Borç tavanı geçti, ama riskler için aynısı söylenemez

Özgür HATİPOĞLU
Özgür HATİPOĞLU DERİN BAKIŞ ozgur.hatipoglu@dunya.com

Acısıyla, tatlısıyla borç tavanı hikayesinin sonuna geldik. Ama aslında yüzdük yüzdük kuyruğuna gelmemiş olabiliriz. Neden mi? Çünkü derin bakınca bahar çiçeklerinin arasından başka şeyler görülüyor.

Geçmişte şimdiki gibi çok güçlü ralliler yaşandığında sermaye piyasaların en eski kurallarından birisi olan “ortalamaya dönüş” bir bahane bulup çalışacak imkan yaratır. Şimdilerde ise bahaneleri şöyle sıralayabilirim; hazinenin yeni tahvillerle piyasa sürebileceği ciddi bir miktar oluştu ki bu likiditeyi bir miktar aşağı çekecektir.

Ekonomik büyüme hızı hala ortada bazen yukarı, bazen aşağı revize ediliyor ama şurası net bir gerçek ki büyüme güvenilir bir katalizör değil ve her an piyasanın güvenini boşa çıkarabilir.

Diğer yandan büyümeyi sekteye uğratan dinamiklerden birisi de faizler. Hala yüksek ve enflasyon gündemde olduğu sürece yüksek olmaya devam edecek. Bu faktörlerin hepsi hisse senedi piyasası için aşağı yönlü önemli risklerdir. Şu, “ortalamaya dönüş” hikayesine geri dönelim.

Bir analize göre 3 ana ABD hisse endeksi için ortalama 100 yıllık (kimisinde az kimisinde fazla) geriye giderek incelendiğinde hisse senetlerinin enflasyondan arındırılmış getirileri şimdiki gibi aşırılık gösterdiğinde, takip eden aylarda hisse senetleri ciddi bir şekilde gerileyerek ortalamaya geri dönüş yapmışlar.

Örneğin Kasım 1928’de Dow Jones’un enflasyon ayarı yapılmış 10 yıllık getirisi %230’dan fazla olmuş ve Ağustos 1930 itibarıyla %247 artıda gerçekleşmiş.

Ancak 1929’da büyük buhran hepimizin malumu olduğu üzere hisselerin satışına neden olarak Haziran 1932’de getirilerin -%44 seviyesine gelmesine neden olmuş. Bunun gibi birkaç örneği 1937/38 veya 1950/59 dönemleri için de sayabiliriz. En güncel örneklerden birisi de 90’lardaki boğa piyasasında 10 yıllık enflasyondan arındırılmış Dow Jones getirileri %200’ün üzerine gitmişti.

97 be 98’lerdeki bu S&P 500 ve Dow hareketinden sonra 2009’a gelindiğinde elinde hala hisse tutanlar %40’tan fazla zarar etmiş oldular. Bu güne geldiğimizde ise, insanların enflasyondan arındırılmış olarak 3’e katladıklarını görüyoruz. Yine araştırmadaki verilerden aktarayım; Dow Jones ve S&P 500 tarihsel verimliliklerini yakalarken Nasdaq 100, %400 getiri üretmişti.

Ancak en son gelen ABD enflasyon verilerine göre hesaplandığında bahsi geçen 10 yıllık enflasyon ayarlı getirileri Dow için %76’ya, S&P 500 için %101’e, Nasdaq 100 için ise %251’e gerilemiş. Bunlar tarihsel zirvelere göre ciddi geri çekilmeler. Ama unutmamak lazım, biraz daha uzun sürelerde böylesine güçlü kazançlarda sonra enflasyon ayarlı getiriler sıklıkla negatife geçiyor. Dolayısıyla hisse portföyleri için yalancı bahar yaşıyor olma ihtimalimiz oldukça yüksek.

Teknoloji sektörü tam bir değerleme problemi

Yukarıdaki düşünceyi destekleyen bir başka gelişme de teknoloji hisselerinde yaşanıyor. Yapay zeka hisseleri haricinde geri kalan teknoloji hisselerinin hemen hemen tümü bir resesyon için kırmızı bayrak kaldırıyor.

Geçen birkaç senede S&P 500 hisseleri artan ham madde maliyetlerini, tedarik zincirindeki aksaklıklar nedeniyle oluşan ekstra maliyetleri ve bunun gibi durumları müşterilerine aksettirerek gelirlerini koruma yolunda önemli adımlar attılar. Ancak madalyonun diğer yüzündeki resim bu kadar ışıltılı değil.

Çünkü bu şirketlerin önemli bir çoğunluğunun satış marjlarında azalma oldu. Biraz daha detaya girersek S&P 500 genelindeki finans sektörü şirketlerinin çoğu son 10 senede oldukça karlı olurken bu şirketlerin yaklaşık %44’ü yanı başarıyı gösteremedi. En hızlı büyümeyi ve gelir artışını teknoloji hisseleri elde ederken marjlardaki daralma kendisini en çok sağlık, sanayi ve son dönemde zaruri tüketim malları sektörlerinde gösterdi.

Bunlara karşın bilişim ve ham madde şirketleri büyümeye devam etti. Bu durumda, ilk başlıktaki incelemeyi göz önüne alırsak hisselerde bir düzeltme olduğunda en yüksek marjlı geri çekilmeyi teknoloji hisselerinde görebiliriz. Ben bir süre defansif hisse grubunda ki hisselerin performans odaklı serbest fonların gündeminde olabileceğini düşünüyorum. Fırtına geçtiğinde ise hayatta kalanların göz bebeği yine teknoloji olacak.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Haftanın heyecanları 09 Nisan 2024
Kafalar hala karışık 27 Şubat 2024