanın olmamış olması, usul hatasının varlığını yadsımaz.” değerlendirmesinde bulundu.

TCMB 2017 yılı PPK takvimini açıkladı

Merkez Bankası’nın bugüne kadar ayda en az bir kez toplanan Para Politikası Kurulu’nun (PPK) yılda en az sekiz kez toplanmasına ilişkin kanunun yayımlanmasının ardından banka 2017 yılına ilişkin PPK takvimini yayımladı. TCMB’nin 2017 takvimine göre 24 Ocak’ta gerçekleşen PPK sonrası bir sonraki toplantı 16 Mart’ta yapılacak. Resmi Gazete’de ilgili değişiklik Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve KHK’larda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 27 Ocak’ta yapılmıştı. TCMB ise hafta sonu yaptığı açıklamada 2017 takvimini internet sitesinde yayımladı. Öte yandan TCMB 2018 Yılı Para ve Kur Politikası metninin ise 5 Aralık’ta açıklanacağını da duyurdu.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar