Bilançolar ne durumda?
ABD’de bilanço süreci başlayalı biraz oldu ama hala başlarındayız. O yüzden şöyle kısaca oraya bir dokunayım istedim. Gördüğüm kadarıyla şimdiye kadar bilanço açıklayan şirketler genellikle beklentilerin üzerinde hisse başı kar açıkladılar. Daha spesifik olursam; şimdilik 498 tane S&P 500 şirketinin 67’si açıkladı. Şirketlerin %67’si satışlarda olumlu yönde sürpriz yaparken %13’ünün satışları beklentilerin altında kalmış, ortalama sürpriz ise %2.09 ile oldukça zayıf olmuş. Hisse başı kar açıklamalarında ise şirketlerin %85’i pozitif, %12’i negatif sürpriz açıklamış ve ortalama sürpriz %8.40 olmuş ki bu fena değil. Beklentilere göre en yüksek hisse başı kar sürprizini açıklayan sektör finansal kesim olmuş.
Ama şunu hatırlamak lazım; burada bahsi geçen her iki kalem de, yani satışlar ve hisse başı kar, aslında analistlerin beklentilerine göre gelen sürprizler. Yani son derece görece bir kıstasla gerçekleşen veriyi karşılaştırıyoruz. Bu da demek oluyor ki, moralleri bozan, güveni sarsan bir dönemden geçildiğinde analistlerin çoğunluğu beklentilerini çok aşağı çekiyorlar ve ardından şirketler negatif havadan az etkilendiklerinde beklentinin üzerinde finansal açıklıyorlar. Böylece suni bir iyi ortam oluşuyor çünkü detaycı değilseniz şirketler beklentilerin üzerine bilanço açıklamış görünüyor. Oysa bu aldatıcı olabilir.
Bu nedenle açıklanan finansal verileri analist beklentileriyle değil, önceki dönemlerle karşılaştırmak çok daha objektif bir bakış açısı sunuyor.
Bu açıdan baktığımızda S&P 500 genelinde bugüne dek bilanço açıklayan şirketlerin %75’i geçen senin aynı dönemine göre daha yükse satış rakamı açıklarken %18’i daha düşük satış açıklamış. Ortalama sürpriz ise %5 kadar olmuş. İşte şimdi zurnanın zırt dediği yere geldik; hisse başı kazanç büyümesi gerçek anlamda bir şirketin önceki seneye göre büyüyüp büyümediğini gösterir. Bu kalemde de şirketlerin %66’sı geçen seneye göre daha güçlü büyüme elde ederken %31’i de geçen seneye göre daha düşük oranda büyümüş. Hisse başı karlılıkta en önemli büyüme kat edenler önceki grupta olduğu gibi finansallar oldu.
Telekomünikasyon ise dikkatimi çeken bir başka grup çünkü sektör hisselerinden bu güne kadar bilanço açıklayanların %100’ü hem önceki dönemlere göre hem de analist beklentilerine göre pozitif yönde sürpriz yapmış. Hatta önceki dönemle karşılaştırdığımızda diğer sektörler arasında 2.en güçlü büyümeyi yakalamış. Şimdiye kadar bu sektörde bilanço açıklayan sadece 3 şirket oldu, bu yüzden bilanço döneminin sonunda daha farklı bir tabloya bakabiliriz ama mevcut durumda Verizon, Netflix ve Omnicom beklentileri aşmış durumda. Netflix ise ayrıca öne çıkarak beklentileri çok fazlaca aştığını gösteriyor. Evet, 3 hisse bir örnek havuzu için çok küçük ama yine de bence opsiyonlar vasıtası ile bilançoya oynanacaksa iletişim hisseleri (ve hatta bankalar) diğerlerine göre daha kolay yön tayini imkânı veriyorlar.
Bayan Lagarde tribünde
Hepimizin hatırlayacağı üzere Bayan Lagarde en son toplantıda AMB’nın faiz indirimlerinde sona yaklaştığını söylemişti. Şimdi bir sonraki toplantı geldi çattı, Perşembe günü tekrar izleyeceğiz avukat hanımı. Ama bu sefer büyük ihtimalle o da ruhen bizimle birlikte olan biteni izleyecek. Fiziksel olarak kameralar önünde olur ama söyleyecek bir şeyi, anlatacak yeni bir hikayesi olmayacak gibi duruyor. Bu yüzden bu seferki basın toplantısı non-event geçer ve tarihteki yerini alır diye düşünüyorum. Zaten swap piyasasının fiyatlamasına bakarsak bu toplantı için neredeyse sıfır ihtimal veriyorlar faiz indirimine. Şu anda sadece Aralık 2025 için 25’lik bir indirim beklentisi fiyatlanıyor, Eylül’ü bile es geçiyorlar. Aslında haklılar. Şimdilerde ABD ile imzalanacak bir gümrük anlaşmasının etkilerinin Eylül’den önce son kullanıcı fiyatlarına yansımasını beklememek lazım. O yüzden enflasyona etkilerini görüp faizi oynatmaya karar vermeleri son çeyreğin de sonlarına kalabilir.
Ama Avrupa’nın şöyle bir sorunu var; geçen sene bitik durumda olan Avrupa (Almanya) ekonomisi bir savunma sanayii destek paketi ile canlanır gibi oldu. Ama ana sektör olan otomotiv Çin’den gelen büyük rekabet ortamında geride kalmış durumda. Koşullar böyleyken ekonomiyi stimüle eden bir destek paketinin etkisi bitmeden motorun çalışarak kendi kendisini besleyen eski haline dönmüş olması gerekir. Bunu yapabilecekler mi emin değilim doğrusu. Eğer başaramazlarsa Avrupa’da faiz sıfıra bile gelebilir.