Bulutların dağılmasına biraz daha var

Emrah LAFÇI
Emrah LAFÇI Ekonominin Doğası [email protected]

Ama baz etkisiyle ama uygulanan yük­sek faiz politikasının etkisiyle yıllık enflasyonumuz düşüyor. %40’ın altında geldik. Yıl sonunda da en azından %30’un altına gelineceğini ilişkin genel bir kon­sensüs oluşmuş durumda. Gerçekleşir ya da gerçekleşmez artık onu zaman göste­recek. Benim bildiğim bir şey varsa o da Türkiye’de iyimser olunması gereken en son makroekonomik göstergelerden biri enflasyon.

Onun için sonuna kadar ihti­yatın elden bırakılmaması gerekiyor. Za­ten söylemlerden ve alınan önlemlerden gördüğümüz kadarıyla da hem ekonomi yönetimi hem de Merkez Bankası siya­set izin verdiği ölçüde mücadeleyi sür­dürmeye kararlı. Bu anlamda en büyük savaşların verildiği iki büyük cephe var; bunlardan biri kur cephesi diğeri de faiz cephesi.

İhracatçılar başta olmak üzere reel sek­törün yoğun bir şekilde faizin düşmesi ve kurun bir miktar yukarı salınmasına iliş­kin baskıları, telkinleri var. Bu taleplerde haklılık payı da olabilir ama çıkılan yol­dan dönülmesi durumu en başındakinden de daha kötü hale getirebilir. 2025 sonuna kadar muhtemelen bu şikâyetler devam edecek. Zira hem değerlenen TL hem de yüksek reel faiz politikası en azından bel­li ki yılın sonuna kadar bizimle.

Yatırımlarımızı nasıl yapmalı?

Bu iki önemli bilgi/varsayım bireysel olarak yatırımlarımızı hangi enstrümana yönlendirmemiz ya da yönlendirmeme­miz konusunda da önemli mesajlar içe­riyor. Bu mesajlar uzunca bir süredir bir­çok yatırımcı tarafından da doğru şekilde okunuyor. Şöyle ki, 2023 yazındaki do­lardaki sert yukarı yönlü hareketten son­ra TL cinsi varlıkların dolar cinsi varlık­lardan daha iyi getiri sağladığı aşikar. Bu köşede bu konuyla ilgili en az 5 yazı yaz­dığımı hatırlıyorum.

Hatta Merkez Ban­kası ve ekonomi yönetiminin TL’nin se­viyesiyle ilgili uzun yıllardır bu kadar net mesajlar vermediğini, TL’nin reel olarak değerleneceğine ilişkin ibarenin resmi metinlere girmesinin görülmemiş bir şey olduğunu yazmıştım. Buna rağmen hala yatırımlarını dolarda değerlendirenlerin de yakın geçmişin travmalarını üzerinde taşıdıklarını unutmamak lazım. Zaten bu kadar travma üst üste yaşandığı için Tür­kiye şu anda dezenflasyonist politikayı bu kadar maliyetlere katlanarak ve düşe kal­ka uyguluyor.

Yatırımlarla ilgili bir diğer husus da düşen faizlerin yatırım stratejisinde her­hangi bir değişikliğe sebep olup olmaya­cağı konusu. Yukarıda bahsettiğim iki mesajdan diğerini hatırlayalım. Bir sü­re daha yüksek reel faiz vermeye devam edilecek. Bu da faizlerin düşmesinin enf­lasyonda gerilemeye mukabil gerçekleşe­ceğini yani bir süre daha yüksek reel fa­izlerle yaşayacağımızı gösterir. Buradan çıkacak sonuç da vadeli mevduat gibi pa­ra piyasası fonları gibi enstrümanların bu dönemde cazibelerinin devam edece­ğidir.

Kredi faizleri yavaş düşüyor

Merkez Bankası faizleri düşüyor, bu­nun yanında mevduat faizleri de düşü­yor ama kredi faizleri aynı hızda düşmü­yor. Çünkü BDDK’nın kredi büyümele­ri üstünde sınırlamaları var. Bu sınırlar devam ettiği sürece kredi faizlerinin hız­la düşmesi mümkün değil çünkü banka­ların “faizleri düşüreyim, daha fazla kre­di vereyim” diye bir motivasyonları yok haliyle. Hal böyle olunca da kredi geniş­lemesinden nemalanan varlık fiyatları üzerinde baskı devam ediyor.

Bu varlıklar arasında konut, oto ve hisse senetlerini sayabiliriz. Konut tarafında son dönem­lerde küçük bir canlanma var ama bu can­lanma kredi hacminden değil; beklentiler, yatırım alternatifsizliği, düşen kira çar­panları gibi unsurlardan kaynaklanıyor. Varlık fiyatlarındaki bu kısıtlı ve zaman zaman görülen hareketler en azından yaz sonuna kadar devam edecek gibi duruyor. Sonbahardan itibaren ulusal ve uluslara­rası şartlar izin verirse daha güneşli gün­ler bizi bekliyor olabilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar