2025’te Türkiye ekonomisinin yol haritası: Enflasyon, faiz ve büyüme beklentileri

2025 yazında Türkiye ekono­misinin ana gündemi, dezenf­lasyon sürecinin ne kadar kalıcı olabileceği ve bunun büyüme-fi­nansman dengesi üzerinde nasıl etkiler yaratacağıdır.

Temmuz 2025 itibarıyla TÜİK, yıllık tüketici enflasyonunu %33,52, aylık artışı %2,06 olarak açıkladı. Bu, bir önceki aya gö­re yaklaşık 1,5 puanlık bir geri­lemeye işaret ediyor. Kira tavan artışında referans alınan 12 aylık ortalama ise %41,13 oldu. Üre­tici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) yıl­lık %24,19’a geriledi; bu, maliyet kaynaklı fiyat baskılarının zayıf­ladığını gösteriyor.

Para politikası: Sıkılık korunuyor, ama ton yumuşuyor

Bu düşüşler, son iki yıldır uy­gulanan sıkı para politikası, iç ta­lepteki belirgin yavaşlama ve dö­viz kurlarındaki görece istikrarın ortak etkisiyle sağlandı. Ancak tablo tamamen pürüzsüz değil. Gıda fiyatları, kira ve hizmet enf­lasyonu hâlâ yüksek seyrediyor. Özellikle lokanta-otel, ulaştırma ve konut kalemlerinde yıllık artış oranları, genel TÜFE’nin 10- 15 puan üzerinde seyrediyor. Bu durum, dezenflasyonun hı­zını yavaşlatan yapısal bir ka­tılık oluşturuyor.

24 Temmuz 2025’te Türki­ye Cumhuriyet Merkez Ban­kası (TCMB) Para Politika­sı Kurulu, politika faizini 300 baz puan indirerek %43’e çek­ti. Bu, 2024 ortalarından beri ilk kez ölçülü bir gevşeme adı­mı olarak kayda geçti. TCMB, ka­rar metninde “sıkı para politikası duruşunun korunacağı, ancak de­zenflasyon görünümüne paralel olarak adım boyutunun toplan­tıdan toplantıya değerlendirile­ceği” vurgusunu yaptı. Bu mesaj, hızlı ve agresif bir faiz indirim sü­reci olmayacağı anlamına geliyor.

Büyüme beklentileri: Dengeli ama zayıf

Yüksek faiz, kredi talebini sı­nırlamaya devam ediyor. Ticari kredilerde teminat ve vade ko­şulları sıkı; konut kredilerinde ise faizlerin hâlâ %3,5-4 seviyele­rinde olması, yeni konut talebini baskılıyor. Yatırım kredilerinde ise reel sektörün borçlanma işta­hı, belirsizlikler ve yüksek mali­yet nedeniyle düşük seyrediyor.

2024 yılında Türkiye eko­nomisi %4,1 büyümüştü. 2025 için resmi Orta Vadeli Program (OVP) hedefi %3 olsa da, piyasa tahminleri %2,8-3,2 aralığında yoğunlaşıyor.

Büyümeyi aşağı çeken fak­törler:

Tüketimde soğuma: Yüksek faiz ve enflasyonun satın alma gü­cünü sınırlaması, perakende ve dayanıklı tüketim malları satışla­rında yavaşlamaya yol açıyor.

Yatırımlarda temkin: Reel sektör, belirsizlikler ve yüksek finansman maliyetleri nedeniyle yeni yatırım projelerinde bekle­me eğiliminde.

Büyümeyi destekleyen fak­törler:

Turizm: 2025 yılı turizm gelirlerinin 60 milyar dola­ra ulaşması bekleniyor; bu, cari açık üzerinde önemli bir rahatlama yaratabilir.

İhracat: Avrupa’daki kıs­mi toparlanma ve kurun kontrollü değer kaybı ihra­catı desteklese de, küresel talep hâlâ zayıf.

Kur ve dış ticaret dengesi

Dolar/TL kuru 2025 başında 37 seviyesindeyken, yaz ayların­da 39,5-40 bandında seyrediyor. Yıl sonunda 41-42 aralığı öngö­rülüyor. Kurdaki kontrollü artış, ihracatçıya rekabet avantajı sağ­larken, ithalat maliyetlerini yük­selterek enflasyona yukarı yönlü baskı yapabilir.

Cari açık tarafında, enerji itha­latındaki gerileme ve turizm ge­lirlerindeki artış sayesinde 2025 sonunda açığın 30 milyar doların altına inmesi olası. Ancak bu iyi­leşmenin kalıcı olabilmesi, sanayi üretiminde ithal girdi bağımlılığı­nın azaltılmasına ve ihracatın kat­ma değerinin artırılmasına bağlı.

Dezenflasyonun kalıcı olma­sı için yalnızca para politikasına değil, mikro ve yapısal reformla­ra da ihtiyaç olduğudur.

Öncelikli alanlar:

1- Hizmet enflasyonu ile müca­dele: Kirada arzı artıracak ko­nut politikaları, turizm sezonu dışında fiyat istikrarı sağlayacak düzenlemeler.

2- Tarım ve gıda zinciri: Depola­ma, lojistik ve üretim tekno­lojilerinde modernizasyon yatı­rımları.

3-Enerji bağımsızlığı: Yenile­nebilir enerji yatırımlarının teşviki ve enerji maliyetlerinin öngörülebilirliği.

4- Yatırım ortamı: Hukuki gü­ven, şeffaflık ve yatırımcı dostu mevzuat.

Bu adımlar atılmazsa, enflas­yon kısa süreli olarak düşse bi­le orta vadede yeniden yükselme riski taşıyor.

Şirketler için stratejik öneriler

Nakit döngüsünü kısaltmak: Tahsilat sürelerini düşürmek, nakit akışını haftalık izlemek.

Kur riskini yönetmek: Doğal koruma (hedge) yöntemleriyle döviz pozisyonunu dengelemek.

Senaryo planlaması: Fiyatla­ma ve maliyet yapısını üç farklı senaryoya (iyimser, baz, kötüm­ser) göre hazırlamak.

Temmuz 2025 verileri, de­zenflasyonun sürdüğünü teyit ediyor: Yıllık TÜFE %33,52, ay­lık %2,06, Yİ-ÜFE %24,19. Po­litika faizi %43’e inse de para politikası hâlâ sıkı. İleriye dö­nük olarak, büyüme beklentile­ri ılımlı, kur hareketleri kontrol­lü, cari dengede iyileşme ihtima­li yüksek. Ancak kalıcı istikrar için mali disiplinin sürdürülme­si, yapısal reformların hayata ge­çirilmesi ve özel sektörün finan­sal risklerini dikkatle yönetmesi şart.

2025, Türkiye için “denge yılı” olma potansiyeline sahip; ama bu, politikaların kararlılıkla sür­dürülmesine ve jeopolitik risk­lerin sınırlı kalmasına bağldır.

Son söz: “Para basmak fakirli­ği bitirseydi, diploma basmak da aptallığı bitirirdi”Javier Milei

“Maskeyi sadece Maskeli ba­lolarda takarım, insanların ara­sında dolaşırken değil” Fyodor Dostoyevski

Yazara Ait Diğer Yazılar