Yatırım fonlarının yatırım eğilimi…
Son yıllarda hızla büyüyerek yatırımcılar açısından çok daha temel bir ürün haline gelen yatırım fonlarındaki dolarizasyon eğilimini, geçen hafta yeni derlediğimiz veri seti üzerinden incelemiştim. Bu hafta ise aynı veri setinde gözlemlediğimiz yatırım enstrümanlarına yönelik eğilimlere değineceğim. Özellikle TL tahvil ve hisse senedine yönelik, fiyat etkisinden arındırılmış yönelimlerin takip edilmesinin, piyasa hareketlerinin öngörülmesi açısından önemli olduğunu düşünüyorum.
Yeni veri seti ve fiyat etkisinden arındırma
TEFAS’ın menkul kıymet yatırım ve emeklilik fonlarına ilişkin açıkladığı portföy büyüklükleri ile yüzdesel portföy dağılım verilerini kullanarak, yatırımların enstrüman bazında dağılımına yönelik bir veri seti oluşturduk. Günlük bazda, 2021 ortasından itibaren derlediğimiz bu veri setinin nasıl oluşturulduğunu geçen haftaki yazımda anlatmıştım; bu nedenle burada tekrar etmiyorum. (Bkz: “Yatırım fonlarından al haberi”)
Bu veri seti; tahvil, hisse senedi, eurobond, mevduat gibi çeşitli yatırım kategorilerinde tutulan fon büyüklüklerini içermektedir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, bu tutarların piyasa fiyatları ile değerlenmesi nedeniyle, fonlardaki değişimin hem yatırımcı giriş-çıkışlarından hem de fiyat hareketlerinden etkilenmesidir.
Dolayısıyla, yatırımcı tercihlerindeki gerçek değişimleri izleyebilmek için, yatırım gruplarındaki reel (fiyat etkisinden arındırılmış) fon hareketlerini hesaplamak gerekir. Bu amaçla, tahviller için BIST’in yayımladığı, Hazine tarafından ihraç edilen TL cinsi sabit kuponlu ve iskontolu tahvillerin toplam getirisini yansıtan BIST-KYD Tüm endeksi; hisse senetleri için ise BIST 100 hisselerinin toplam getirisini yansıtan endeks kullanılmıştır.
Yatırım fonları gruplarına göre (para piyasası, tahvil-bono, eurobond vb.) belli yatırım kriterlerine bağlı olsa da, fon yöneticilerinin belirli bir esnekliği bulunmaktadır. Bu nedenle, söz konusu fon akımları, yatırımcı tercihlerinin yanı sıra, fon yöneticilerinin kararlarını da kısmen yansıtmaktadır.
Tahvillere giriş toparladı Geçtiğimiz yılın büyük bölümünde yatırım fonlarındaki tahvil tutarı yatay seyretmiş, kısa vadeli faizlerin cazibesiyle para piyasası fonları daha fazla tercih edilmiştir. Ancak, kasım ayında SPK’nın yaptığı değişiklikle, para piyasası fonlarının portföylerinin asgari %10’unu devlet iç borçlanma senetlerine yönlendirme zorunluluğu getirilmiş ve bu düzenleme için Şubat sonuna kadar uyum süresi tanınmıştır.
Bu düzenlemeye ek olarak, TCMB’nin aralık ayında faiz indirimlerine başlaması, faiz yatırımlarının daha uzun vadeye kaymasına neden olmuştur. O dönemde uzun vadeli tahvillerde yaşanan sermaye kazancı, tahvil fonlarının getirilerini desteklemiş ve yatırımcıların ilgisini çekmiştir.
Bu doğrultuda, yatırım fonlarındaki tahvil tutarı 2024’ün ilk çeyreğinde 300 milyar TL artarak 500 milyar TL seviyelerine yükselmiştir. Bu artışta, faizlerdeki düşüşe bağlı olarak tahvil fiyatlarındaki yükselişin de etkisi olmuştur. Ancak, grafikten de görülebileceği üzere, fiyat etkisinden arındırıldığında da belirgin bir artış gözlenmektedir.
Mart ayında piyasalarda yaşanan sert bozulma nedeniyle tahvil faizleri yükselmiş, bu durum risksiz olarak kabul edilen para piyasası fonlarında fiyat kayıplarına ve bu fonlardan ciddi çıkışlara yol açmıştır. Bu da tahvil piyasasında satış baskısını artırarak süreci daha da olumsuz etkilemiştir. Nisan ayında, TCMB 124.5 milyar TL nominal tutarda tahvil alımı gerçekleştirerek tahvil piyasasına müdahalede bulunmuştur. Mayıs ayında piyasalardaki dalgalanma azalırken, tahvil fon tutarlarında sınırlı da olsa bir artış gözlenmiştir. Ancak temmuz ayına kadar olan dönemdeki artışın büyük oranda tahvil faizlerindeki düşüş ve sermaye kazançlarından kaynaklandığı, reel olarak ise tahvil yatırım miktarının yatay kaldığı görülmektedir.
TCMB’nin faiz indirim sürecine yeniden başlamasıyla birlikte tahvillere girişin son haftalarda bir miktar hız kazandığı izlenmektedir. 1 Ağustos itibarıyla, son üç haftada yatırım fonlarındaki TL tahvil miktarı 34 milyar TL artarak 463 milyar TL’ye ulaşmıştır.
Borsaya kademeli giriş devam ediyor Yatırım fonlarındaki hisse senedi yatırımlarında ise son dönemde belirgin bir artış gözlenmektedir. Grafikten de görülebileceği gibi, mayıs ortasından bu yana yaklaşık 100 milyar TL artış gösteren hisse senedi fon tutarı, 495 milyar TL’ye ulaşmıştır.
Ancak bu artışta, borsadaki yükselişin önemli bir etkisi bulunmaktadır. Fiyat etkisinden arındırıldığında, mart ayındaki düşüşün ardından, mayıs ayından itibaren kademeli bir girişin olduğu görülmektedir.
Son gelen olumlu enflasyon verisi, faiz indirimlerinin devam edeceği yönündeki beklentileri güçlendirmiştir. Bu durum, faizlerin düşeceği beklentisiyle tahvil yatırımlarını, orta-uzun vadede ekonomik toparlanma beklentisiyle de hisse senedi yatırımlarını destekleyebilir. Yatırımcı eğilimlerinde bu beklentilerin etkisi şu aşamada sınırlı düzeyde gözlenmektedir. Önümüzdeki dönemde bu eğilimlerin yakından izlenmesi, piyasa hareketlerinin öngörülmesi açısından önem arz etmektedir.

