Blok zincirle yeniden yazılan finans: Türkiye’nin ilk dijital tahvili

Türkiye İş Bankası’nın geçtiğimiz hafta duyurduğu dijital tahvil ihracı Türki­ye’de finans dünyasında yeni bir dönemin kapısını araladı. Uluslararası Finans Kuru­mu (IFC) yatırımcılığında ve Euroclear’ın Dijital Finansal Piyasa Platformu (D-FMI) üzerinden gerçekleştirilen 100 milyon do­larlık Eurotahvil, sadece ülkemiz için de­ğil gelişmekte olan piyasalar için bir ilkti. u tahvil geleneksel sistemlerde değil, doğru­dan blok zincir üzerinde “dijitalde doğmuş” bir varlık olarak yaratıldı. Yani işlem yalnız­ca kâğıtsız değil, aynı zamanda merkeziyet­siz bir altyapıda gerçekleşti. Peki bu ne an­lama geliyor? Finansal Sistemde Dönüşüm Geleneksel finans sistemleri hem işlem sü­reçlerinin yavaşlığı hem de yüksek operas­yonel maliyetleriyle eleştiriliyor. Tahvil ih­raçları gibi temel sermaye piyasası işlem­leri bile günler sürebiliyor, aracı kurumlar, saklama kuruluşları ve takas mekanizmala­rı arasında dolaşan milyonlarca dolar değe­rindeki belgeler süreci daha da karmaşık hâ­le getiriyor. Ayrıca şeffaflık, izlenebilirlik ve güven unsurları hâlâ çoğu zaman manuel de­netimlere muhtaç. İşte bu noktada blokzin­cir teknolojisi radikal bir çözüm sunuyor; merkeziyetsiz, programlanabilir, anlık ve iz­lenebilir bir finansal altyapı.

Blok zincirin getirdiği yenilik

Blok zincir tabanlı finansal araçlar, ihraç­tan takasa kadar tüm süreçleri şeffaf bir şe­kilde kayıt altına alabiliyor. Dağıtık defter teknolojisi (DLT), merkezi aracıya ihtiyaç duymadan katılımcılar arasında güvenli ve­ri paylaşımını mümkün kılıyor. Bu da sade­ce işlemlerin hızlanmasını ve aynı zamanda güvenin teknoloji üzerinden tesis edilmesi­ni sağlıyor. Takas sürelerinin inmesi, yatı­rımcılar için likiditeyi artırırken, ihraççılar açısından operasyonel maliyetleri azaltıyor. İşlem sürelerinin kısalması, varlıkların da­ha hızlı alınıp satılabilmesini sağladığı için piyasadaki işlem hacmini ve erişilebilirliği artırarak likiditeyi destekliyor. Ayrıca, akıl­lı sözleşmeler sayesinde faiz ödemeleri gibi işlemler otomatikleştirilebiliyor.

Kurumsal ilgi neden artıyor?

Dünya genelinde KfW (Almanya), HSBC (Hong Kong), CDP ve Intesa (İtalya) gibi bü­yük finans kurumları dijital tahvil ihraçları­na yönelmiş durumda. Bunun başlıca neden­leri arasında artan piyasa rekabeti, esnekle­şen regülasyonlar ve dijital ürünlere yönelik yatırımcı ilgisi yer alıyor. Özellikle yeşil ve sosyal tahvillerin blokzincir üzerinden daha şeffaf izlenebilmesi, çevresel, sosyal ve yö­netişim (ESG) kriterlerine önem veren ya­tırımcılar için güçlü bir motivasyon sunu­yor. Bu kriterler, bir şirketin çevreye etkisi, topluma karşı sorumluluğu ve yönetim ya­pısıyla ilgili performansını değerlendiriyor. Finansal getiri kadar, bu değerler de yatırım kararlarında giderek daha fazla rol oynuyor.

Türkiye’de blok zincirin sahaya inişi: İş Bankası örneği

İş Bankası’nın gerçekleştirdiği tahvil ihra­cı, teorinin pratiğe dönüşü ve uygulanabilir­liğinin kanıtı oldu. Euroclear’ın D-FMI plat­formu üzerinden, IFC iş birliğiyle ihraç edi­len bu tahvil, “Digitally Native Note” olarak sınıflandırıldı. Bu, tahvilin ilk günden itiba­ren tamamen dijital bir ortamda yaratıldığı ve işlemlerin yalnızca DLT üzerinde yürütül­düğü anlamına geliyor. İşlem gününde hem ihraç hem de takas tamamlandı. Kullanılan fonlar ise 6 Şubat 2023 depremlerinden et­kilenen illerdeki çiftçilerin, KOBİ’lerin ve mikro işletmelerin finansmanında kullanı­lacak. Yani sadece teknolojik değil, aynı za­manda sosyal açıdan da anlamlı bir adım.

Geleceğe dair perspektif

İş Bankası’nın hamlesi, Türkiye’de finan­sal dönüşümün mümkün ve gerekli olduğu­nu gösteriyor. Blokzincirin kripto paraların ötesine geçerek kurumsal finansal araçlar­da da yer bulması, bu dönüşümün hızlandı­ğını ortaya koyuyor. Avrupa ve Asya’daki di­jital tahvil girişimleri küresel rekabeti artı­rırken, Türkiye’nin geride kalmaması için daha fazla kurumsal katılım şart. SPK’nın düzenlemeleriyle hukuki çerçeve netleşiyor; bu süreçte teknik standartlar ve saklama çö­zümleriyle birlikte Türkiye, bölgesel bir di­jital finans merkezi olabilir. Sonuç olarak, blokzincir sadece bir teknoloji değil; finan­sın işleyişini ve erişim şeklini kökten değiş­tiren bir paradigma. Kurumlar bu dönüşü­me ne kadar erken uyum sağlarsa, rekabette o kadar avantajlı olacak. İş Bankası’nın adı­mı önemli bir başlangıç; devamı ise sektörün birlikte atacağı cesur adımlara bağlı.

Yazara Ait Diğer Yazılar