ABD’nin savaş suçu işlemesi, yönetimin “umurunda bile değil”
ABD’nin başını çektiği yeni dünya düzeninde uluslararası hukuk ve kurallar diye bir şeyin kalmadığı gerçen hafta uluslararası sularda gerçekleştirilen bir saldırıyla bir kez daha teyit edildi.
ABD Başkanı Donald Trump, geçen hafta ABD’nin Karayipler’in güneyinde Venezuela›dan ayrılan ve “uyuşturucu taşıyan tekne” olduğunu iddia ettiği bir tekneye saldırı düzenlediğini açıkladı.
Trump, ABD ordusuna ait donanma unsurlarının Venezuela açıklarında bir tekneye düzenlediği ve teknede bulunan 11 kişinin hayatını kaybettiği saldırıyla ilgili, "Ülkemize uzun süredir çok fazla uyuşturucu giriyordu ve bunların çoğu Venezuela›dan geliyordu. Biz de onu (tekneyi) alaşağı ettik” şeklinde yanıtladı.
Trump, teknenin terör örgütü olarak tanımladığı “Tren de Aragua” (TDA) karteline bağlı olduğunu öne sürdü. Trump, ayrıca bu suç örgütünün Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro tarafından kontrol edildiğini iddia etti!
Cinayet ya da savaş suçu
Trump’ın açıklamalarının ardından, ABD’nin düzenlediği saldırının yasal olup olmadığı sorgulanmaya başlandı.
Princeton Üniversitesi öğretim üyesi ve İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (HRW) eski direktörü Kenneth Roth ise sosyal medya paylaşımında Trump’ı “yargısız infaz emri vermekle” suçladı.
Kenneth Roth, “Trump, yargısız infaz emri verdiğini itiraf etti. Bu, cinayet suçudur. Uyuşturucu kaçakçıları, görüldükleri yerde vurulabilecek savaşçılar değildir. Onlar, tutuklanıp yargılanması gereken suç şüphelileridir” görüşünü paylaştı.
Sosyal medya fenomeni Brian Krassenstein ise “Başka bir ülkenin sivil vatandaşlarını herhangi bir yargı süreci olmadan öldürmek savaş suçu olarak adlandırılır” dedi.
Gerçekten de koskoca ABD ordusunun okyanustaki sivil bir tekneyi yargısız infaz yaparak ortadan kaldırmasının ve bunu gururla açıklamasının ne kadar meşru ve hukuksal bir durum olduğu tartışılır.
Birincisi, ufak bir sürat teknesi neden durdurulmadı? Mürettebatı tutuklamak, sorgulamak ve yargılamak yerine neden tekne vuruldu ve teknede olduğu belirtilen 11 kişi neden yargılanmadan öldürüldü?
İkincisi, diyelim ki içerdekiler narkotik suçu işliyordu, uyuşturucu taşıma şüphelisi olmak, ölüm cezası gerektiren bir suç mudur?
Uluslararası hukuk kurallarına göre uluslararası sularda sivil bir gemiye ancak uyarı ateşi yapılabilir. Ancak Trump yönetimi, uluslararası hukuk ve kurallar bütününü hiçe saydığını en yetkili ağızdan, ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance’ın eleştirilere karşı şu sözleriyle teyit etti: “Ne derseniz deyin, s**de değil.”
Yargısız infazı yüceltmek
Trump’ı destekleyenlerin birçoğu başkan yardımcısına destek verirken, tüm bu tartışmaların küfür seviyesine inmesine Trump’ın kendi partisi olan Cumhuriyetçi Parti içinden bile dayanamayıp karşı çıkanlar oldu. Örneğin Cumhuriyetçi Senatör Rand Paul, Vance’in sözlerini “aşağılık ve düşüncesizce” olarak nitelendirdi. Rand Paul, X’te yaptığı paykalımda, Harper Lee’nin 1960 yılında yazdığı ve haksız yere hüküm giymiş siyah bir Amerikalının hapishaneden kaçmaya çalışırken öldürülmesini konu alan “Bülbül’ü Öldürmek” romanına da atıfta bulundu:
“JD ‘Umurumda değil’ Vance, suç işlemekle itham ettiği insanları öldürmenin ‘ordunun en yüksek ve en iyi kullanımı’ olduğunu söylüyor. Hiç ‘Bülbülü Öldürmek’ kitabını okudu mu? Sanık yargılanmadan ya da temsil edilmeden derhal idam edilirse neler olabileceğini hiç merak etti mi? Birini yargılamadan öldürmeyi yüceltmek ne kadar aşağılık ve düşüncesiz bir duygu!”
Görünen o ki ABD’nin başını çektiği ve hukuk ve uluslararası kurallar yerine güçlünün güçsüzü ezmesi üzerine kurulu yeni dünya düzeninde artık hiç kimsenin can ve mal güvenliği bulunmuyor. J.D. Vance’in Şubat ayındaki Münih Güvenlik Konferansı’nda Avrupalı liderleri şok eden sözlerinde dediği gibi: Artık kasabada yeni bir şerif var!