Amerika’nın notu kırıldı (yine!)
Olmaz olmaz dememek lazım, bakın işte Amerika’nın notu yine düştü. Geçen hafta sonu Moody’s de kervana katıldı ve ABD’nin kredi notunu Aa1’e düşürdü. Böylece ABD’nin notu 3 ana kuruluşun hiçbirinde artık 3A (Triple-A) değil. Yani eskiden her derste sözlüye kalkıp konuyu anlatan, tahtada soruları çözen çocuk artık bunu yapamıyor.
Hatırlanacak olursa 2011’de ilk olarak S&P derecelendirme kuruluşu ABD’nin kredi notunu aşağı revize etmişti ve buna neden olarak devletin kısmi kapanmasına neden olan borç tavanı konusunun çözülememesini ve bunun ciddi bir ekonomik bozulmaya sebebiyet verebileceğini göstermişti. Ek olarak problemin çözümü konusunda Cumhuriyetçilerin ve Demokratların gerçekçi bir çözüm üretemediklerini ve bunun aşırı partizanlıktan ileri geldiğini söylemişti.
Daha sonra 2023’te Fitch ABD’nin kredi notunu aşağı çekerek ABD’yi en üst seviyeden bir aşağıdaki rafa koymuştu. Buna sebep olarak ise yine borç tavanı konusunun kalıcı olarak çözülememesi ve ülkedeki politik tutkunun diğer ekonomik değerlerin önüne geçmesi sonucu karar ekonomik problemlerin çözülemediğini öne sürmüşlerdi.
Borçluluk artıyor, kalıcı çözüm gelmiyor
Ve bu hafta sonu Moody’s de kervana katılarak ABD’yi en üstteki raftan bir alt rafa indirdi. Neden ise 2011’deki ve 2023’teki ile neredeyse aynı; ABD’nin giderek artan iç ve dış borcu karşısında borç tavanı limitinin sürekli yenilerek yükseltilmesiyle ülkenin borçluluğunun hızla artmaya devam etmesi, ama buna karşılık politikacılardan konuya ilişkin kalıcı bir çözüm gelmemesi oldu.
Doğrusu aslında hakları da var bence. Geçtiğimiz senelerde kamu istihdamı sürekli arttı, sanırım bizim bazı kamu kurumlarımızda olduğu gibi gereksiz ünvanlarda çalıştırılan kişiler oluştu. Bu tür harcamalar ABD’de artarken bu harcamaları karşılaması gereken vergiler ve diğer kamu kazançları yetersiz kalmaya başladı. Bu nedenle de hazine kaynak yaratmak için sürekli borçlanmaya çıktı.
İşte bu noktada Moody’s kendi argümanında diyor ki, politik arenada taraflar birbirleri ile anlaşarak bir çözüme gitmezlerse, bu inatçılık ve oluşan belirsizlik olumsuz sonuçlara gider.
ABD tahvilleri hala risksiz
Gerçekten de ABD’nin borcu son birkaç senedir piyasalarda en çok konuşulan konulardan birisi. Hatta daha geçenlerde ‘Japonya ABD tahvili almazsa’ başlıklı birçok konuşmaya sizlerde katılmış veya bir yerlerde kulak misafiri olmuşsunuzdur.
Bana sorarsanız şimdilik bu bir tehlike üretmiyor. Çünkü ABD tahvilleri hala risksiz faiz oranı kabul ediliyor. Yani o kadar güvenli ki, riski yok deniyor. Bu durum bir süre daha böyle gidecek, buna şüphe yok. Ama şunu unutmamak lazım; ülkelerin döviz rezervlerinde eskiden olduğu gibi hala ABD doları hala aslan payını almaya devam ederken 10 sene öncesine göre bu oran net bir şekilde azaldı.
Özellikle Çin’in uluslararası ticaretteki yükselişi karşı tarafların ticarette kolaylık sağlaması açısından bile rezervlerinde Yuan tutmaya başlamaları veya payının artırmaları çok normal karşılanmalı. Bu gidişata bakarak ABD’li politikacıların birbirlerini yemeye çalışırken gerçek işlerini yapmayı unutmaları ilerleyen zamanlarda ABD’nin bir çok alanda dünyadan pay kaybetmesine neden olabilir.
Bu bakış açısına göre Moody’s kervana katılarak çok da yanlış yapmamış gibi duruyor.
Hisse senetleri temelden uzak çalışıyor
Geçmişte not indirimi güvenli liman gibi görülen tahvillere alım getirmişti. Bu sefer ise henüz böyle bir performansı teyit edemiyorum. Hatta hisse senetleri bile bu haberi sadece pazar gecesi Asya açılışında fiyatladılar. Avrupa seansından itibaren vadeli piyasada endeksleri aldılar ve ABD seansını endeksler yatay geçirdiler. Sanki piyasa olan biteni çok da dikkate almamış gibi oldu.
Hala hisse senedi piyasası sanki temellerinden uzak çalışıyor ve riskleri fiyatlamıyor. En ürkek davranan piyasa ise tahviller. Trump ile Fed arasında, iki arada bir derede kalmış durumda ve nereye gideceğini bilemiyor. Trump tarafı faiz düşsün diye her türlü baskıyı yaparken Fed tarafı ise hala sadece verilerden gidiyor ve bölgesel Fed başkanları eski taktiklerini uygulayarak bazıları faiz inmeli, bazıları faiz inmemeli diyor. Yani top acayip bir şekilde ortada.
Benim fikrimi sorarsanız özellikle geçen haftanın verilerinden sonra faizlerdeki düşüşe artık daha yakınız. Bence herkes pozisyonunu ona göre almalı.