Bütçe ilk çeyrekte rekor açık verdi
Ekonomiyi rasyonel zemine oturtmak amacıyla iki yıla yakın süredir sıkı para politikası uygulanırken, kamuda mali dengeleri sağlamada henüz yeterince mesafe alınamadı. Borçlanma, faiz yükü, enflasyon ve güven başta birçok parametreyi doğrudan etkileyen kamu açıklarındaki büyüme sürerken, küresel ticaret savaşları ve içeride siyasi gerilimle ekonomide kırılganlık ve belirsizliklerin daha da arttığı yılın ilk çeyreğinde merkezi yönetim bütçesi 711 milyar lira ile rekor düzeyde açık verdi.
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre, mart ayında merkezi yönetim bütçe harcamaları geçen yılın aynı ayına oranla yüzde 48,3 artışla 1 trilyon 27,7 milyar liraya ulaştı, bütçe gelirleri yüzde 58,4 artışla 766,3 milyar lirada kaldı ve bir ayda 261,5 milyar lira açık verildi. Mart ayında faiz dışı bütçe harcamaları yüzde 40,2 artışla 866,5 milyar lira olurken, faiz ödemeleri yüzde 116,3’lük bir artışla 161,2 milyar lirayı buldu. Buna göre devletin görevleri gereği tüm alanlara yaptığı harcamanın yaklaşık beşte biri kadar bir kaynağı faiz yuttu. Faiz dışı bütçe dengesi ise 100,2 milyar lira açık verdi.
Üç aylık faiz ödemesi 463,9 milyar
Ocak-mart dönemi itibarıyla bütçe harcamaları yüzde 45 artışla 3 trilyon 117,6 milyar ve bütçe gelirleri yüzde 47 artışla 2 trilyon 406,8 milyar lira oldu. İlk çeyrekte bütçe açığı yüzde 38,4 büyüyerek 710,8 milyar liraya ulaştı. Üç ayda elde edilen bütçe gelirleri ile toplam bütçe giderlerinin ancak yüzde 77,2’si karşılanabildi.
Ocak-mart dönemindeki bütçe giderlerinin 2 trilyon 653,6 milyar lirasını geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 39,7 artan faiz dışı harcamalar oluştururken, aynı dönemde 463,9 milyar liralık faiz ödendi. Faiz ödemeleri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 85,2 ile hızlı bir artış kaydetti. Toplam bütçe giderleri içinde faizin geçen yıl ilk üç ayda yüzde 11,6 olan payı bu yıl yüzde 14,9’a ulaştı. Faiz giderinin vergi gelirine oranı da yüzde 18,6’dan yüzde 22,9’a çıktı.
Geçen yıl ocak-mart döneminde 263 milyar TL olan faiz dışı açık bu yıl aynı dönemde 246,9 milyar liraya gerilerken, faiz giderlerindeki hızlı artış bütçe açığındaki büyümede etkili oldu. Bütçe giderleri içinde en büyük kalemi oluşturan cari transferler, ocak-mart döneminde yüzde 41,3 artışla 1 trilyon 183,2 milyar liraya ulaştı. Program sınıflaması bazında yapılan hesaplamaya göre bunun 413,5 milyar liralık bölümü sosyal güvenlik sistemine transfer edildi. Kamu teşebbüslerine aktarılan görevlendirme giderleri de 360,3 milyar lira oldu. Yerel yönetimler, fonlar ve ilgili diğer kurumlara gelirden ayrılan pay olarak toplam 261,7 milyar lira aktarıldı. Transferlerin kalan bölümünü hane halkına, kâr amacı gütmeyen kuruluşlara ve yurt dışına yapılan aktarmalar ile tarımsal destekleme ödemeleri ve benzeri oluşturdu.
Personelin payı düştü
Kamu çalışanlarının üç aylık personel gideri yüzde 38,6 artışla 920,7 milyar liraya ulaştı. Kamu personeli için yapılan sosyal güvenlik kurumu devlet primi ödemeleri de üç ayda yüzde 36,8 artışla 111,5 milyar lira oldu, böylece üç aylık toplam personel gideri 1 trilyon 32,2 milyar lira olarak gerçekleşti. Ancak primler de dahil toplam personel giderinin bütçe harcamaları içinde geçen yıl ilk çeyrekte yüzde 35,7 olan payı bu yıl yüzde 33,1’e; bütçe vergi gelirlerine oranı da yüzde 55,5’ten yüzde 51’e geriledi.
Ocak-mart döneminde devletin mal ve hizmet alımları da yüzde 57,6 ile genel bütçe büyümesinin üzerinde bir oranda artarak 187,1 milyar liraya ulaştı.
Üç aylık bütçe gerçekleşmelerinde en dikkat çekici hareket sermaye transferlerinde yaşandı. Ocak-mart döneminde söz konusu transferler 34 milyar lira ile toplam gider içinde küçük paya sahip olmakla birlikte geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 572,3 (5,7 kat) arttı. Geçen yılın aynı döneminde bu kalem sadece 5,1 milyar lira olarak gerçekleşmişti. Bu yılki artış ise sosyal konut finansmanı için Toplu Konut İdaresi’ne (TOKİ) şubat ayında yapılan 22,9 milyar liralık aktarmadan kaynaklandı. Devletin yatırım harcamaları kapsamında sermaye giderleri de üç ayda yüzde 80,8 artışla 93,5 milyar lira olurken, borç verme kalemi geçen yılın eş dönemine göre yüzde 54,7 azalışla 44,3 milyar liraya geriledi.
Vergide tahsilat oranı arttı
Bütçe gelirlerinin en büyük bölümünü oluşturan vergide ocak-mart dönemi tahakkuku geçen yılın eş ayına göre yüzde 40,6 artışla 3 trilyon 332,6 milyar lira olurken, aynı dönemde tahsilat yüzde 50,5 artışla 2 trilyon 22,7 milyar lira tutarında bir tahsilat gerçekleşti. Buna göre geçen yıl ilk üç ayda yüzde 56,7 olan vergi tahsilatının tahakkuka oranı bu yıl yüzde 60,7’ye yükseldi. Vergi dışında en büyük genel bütçe gelir kalemi olan ve yılbaşında yüzde 43,93’lük yeniden değerleme oranında artırılan faiz, pay ve cezalarda üç aylık tahsilat 191,3 milyar lira ile geçen yılın aynı dönemindekinin sadece yüzde 23,7 üzerinde gerçekleşti. Teşebbüs ve mülkiyet gelirleri, alınan bağış ve yardımlar ile özel gelirler, sermaye gelirleri ve alacaklardan tahsilatlarla birlikte toplam “genel bütçe” gelirleri üç ayda yüzde 47,3 artışla 2 trilyon 323,7 milyar liraya ulaştı. İlk çeyrekte özel bütçeli idarelerin öz gelirlerinden 65,8 milyar, düzenleyici ve denetleyici kurum gelirlerinden de 17,3 milyar lira merkezi yönetim bütçesine aktarıldı.
Bütçe açığının ekonomiye etkileri
Devletin gelirinden daha fazla para harcaması anlamına gelen bütçe açığının ekonomik etkilerinin başında artan borç yükü geliyor. Açık büyümeye devam ettikçe borç yükü de artıyor. Açığı kapatmak için sürekli borçlanmaya ihtiyaç duyan devletin sırtına giderek daha yüksek faiz yükü biniyor ve bu da mali istikrarsızlık sarmalına neden oluyor. Bu durum devletin asli hizmetleri için gerekli harcamaların önüne geçebiliyor; altyapı, eğitim sağlık gibi önemli alanlara yatırım olanaklarını sınırlıyor. Biriken borç yükü, ödemekten sorumlu olacakları için gelecek nesiller üzerinde de baskı yaratıyor. Bütçe açıklarının bir diğer olumsuz sonucu da enflasyon. Açığı borçla finanse etme yöntemi, ekonomideki para arzını artırıyor. Artan para arzı ile para biriminin değeri düştüğü için fiyatlar yükseliyor. Bu da bireylerin satın alma gücünü aşındırıyor ve ekonomik istikrarı zorlaştırıyor. Bütçe açıklarının bir başka etkisi ise ekonomiye olan güvenin azalması. Yüksek borç düzeyi yatırımcılar, işletmeler ve tüketicilerde belirsizlik yaratıyor. Güven eksikliği yatırımları caydırabiliyor, ekonomik büyümeyi baskılıyor ve kamunun finansa erişimini daha zorlaşıyor.
Yıllık açık 2,3 trilyon TL
Mart sonu itibarıyla son bir yılda ise bütçe harcamaları 11 trilyon 743,9 milyar, bütçe gelirleri 9 trilyon 440,4 milyar ve bütçe açığı 2 trilyon 303,5 milyar lira olarak gerçekleşti. Son bir yılda 1 trilyon 483,9 milyar liralık faiz ödendi, 10 trilyon 260 milyar lira tutarında faiz dışı harcama gerçekleştirildi; faiz dışı denge 819,6 milyar lira açık verdi. Son bir yıldaki faiz dışı harcamalar içinde en büyük bölümü 4 trilyon 209,7 milyar lira ile cari transferler oluştururken, sosyal güvenlik primleri ile birlikte personel giderleri 3 trilyon 284,5 milyar liraya, sermaye gideri ve transferleri toplamında yatırım gideri 1 trilyon 689,6 milyara, mal ve hizmet alımları 813,2 milyara, borç verme kalemi de 263 milyar liraya ulaştı. Mart sonu itibarıyla son bir yılda vergi gelirleri 7 trilyon 983,6 milyar liraya ulaşırken, teşebbüs ve mülkiyet gelirleri, alınan bağış ve yardımlar, faiz, pay ve cezalar, sermaye gelirleri ve alacaklarda toplam tahsilat 1 trilyon 201,2 milyar lira, özel bütçeli idarelerden aktarma 210,8 milyar, düzenleyici ve denetleyici kurum gelirleri 44,8 milyar lira oldu. 2025- 2027 Orta Vadeli Program’da (OVP), bu yılın tümünde 1 trilyon 930,7 milyar lira düzeyinde bir merkezi yönetim bütçe açığı öngörülüyor.