Bereketin dış politikası: Tarım diplomasisi

Tarım diplomasisi alanında toplantılar ve organizasyonlar arttıkça, bu kadar önemli bir alanda ne kadar geç kaldığımıza dair soruları tekrarlanıyor hep. Aslında her iyi başlangıçta bu tür serzenişler yapılır bi­lirsiniz. Demek ki önemli bir alanda, hayırlı bir girişim başlatılmış. Evet, Türk Tarımsal Diplomasi Grubu (TTDG), 4.Tarım Orman Şurası’ndan doğan ve ülkemiz tarımının uluslararası arenada daha güçlü bir yer bula­bilmesi noktasında ümit vaat eden bir hare­ket. İzmir’de, Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen "Ta­rım ve Gıda İhracatında Gelecek Vizyonu Paneli", beklentilerimin üzerinde oldukça verimli geçti. Tarım Gazetecileri ve Yazarla­rı Derneği Başkanı İsmail Uğural’ın gayretle­ri ile oluşan TTDG, ilk önemli sınavını bu or­ganizasyonla verdi. Bilindiği üzere; İstanbul Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başka­nı Melisa Tokgöz Mutlu, TTDG’nin ilk baş­kanı oldu. Toplantı öncesi EİB başkanları ile yaptığımız hasbihal, bir anlamda, kameralar önünde konuşulmayanları duyabilmek, me­selelerin arka planında olan biteni daha iyi anlayabilmek açısından çok yararlı oldu.

Tarımda yumuşak gücün inşasında politika önerileri

Toplantıda, EİB başkanlarımızın sahadan aktardıkları ve akademisyenlerin ortaya koydukları yeni bakış açıları çok değerliydi.

Tarım diplomasisi alanının uç beyleri ih­racatçılarımız değil mi? Öncelikle onların ülkemiz adına tarım diplomasisini en iyi şe­kilde yapmaları gerekiyor. 36,2 milyar do­larlık tarımsal ihracatımız içinde EİB 7,5 milyar dolarlık önemli bir paya sahip.

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Baş­kan Yardımcısı ve Ege Yaş Meyve Sebze İh­racatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, konuşmasında, gıda kayıpları nedeniyle de­ğerlendirilemeyen yüzde 20’lik orana dik­kat çekerek, iklim değişikliğinin etkisini ilk defa bu kadar derinden hissettiğimizi ve gerekli tedbirleri almamız durumunda, yaş meyve-sebze ve mamulleri ihracatımızı 2030’da 10 milyar dolara çıkarabileceğimizi söylemesi önemliydi.

İl Tarım ve Orman Müdürü Mustafa Şa­hin, iklim değişikliğine karşı sürdürülebi­lirliğin ve çevre dostu üretimin tarımsal ih­racatın vazgeçilmezleri olduğunu vurguladı. Doç. Dr. Ünal Karık’ın tıbbi ve aromatik bit­kilerde politika önerisi haline gelebilecek güzel tespitleri oldu. Sektörün duayen ismi Doç. Dr. Hamit Ayanoğlu’nun tohum sek­törüne ilişkin sunduğu veriler ümitlerimi­zi artırdı. Davetli konuşmacı olduğum top­lantının açılış ve kapanışında birkaç nok­tayı vurgulamaya çalıştım: TTDG ve EİB ile birlikte geliştirebileceğimiz birçok politika önerisi olabilir. Bunları önceliklendirerek çalışma grupları oluşturmalıyız. Milli gü­venliğimiz açısından kritik öneme haiz Su­riye üzerinde tarım diplomasisine yönelik politika önerisi iyi bir başlangıç olabilir.

“Tarım diplomasisi” için neler yapılabilir?

Stratejik konumumuz, sürekli olarak önümüze yeni tehditler ve fırsatlar çıkarı­yor. Bir yandan bereketli topraklarımız gı­da güvencemizi sağlıyor. Diğer yandan, Türk Cumhuriyetleri, İslam Dünyası, Afrika, Bal­kanlar başta olmak üzere tarihten gelen dil, din ve kültürel bağlarımız, yumuşak gücü­müzü artırıyor. Bunların yanı sıra uluslara­rası lojistik yollar; doğu-batı, güney-kuzey, hangi yönden bakarsanız bakın Türkiye’yi merkeze alıyor. Bu üç avantajı gıda açısın­dan iyi değerlendirebilmek için tarım diplo­masimizi güçlendirmek zorundayız.

İlk adım; tarım ateşesi ve tarım müşavir­lerinin sayılarını, en azından Batılı ülkele­rin düzeyine çıkarmak olabilir.

Bunun için akademik camiaya önemli gö­revler düşüyor. Bunlar; (1) lisans ve yüksek lisans düzeyinde, kısa vadede tarım diplo­masisi dersleri ve orta vadede ise program­ları açmak, (2) uluslararası katılımlı bilim­sel toplantılarda, tarım ve gıda alanında ça­lışan akademisyenlerin gönüllü birer tarım diplomatı olmaları ve dış ziyaretlerinden edindikleri bilgi ve izlenimleri raporlamala­rı, bunlardan ilk akla gelenler.

Yazara Ait Diğer Yazılar