Yeni yıla nasıl giriyoruz?
2025 yılının son yazısında birlikteyiz, yeni yıla ilişkin beklentileri önceki yazılarda paylaştığımız için bu yazıda da biraz geride bıraktığımız yıla dair akılda kalanları yazalım, yani şairin deyimiyle ışık huzmesinden perdeye yansıyanları. İçerde global piyasalardan bağımsız olarak yaşadığımız gelişmeler büyük ölçüde dışarıya kıyasla negatif ayrışma yaşamamıza neden oldu. Hemen eleştirip yeni yıla girerken moralimizi bozma derseniz iyi haberler ile başlayalım.
Son yıllarda olduğu gibi belirli bir denge gözetilerek TL değerlenmesinin devam etmesi ile dezenflasyon süreci içinde kaldık. TL faizleri ve ülkemizin dışardan borçlanması adına önem arz eden CDS kredi temerrüt risk primi kademeli olarak aşağı geldi. Sadece Hazine değil, bankalarımız ve büyük şirketlerimiz de daha düşük maliyetler ile tahvil sattı, borç çevirme oranları sendikasyon kredilerinde %100 üzerinde gerçekleşti, yani azalan maliyet ile daha fazla borç aldık. Bütçe üzerinde önemli bir yük yaratan faiz ödemeleri adına TL tahvil faizlerindeki düşüş de önemliydi.
Sistemin kur hassasiyeti
Diğer taraftan dolar kurunun mevcut seyri sanayicinin üzerindeki yükü artırmakta. Bu sene EUR/USD paritesinin yükselişi ve enerji fiyatlarının düşüşü ile belki yansıma sınırlı oldu ancak her zaman böyle olmayabilir. Yabancı para cinsi yaratılan kaynak katma değer üretecek projelerde kullanılacaksa, tabii ki ekonomi adına önemli. Ancak yüksek TL kredi faizlerinin yarattığı baskıyı hafifletmek için bu yol tercih ediliyorsa, verimlilik olarak bir şey değişmeden sistemin kur hassasiyeti artmış oluyor.
Dışarıda 2025 yılına damga vuran isim şüphesiz ABD Başkanı Trump olarak belirtilebilir. Yarattığı gümrük vergisi belirsizliği küresel ticareti sıkıntıya soktu. Yeni trend dışarıya bağımlılığın azaldığı ve üretimi içeriye taşımaya gayret eden bir duruş. Yüksek teknoloji üreten şirketlerin yapay zeka teması üzerinden yarattığı yatırım döngüsü piyasaları yukarı taşıdı ve Trump belirsizliğinin etkilerini oldukça sınırladı. Yapay zeka konusu, donanım tercihlerinde, istihdam yaratma potansiyelinde ve verimlilik artışı hesapları üzerinden irdelenmekte.
Çin sürekli altın biriktiriyor
Çin Merkez Bankası’nın başı çektiği ancak ABD ile sorun yaşama potansiyeli üzerinden diğerlerinin de geride kalmadığı bir altın tercihi değerli maden piyasasını yeni rekorlara taşıdı. Çin bir yılı aşkın süredir kesintisiz olarak altın almasına rağmen, üç trilyon dolar rezervinin daha sadece %10 kısmını altına çevirebilmiş durumda. 2025 yılında Ukrayna-Rusya savaşı bitmediği gibi ABD’nin resimden çıkma eğilimi ile Rusya’nın direk olarak Avrupa ile karşı karşıya gelmesi söz konusu oldu. Tayvan ve Venezuela üzerinden yaşanan gelişmeler jeopolitik risklerin azalmadığına ve bilakis artış kaydedebileceğine işaret etti.
Avrupa’da süregelen göçmen krizi, siyasi belirsizlik, düşük büyüme, yaşlanan nüfus gibi negatif faktörler en büyük ihracat pazarımıza dair iyimser konuşmamızı zorlaştırıyor. Jeopolitik riskler maalesef bununla sınırlı değil, yakın coğrafyamızda yaşanan gelişmeler de etkili olmakta. Sınırımıza yakın ülkelerde yaşanan gelişmeler piyasalarda belirsizlik yaratmaya devam etti. Tüm bu gelişmelerin ışığında güzeli görmeye çalışarak ama gerçeği söylemekten kaçınmadan bir yılı daha bitiriyoruz. Aileleriniz ve sevdiklerinizle beraber yaşadığınız her gün kıymetli, bunu unutmadığınız bir yıl diliyorum…