ABD’de banka bilançolarının anlattığı hikâye

Özgür HATİPOĞLU
Özgür HATİPOĞLU DERİN BAKIŞ ozgur.hatipoglu@dunya.com

ABD’de küçük bankaları içine alan ve bu bankalardan çok büyük miktarlarda para çıkışına neden olan mini krizin hemen ardından bilanço dönemi geçtiğimiz hafta JP Morgan, Citi Bank ve Wells Fargo ile başladı.

Hepsi de beklentinin üzerinde kar elde ederken, çatıları altında toplanan müşteri mevduatları fazlaca yükseldi. Bilançoların kamuoyu ile paylaşıldığı sunumlarda CEO’ların da açıklamaları oldu. Haydi bu açıklamalardan edindiğim küçük notları inceleyelim…

Wells Fargo CEO’su Charlie Scharf’ın açıklamalarına göre yüksek faiz özellikle konut kredisi talebini azalttığı için kredi gelirleri azalmış ve kredi iş kolu artık verimsiz hale gelmiş durumda. Doğal olarak kredi plasmanında yaşanan bu daralma toplanan mevduatın bankaya olan maliyetinin de artmasına neden olmuş, hatta öyle ki geçen seneye göre maliyet %8 oranında artmış, %10’un üzerinde olan İngiltere enflasyonunu yakalayacak neredeyse.

Kredideki daralmanın yanında banka ödeme kabiliyeti olmayan krediler için ayırdıkları artırmışlar. Buraya kadar görünüm aslında bankacılık sektörünün hala sular altından çıkamadığını gösteriyor. Buna karşılık faiz artışları bankaların faiz gelirlerini artırarak 1.çeyrek hedeflerini aşmalarını sağladı. Citi Bank ise küçük bankalardan olan para çıkışlarından aslan payını alan banka oldu.

Buna rağmen Citi de kredi karşılıklarından tutun da yeni kredilere kadar birçok kalemde Citi de olumsuz etkilenmiş. Özellikle konut kredileri bu bankayı da olumsuz etkilenmiş. Buna rağmen CEO Jane Fraser yaptığı açıklamada bankanın CET1 rasyosunun %13,4 ile kanuni yükümlülük seviyesinin yeterince üzerinde olduğunu söyledi. Bu arada CET1 rasyosu ne demek? Bir bankanın sermayesinin riskli varlıklarına oranı olarak basitçe düşünebiliriz.

ABD’nin an büyük bankası olan JP Morgan’ın açıklamasında ise bu sene için faiz gelirleri beklentisi doğal olarak yukarı revize edildi. CEO Jamie Dimon’ın hala büyük bir belirsizlik içinde olduklarına dair açıklamaları aslında bilinmezliğin boyutunu bir kez daha gözler önüne serdi.

Anlaşılan o ki, bankalar bütün zorluklara rağmen bir çeyrek daha gemiyi başarıyla yüzdürdüler. Ancak JP Morgan CEO’su Jamie Dimon’ın da dediği gibi ekstra gelir artışına neden olan ve küçük bankalardan gelen paralar büyük ihtimalle sonsuza kadar yeni otellerinde kalmayacak.

Ekonomi normale döndükten sonra evlerine dönmeleri beklenebilir. Ancak her şeye rağmen Amerikan bankalarında büyükler liginin yıldızları yine parlamaya devam ediyor. Yarın bilançosunu açıklayacak Morgan Stanley de tahminen diğer büyüklerin açıklamalarına benzer bir sunum yapacak.

Peki açıklanan veriler ne diyor ekonomik duruma? Doğrusu veriler de herhangi bir yöne doğru pek de ışık tutmuyorlar. Örneğin perakende satış verileri zayıf gelirken, Michigan Üniversitesi tarafından yapılan anketler hem piyasanın geleceğe umutla baktığını hem de hala enflasyonu yukarı doğru beklediğini gösterdi.

İlginç bir döngüde olduğumuzu söylemeliyim; istatistiksel veriler genel olarak ekonomik yavaşlamaya işaret ederken anket bazlı verileri ise bireylerdeki iyimserliği gösterircesine bir yumuşak iniş senaryosunu gösteriyor. Benzer şekilde varlıkların fiyatlamalarında da bir kararsızlık hakim.

Hisse senedi piyasasında belli bir kesim hiçbir sorun yokmuş gibi hisse almaya devam ederken teknoloji hisseleri hala nisbi oranda zayıflığını koruyor. Yani içinde benim de bulunduğum bir güruh faiz tarafında yükselişin henüz sonlanmadığını düşündüğü için büyüme hisselerini almıyor.

Ama buna karşılık sanayi ve sağlık hisseleri çok revaçta. Başka bir kulvarda ise altın ve gümüş enflasyon hikayesi bitmiş de resesyona ramak kalmış gibi nefes almadan gidiyor. Oysa bakır/altın rasyosu, petrol/altın rasyosu gibi yönsel olarak büyüme veya yavaşlama senaryolarına yönelik yön bulan orantılar hala topun ortada olduğunu gösteriyor.

Örneğin petrol/altın oranı 1985’ten bu yana 7 kere, maksimum 2 sene içinde %50’den fazla düşmüş ve bunların 4’ünde düşüş sürecinde ABD’de resesyon tanımlanmış. Şu anda ise söz konusu rasyo 2022’deki tepesinden %49 aşağıda… Anlayacağınız tam kritik seviyelerdeyiz. Önümüzdeki birkaç ay oldukça ilginç verilerle piyasaları şenlendirecek. Göreceğiz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Haftanın heyecanları 09 Nisan 2024
Kafalar hala karışık 27 Şubat 2024
Balinaların hisseleri 20 Şubat 2024
İstihdamda mevsimsellik 06 Şubat 2024