Zor günler

Prof. Dr. Burak KÜNTAY
Prof. Dr. Burak KÜNTAY DÜNYA’NIN POLİTİKASI burak.kuntay@dunya.com

Zor günlerden geçiyoruz. Benim jenerasyonum Erzincan depremini hatırlamaz. Bizim için Gölcük depremi ve ardından gelen Düzce depremi ömrümüzün hiç unutulmayacak ve içimizi yakan, hala üzerimizden atamadığımız, en derinden hissettiğimiz bir acı olarak, bir daha yaşanmamasını temenni ettiğimiz bir afetti.

Bu hafta aklımda, Amerikan Başkanı’nın ulusa sesleniş konuşmasını yazmak, Amerika’daki artan enflasyonun etkilerini konuşmak, 2024 Başkanlık Seçimleri ve muhtemel adaylar üzerinde durmak istediğim bir yazı vardı.

 Son on gündür ne başkan adaylarını takip ettim, ne ulusal sesleniş konuşmasını dinledim, ne de Amerika’daki enflasyon umurumdaydı. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Benim milletim, benim ulusum, benim insanım kan ağlıyor.

 Tarihimizde bir defa daha böyle bir şey olmaz dediğimiz bir depremin üzerinden yirmi beş sene geçmeden çok daha büyük bir acı ile uyandık. Ne işiniz, ne gücünüz, ne planlarınız, ne de hedefleriniz bir anlam ifade etmiyor.

Planladığımız hiçbir şey umurumuzda bile olmuyor. Çünkü canımız acıyor. Bu zor günlerden ancak ve ancak, bir arada, yek vücut çıkabiliriz. Herkes elinden geldiğince, madden, manen, aklıyla, bedeniyle, parasıyla, puluyla, bilgisiyle bir şekilde destek olmaya çalışıyor. Yeter mi? Mümkün değil. Canlarımız gitmiş, binlerce umut, binlerce ışık, binlerce gülen yüz solmuş.

 Geçen hafta yazımı yazamadım. Nasıl yazayım? İnsanın ne eli klavyeye gidiyor, ne aklına bir şey geliyor. Sadece donup kalıyorsunuz, çünkü kayıplarınız rakamlardan ibaret değil. Her biri bir hayat, her biri bir evlat, her biri bir ana, bir baba, bir kardeş, bir can. Böyle büyük felaketler bazen yüzyılda bir, bazen bin yılda bir olur.

 Bizim jenerasyon maalesef bu iki büyük acıyı yirmi dört sene arayla iki kez yaşadı. Bu acılar hiçbir zaman dinmez, telafisi de olmaz. Ama büyük milletler omuz omuza, sırt sırta, yürek yüreğe yoluna devam eder. Kolay mı? Değil, hiç değil. Bir babayı, bir anayı, bir evladı kaybediyorsunuz. Hayatınız tamamıyla değişiyor. On binlerce insanımızı kaybettik, nasıl telafi olsun, nasıl yüreğimiz soğusun, elbette mümkün değil.

Elinden geleni yapmak isteyen, birbirine sırt vermek isteyen, güzel bir toplumuz biz. Büyük milletiz. Güzel milletiz. Asil milletiz. Koca yürekli bir milletiz. Asla geride kalanı terk etmeyiz, önümüze bakarken kayıplarımızı kalbimizde dimağımızda taşırız. Bunları yaparken herkesin destek olma yolu, bakış açısı farklıdır.

Yöntemleri, inançları, görüşleri farklıdır. Kendi doğruları ve inançları istikametinde bir yol çizer ve elinden geleni yapar, hep böyle olmuştur bundan sonra da böyle olacak. Kimi parasını bir yere verir, diğeri başka bir yere. Kimi eline yemek tası alır koşar, kimi çadır yapar, kimi elleriyle taş kaldırır. Herkes gücünün yettiği, kendi şartlarının el verdiğinin en fazlasını milleti için yapar, yapıyoruz, yapacaktır.

On gün öncesi ne konuşuyorduk? Seçim ne olacak, Merkez Hakem Kurulu ve futbol takımları nasıl uzlaşacak? O ne olacak, bu ne olacak? Elbette bunları düşünmeden, konuşmadan, günlük işlerle uğraşmadan da hayat dönmüyor, zaman geçmiyor. Ancak sabah bir kalktık ocaklar sönmüş, kanımız akmış, canımız yanmış, telafisi olmayan bir ateş yanıyor içimizde.

Artık kırmayın birbirinizi. Ne makamlar, ne mevkiler, ne para, ne pul, ne uğruna birbirimizi kırdığımız hiçbir şeye değmez. Canlarımız gitmiş, ne oldu konuştuğumuz konular, hepsi boş. Bu millet tekrar ayağa kalkar. Yaralarını sarar, kayıplarını unutmaz, unutamaz ama öyle ya da böyle yolunu alır. Mecburdur buna, ama buradan çıkarılması gereken dersleri asla ve asla unutmamak lazım. İnşaat sektörümüzden, sivil toplum örgütlerimize, acil müdahale ekiplerimizden, arama kurtarma organizasyonlarımıza, sağlık hizmetlerimizden, lojistik organizasyonlarımıza, tüm afetlere karşı hazırlıklarımızın her zaman tam olmasına, organizasyon yapımızın, tüm planlamalarımızın, her şeyin baştan aşağı tekrar düşünülmesi, revize edilmesi lazım.

Ama her şeyden önce kırmayın birbirinizi. Ülkeler taziyelerini iletti, arama kurtarma ekiplerini gönderdi, haber olarak verdi ve herkes yine kendi ülkesinin gündemine döndü. Bizim ateşimiz sönmüyor, sönmez. Dedim ya, ateş düştüğü yeri yakar. Dini, siyasi görüşü, milliyeti ne olursa olsun bir toplumun birbirinin arkasında durmasından daha büyük bir güç yoktur. O yüzden kırmayın birbirinizi, gerçekten hiçbir şeye değmez, değmiyor. Hepimizin başı sağ olsun.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
G20’nin diğer yüzü 14 Eylül 2023
Soçi zirvesi 07 Eylül 2023
Bu kış sert geçecek 31 Ağustos 2023
Uydu savaşları 24 Ağustos 2023
NATO ve İsveç   13 Temmuz 2023
Fransa'da neler oluyor? 06 Temmuz 2023
Blinken’in Çin ziyareti 22 Haziran 2023
Trump, Mar-a-Lago 20 Haziran 2023