“Sıfır Atık” ve çıkarılacak dersler
Geçen haftaki yazımızda, Uluslararası Sıfır Atık Forumu hakkında genel bir bakış ortaya koymuştuk. Bu hafta ise toplantıda aldığımız notlardan, ülkemize yönelik olarak bazı tespit ve çıkarımlara yer vereceğiz.
Sorun iktisadın tanımıyla başlıyor
Öncelikle sıfır atığın, atık miktarını en aza indirmeyi, kaynak kullanım ekonomisini, geri dönüşümü ve atıkların yeniden kullanımını hedefleyen bir yaklaşım olduğunu belirtelim.
Marketlerde, ödeme için kasaya geldiğinizde, kasa arkası indirimli ürünler çoğu zaman cazip gelmiş ve ekonomik bulduğunuz için satın almışsınızdır. Ancak sıfır atık yaklaşımı, indirimden çok, ihtiyacınızın olup olmadığına bakar.
Bu çerçevede, insan ihtiyaçlarının sonsuz olduğunu söyleyen iktisat tanımları da hatalıdır. İnsan ihtiyaçları sınırlı ancak insanın istek ve hırsları sonsuzdur. Önceki yazılarımızda da hep vurguladığımız, küresel ekonomik düzenin tüketimi körüklemesi, ihtiyaçtan alınmayan ürünlerin, kolaylıkla israf edilmesi ile sonuçlanmakta.
Ev dışı gıda israfının önlenmesinde başarılı bir uygulama
Forumdan aldığımız bir başka çıkarım, Meta Luca’nın sunduğu “Too good to go” uygulaması. Luca, gıda israfı konusunda farkındalık oluşturmanın ötesinde alışkanlıkları da değiştirmek istediklerini söylüyor.
Uygulamanın mantığını izah etmeye çalışalım:
Gün sonunda, market, lokanta vb. yerlerde artakalan, satılamayan, tazeliğini biraz yitirmiş ancak besleyiciliğini hala koruyan gıdalar bulunur. Bu ürünleri hayır kurumlarına veren işletme neredeyse yok denecek kadar azdır ve bu yüzden israf edilir. Bu uygulamaya dahil olan işletmeler ise bu gıdaları çok daha uygun fiyattan satışa sunma imkânı bulurlar.
Diğer yandan, alım gücü çok düşük olan, belki de geceyi yarı aç geçirmek zorunda olanlar, bu ürünleri oldukça indirimli fiyatlardan edinebilmek için gün içinde uygulama üzerinden satın alıp, akşam belirli saatlerde gidip işletmelerden teslim alırlar. Örneğin, normalde 10-15 dolara satılan ürünler, genellikle 2-3 dolar civarına satılır. Böylelikle işletmeler, çöpe gidecek olan atık gıdalar üzerinde ek kazanç sağlarken, ihtiyaç sahipleri de ucuza beslenme fırsatı bulurlar. Ayrıca ülke ekonomisi bundan olumlu etkilenir, çevresel açıdan da önemli katkılar sağlanmış olur.
Bizim zincir marketlerimiz başta olmak üzere oteller ve lokantalarımız neden böyle bir projenin parçası olmasınlar?
Ertesi gün çöpe gidebilecek olan birçok hızlı yemek (fast food) böylelikle açların en temel ihtiyacını gidermiş olur. Bazı varlıklı insanlar, bu uygulamadan aldıkları gıdaları ihtiyaç sahiplerine ulaştırarak toplumsal dayanışmaya katkıda bulunurlar. Meta Luca, uygulamaya kayıtlı 190 bin işletme ve 130 milyon kullanıcı olduğunu belirtiyor.
Geri dönüşüm sorunu
Toplantılarda dile getirilen önemli konulardan biri de geri dönüşümle ilgili sorunlardı. Çok sayıda çözüm önerileri arasında özellikle ilgimizi çeken, tekstil ürünlerinde tek malzemeli ürünlerin geri dönüşümünün daha verimli olduğu fikri oldu. Örneğin, bir gömleğin sadece pamuklu olması veya bir ayakkabının tek bir malzemeden üretilmiş olması gibi.
Tüketici bilinci artırılmalı
Yine Meta Luca; son kullanma tarihinin mutlaka uyulması gereken bir tarih olduğunu, tavsiye edilen kullanım tarihinin ise optimal kaliteyi garanti eden ve genellikle sonrasında da iyi olduğu anlamına geldiğini, gıdanın görünümü, tadı ve kokusu ile kişinin bu konuda karar verebileceğini söylemesi oldukça önemliydi. Etiket okuma konusu da maalesef tüketicilerimizin yeterince aydınlatılmadığı ve bu yüzden birçok sağlıklı yiyeceğin israf edildiği önemli bir alan.
Ezcümle; Sıfır Atık Forumu’nda, konu her yönüyle ele alınmış, dönüşümün artık bir vizyonun ötesinde, uygulamaya geçerek sağlanabileceği ve teknolojik çözümleri içeren entegre sistemlerle başarının gelebileceği vurgusu öne çıkmıştır.