Borsamız en çok hangi değişkenden etkileniyor?

Borsayla ve hisse senedi seçi­miyle ilgili yazılmış yüzlerce kitap var. Bunların birçoğunun kö­keni de ABD. 1900’lü yılların baş­larında yazılmış kitaplar bile ha­la popüler ve çok satılıyor. Bizim ülkemizde de bu kitaplara tevec­cüh çok yüksek. Bunlardan en ün­lüsü Benjamin Graham’ın “Akıllı Yatırımcı” kitabı.

Bunun yanında Peter Lynch’in kitapları ve için­de Warren Buffett geçen kitaplar da alıcı buluyor. Fakat bu konuda­ki çağdaş yazarlar veya fon yöneti­cileri bu kitaplara biraz mesafeli yaklaşıyorlar. Sebebi de şartların değişmesinden dolayı stratejile­rin de değişmesi gerektiği ve bah­settiğim kitapların çağın gerekle­rini yakalayamıyor olmaları.

“ABD’de bile şüpheyle yaklaşı­lan stratejiler Türkiye hisse sene­di piyasasında çalışır mı?” soru­su bence önemli bir soru. Çünkü bizim dinamiklerimiz hem diğer ülkelerden hem de teorik olarak hisse senedi fiyatlamasına ilişkin temellerden oldukça uzak.

His­se senedinin değerini teorik olarak belirleyen iki temel şey vardır. Bunlardan bir tanesi şirketin gelecekte yaratacağı serbest nakit akışları, diğeri bu nakit akışlarını elde etme­sine ilişkin risk seviyesi. Ya­ni önümüzdeki yıllarda işle­rin bozulmasına sebep olabi­lecek yol kazaları ihtimalinin düzeyi. Serbest nakit akışının oluşması için ilk ve en önemli koşul şirketin kar etmesidir.

Risk seviyesini ölçmek için de sadece şirkete bakmak yetmez ülkenin risklilik durumuna da bakmak gerekir. Aynı özelliklere ve borç yapısına sahip iki şirketten biri Almanya’da diğeri Türkiye’de fa­aliyet gösteriyorsa, Almanya’da olanın riskinin daha düşük de­ğerlemesinin de daha yüksek ol­masını bekleriz. Ülke için bu risk primini belirleyen şey de CDS primleridir. Demek ki buradan uzun vadede ülkenin CDS primi­nin düştüğü zamanlarda borsası­nın da yükselmesini bekleyebili­riz önermesi çıkabilir.

Türkiye’ye özgü koşullar

Ülkemizde böyle mi çalışıyor sistem bakalım. İlk olarak refe­rans noktası olarak BIST100 per­formansını ve Türkiye’nin 5 yıl­lık CDS oranlarını alacağım. Ül­kemizde enflasyon çok yüksek olduğu için borsaya da dolar ba­zında bakacağım. 2021 başından beri CDS primimizle borsamızın seviyesini aşağıdaki grafikte gö­rebilirsiniz. Grafikten de görül­düğü gibi borsamızın performan­sının CDS primimizle pek bir bağlantısı yok. Peki neyin var?

Bildiğiniz gibi 2021 or­tasından 2024 ortasına ka­dar Türkiye’de gerçekleşen enflasyon Merkez Banka­sı politika faizinin üstünde oldu. Yani bu iki değişkeni dikkate aldığımızda bu ka­dar uzun bir dönem negatif reel faiz verdik diyebiliriz. Bu noktada beklenen – ger­çekleşen enflasyon ve Mer­kez Bankası faizi almak yeri­ne başka bir faizin alınması gibi tartışmaları bir kenara bırakıyo­rum. Çünkü hangisinin doğru ol­duğu konusunda bir konsensüs yok.

Grafikten de görüleceği gi­bi derin negatif reel faiz verdiği­miz dönemlerde borsamızda cid­di bir yükseliş var. Özellikle Ağus­tos 2022’yle Ocak 2023 arası. Bu dönemde borsamız 149 dolardan 303 dolara yükselmiş. Halbuki ay­nı dönemde CDS primimizin 500 ile 700 puan arasında gezindiğini görüyoruz. Pozitif reel faize geç­tiğimiz Eylül 2024’ten beriyse CDS’imiz 250-300 bps arasınday­ken borsamızın 300 dolardan 265 dolara geldiğini görüyoruz.

Demek ki ülkemizin borsasını belirleyen temel şey riskliliğimiz değil uygulanan genişleyici ya da sıkılaştırıcı politikalar. Borsay­la ilgili kitapları okurken ve bun­dan sonra endeks nereye gider di­ye sorgularken bu hususları akıl­da tutmakta fayda var.

Borsamız en çok hangi değişkenden etkileniyor? - Resim : 1

Borsamız en çok hangi değişkenden etkileniyor? - Resim : 2

Yazara Ait Diğer Yazılar